Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kandilden ne anlıyoruz?

Kandilden ne anlıyoruz?
 

Bugün, geceyi ve gündüzü yaratan, onları milyonlarca yıldan beri bir saniye bile şaşmadan arka arkaya getiren yüce Allah’ın yarattığı günlerden sadece biridir.

Allah’a ibadet, her zaman, her yerde, her şekilde yapılabilir ve yapılmalıdır. Bu gece yapılanlarda da elbette bir feyiz ve ecir vardır.

Ancak din sadece belli gecelerde yapılan belli hareketlerin adı değildir. Din insanın beşikten mezara kadar hayatı boyunca, kendinden ayırt edemeyeceği, kendinden uzaklaştıramayacağı bir yaşam biçimidir, hal ve hareketlerinin adıdır.

Aklı başında her insanın yapmakla veya yapmamakla yükümlü olduğu dinî emirler, sadece o insanın ve içinde yaşadığı toplumun yaşamına katkıda bulunur. Bu bilinçle hareket etmedikçe, 24 saat yaşayan bir “insan” olmadıkça, dindar olamayacağımız kesindir.

Günümüzde dinden ve bize dini hatırlatan sembollerden o kadar soğuduk ki... Neden? Çünkü din adına yapılan yanlışlardan, dinle hiç alâkası olmayan tavırlardan, âdetlerden, hareketlerden, modern anlayışımıza ters gelen uygulamalardan usandık.

Gerçeği araştırma ihtiyacı duymadık. Doğrusu nedir diye merak etmedik. En tuhafı ise, kendi bâtıl inançlarımızın, din haline getirdiğimiz dinden daha beter yanlışlarımızın farkında olmadık.

Şikâyetlerimizin temel noktası, insanlıktan uzaklaşmamız, manevi değerlerimizi yitirmemiz, sevgi, saygı, anlayış, erdem, gibi hasletleri kaybetmemiz, ahlâk bunalımına düşmemiz, tarihimizden, geleneklerimizden, dilimizden, bizi millet yapan değerlerden kopmamız, huzursuz bir hayata sürüklenmemiz.

İyi ama bütün bunları insanların kalbine yerleştiren, doğru öğretilmiş, doğru anlatılmış ve doğru anlaşılıp doğru uygulanmış bir din duygusudur. Bu özellikleri kazanmamızı sağlayacak gerçeği aramak ve araştırmak yerine, ne olursa olsun deyip her şeye sırt çevirmeyi yeğlerken, sonucun böyle olacağını da düşünemedik.

Sonucu gördükten sonra bile hâlâ nerede yanlış yaptığımızın farkında değiliz.

Dini, bir takım hareketler, semboller, akıl dışı inançlar, insana hiç faydası olmayan ritüeller, bâtıl ve din dışı olduğu açıkça belli âdetler ve hiçbir kaynağa, doğru bilgiye dayanmayan safsatalar zannettik.

Kimimiz kandilden kandile 180 derece dönüş yaparak, anormal bir tavır içine girerken, kimimiz artık kandilleri de boş vermeye başladık.

Senenin her günü, her türlü ahlâksızlığı yap, bir akşamda bütün günahlarından kurtul, böyle bir şey olabilir mi, sorusu kafamızı kurcaladı.

Demek ki aklımız böyle bir şeyi kesmiyor. Mantık olarak böyle bir şey elbetteki olmaz, olmamalı da…

Ancak biz insanların iç yüzünü bilemeyiz. Ne düşündüklerini, ne yapmak istediklerini, ne kadar samimi olduklarını, yaptıklarından nasıl pişmanlık duyduklarını anlayamayız.

Bunun kararını vermek ancak bizi avucunun içi gibi bilen, yaptığımız her şeyden ânında haberdar olan yaratıcımıza aittir.

İnsan ömür boyu çalışıp zar zor geçinirken bir anda zengin olabilir mi? Olabilir… Piyangodan kendisine para çıkabilir. İşte kandil gecelerini de belki böyle bir piyangoya benzetebiliriz.

Fakat biliyorsunuz, piyangoyu kazanmak için bilet almak veya kupon yatırmak gerekiyor. Bu haftaki lotoyu eksiksiz tahmin eden bir kişi, eğer böyle bir kupon oynayıp bunu da bir ücret karşılığı bayiye yatırmamışsa, “ben o rakamları bilmiştim” diyerek bir kuruş bile ikramiye kazanamaz.

Kandil geceleri bir günah çıkartma seansı değildir. Yılın diğer zamanlarında sınırsız bir isyankârlıkla yaşayıp, bir gecede her şeyin güllük gülistanlık olmasını sağlayamaz.

Neden? Çünkü dinin bir amacı vardır. Dinin amacı, insanları insan gibi yaşamaya alıştırmak, onların kendilerine, diğer insanlara ve topluma karşı duyarlı, anlayışlı, sabırlı, güler yüzlü, mutlu, samimi, faydalı kişiler olmasını sağlamaktır.

“Allah için” veya “Allah rızası için” tabirini çok duymuşsunuzdur. Allah, bütün kâinatın ve kâinattaki canlı ve cansız bütün varlıkların yaratıcısı ve yaşatıcısıdır.

Kâinattaki bütün varlıklar gece gündüz ibadet edip O’nun buyruklarını yerine getirseler, Allah’a zerre kadar bir fayda sağlayamazlar. Tam tersine kâinattaki bütün varlıklar gece gündüz O’na karşı gelse, O’nun istemediği şeyleri yapsalar, yine zerre kadar O’na bir zarar veremezler.

Allah’ın rızası, bizim insanlığa sağladığımız yararla ölçülür. Çünkü din insan içindir. Dinin faydası, insana ve onun içinde yaşadığı topluma aittir. Bu gerçeği kavrayamadığımız için zaman zaman kızıp kendimizi dinden soyutlamaya çalışıyoruz.

Ne kadar yanlış ve anlamsız bir iş yaptığımızın farkına bir varabilsek…


*****

Berat kandiliniz mübarek olsun

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..