Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '21

 
Kategori
Tarih
 

Kandaş Dindaş Yurttaş

1982 yılında Ermeni Terör Örgütü ASALA’nın cinayetlerini protesto etmek için kendini yakan Artin Penik Ermeni kökenli Türk yurttaşımızdı. Hastanede “ben Ermeni kökenliyim, ama Türküm Atatürkçüyüm, Türk Yurttaşıyım” diye haykırıyor ve birkaç saat sonra da ölüyordu.

Artin Penik kandaş değil, dindaş değil ama yurttaşımızdı. Bu yurttaş Artin Penik’in oluşum süreci binlerce yıl sürmüştür. Binlerce yıl önce insan toplulukları aşiretler, kabileler, klanlar biçiminde kandaşlık bağlamında örgütleniyorlardı. Kan davaları ve töre cinayetleri toplulukların kandaş aşiretler biçiminde örgütlendikleri dönemin yasalarından doğuyordu.

İnsanlığı bu ilkel durumdan kurtaran din kardeşliğine dayalı dindaş örgütlenmeler olmuştur. Kan kardeşliğinin yerini din kardeşliği, kandaşlığın yerine dindaşlık, aşiret yasalarının yerini de din yasaları aldıktan sonra suçun ve cezanın kişiselliği ilkesi de egemen olmuştur.

Farklı aşiretlerden de olsak din kardeşiyiz, aynı dindeniz, aynı dinden olanlar birbiriyle savaşmaz anlayışı başlamıştır. Fakat daha sonra bu kez de farklı dinler arasında din savaşları çıkmış, ardından da aynı din içerisinde kanlı mezhep savaşları patlak vermiş, dindaşlığa dayalı ümmet anlayışında aynı dinden olanların bile barış içinde yaşayamadığı ortaya çıkmıştır.

Aşiret kavgaları ile din mezhep savaşlarının ortadan kaldıracak yurt kardeşliği, yurttaşlık eş deyişiyle ulus devlet, ulus toplum aşaması oluşmuştur.

Ulusu oluşturan yurttaşlık kavramı sınırları belli bir ülkede yaşayan herkesi hangi soydan gelirse gelsin, hangi dine inanırsa inansınlar yurt kardeşi sayıyordu.

Türkiye Cumhuriyeti de bağımsızlık savaşı ile kandaş aşiret ve dindaş ümmet kavramlarını aşıp ulus toplum kavramıyla kurulmuştur.

Lozan görüşmeleri sırasında Türkiye’deki gayri Müslim azınlıklarına ayrı millet ayrıcalığı verilmesi istendi. Türk tarafı buna karşı çıktı. Türk tarafı Osmanlının bu ayrıcalıklar yüzünden dağıldığını, yeni Türkiye’de Müslim ve gayri Müslim’in in eşit olacağını, herkesi kapsayan tek yasa yapılacağını ve azınlık ayrıcalığı diye bir durumun kalmayacağını açıkladı.

1925’te Musevi cemaati, Ermeni cemaati, Rum ve Ortodoks cemaati “Medeni Kanun” benimsenirse biz de Lozan’daki azınlık haklarımızdan feragat ederiz, Türk yurttaşı oluruz demişlerdir. Cemaatlerin dilekçeleri devlet arşivindedir. Böylece 1926’daki Medeni Yasa ile azınlıkların Lozan’da kazandığı haklar ortadan kalkmıştır.

Emperyalistler kendileri dışında hiçbir ülkenin aşiret ve ümmet aşamasından kurtulup yurttaşlık aşamasına ulaşmasını istemezler. Tüm sorunlarımızın çözümü yurttaşlık bağlarımızın bütün diğer bağların üzerinde tutularak korunmasına bağlıdır.

Kaynak : Cengiz Özakıncı, Kalemin Namusu/Türk Savun Kendini.

 

 

 

   

 
Toplam blog
: 48
: 4273
Kayıt tarihi
: 28.08.12
 
 

Kamudan emekliyim. Yaşam felsefem "hayatın içinde her olayın sorgulanması gerektiği" yönündedir. ..