Kandırmacanın Adı : Kıvanç Tatlıtuğ

İlk başlarda kendisini sevmezdim, kabul ediyorum. Evet çok yakışıklı hatta kusursuz. Ancak muhteşem bir oyuncu olarak görmezdim. Oyuncu değildi çünkü, model olarak girdi hayatımıza.  

Ancak aklıma Gümüş'ten sonra ilk gelen şey Aşk-ı Memnu'daki hali, tavrı ve başarısıydı. Kim ne derse desin evet başarılıydı, hem de çok. Kadın erkek milyonlar izliyordu onu, hala da öyle. Üstelik çoktan başka diyarlarda hayran kitlesini yarattı.  

Fakat empoze edilmeye çalışılan şöylede bir gerçek var ; bu adam dünya starı olabilecek kadar mükemmel değil, kabul edin. Nasıl bu kanıya vardım? Hemen anlatayım.  

Hürriyet gazetesinin Kelebek eki yazarlarından Cengiz Semercioğlu, Kıvanç Tatlıtuğ ile Los Angles'a gideceğini duyurmuş ve beni hayrete düşürmüştü. ''Ne alaka'' olmuştum yazısını ilk okuduğumda. Detaylar bugün su yüzüne çıktı tabi. Titanic ve Avatar'ın yönetmeni James Cameron'ın yeni filmi Sanctum'un LA galası için davet edilmişlerdi (!) Tatlıtuğ ve Semercioğlu.  

Okuyanların haberi vardır, ayrıntılara girip tekrar etmenin anlamı yok. Ancak sizcede ortada garip olan birşeyler yok mu ? Hollywood dünyasını az çok bilen, aklı başında, bu dünyadan haberdar yaşayanlara garip gelmiştir eminim. Evet, işte bana da aynen böyle oldu ve çok tuhaf karşıladım bu haberi. Tamam, adamın Türkiye dışında hayran kitlesi var, çok seviliyor kabul ediyorum. Ancak James Cameron gibi bir yönetmenin film galasına davet edilebilecek başka Türk yok muydu ?  

Ben bunları düşünür ve aklımın bir köşesinde anlamlandırmaya çalışırken, cevap bugün geldi. Bazı şeyleri olduğundan farklı gösteren medya dünyası, o 'bazı şeyleri'n gerçek yüzlerini kendi yazıya döküyordu okurlarına. Ve işin gerçek yüzü şöyle anlatılıyordu...  

Cengiz Semercioğlu'nun bugünkü yazısında Kıvanç ile Los Angles notlarını okurken, bir sonraki yazar Ömür Gedik'in yazısına geçmekten kendimi alamadım. Zira yazının başlığı bile yeterince dikkat çekiciydi ; ''Kıvanç Tatlıtuğ davetinin perde arkası'' 

Ömür Gedik, davetin aslında bir PR çalışması olduğunu dile getiriyordu yazısında. Sanctum'un Türkiye gösterimini üstlenen R Film'in PR çalışması olarak Türkiye'deki bir 'popüler' kişi ile bir gazeteci seçiliyor. Ve ortaya K.Tatlıtuğ ile C.Semercioğlu ikilisinin LA maceraları çıkıyor. Bu işlerin perde arkasını (birçoğumuz gibi) bilmediğimden ilk başta şaşırdığımı ancak daha sonra başarılı bir yöntem olduğunu kabul etmek durumundayım. İşin komik tarafı Cengiz Semercioğlu'nun yazısında James Cameron'un Kıvanç'tan çok etkilendiğini anlatması. Hele bir kartvizit verme olayı var ki , artık söylenecek söz yok. Kabul ediyorum, ülkem bir çok haberi anında 'yutan' ve inanan milyonlarca insan evladıyla dolu. Ancak Semercioğlu'nun yazıya döktüğü hikaye oldukça başarılı bir hayal gücünün ürünü olmaktan öteye gidememiş. Ömür Gedik yine de iyimser davranıp, James Camron'un birgün Kıvanç'a rol verebileceği ihtimaline de yer vermiş. Bana göre önümüzdeki 30 yıl içinde bu pek mümkün görünmüyor. Bugüne kadar hangi Müslüman evladı Anglosakson kültürün bir parçası olabildi? Konu tabiki Hollywood piyasası, lütfen karıştırılmasın.  

Tüm bunlar bir yana, bugüne kadar Kıvanç hangi ses getiren film projesinde yer aldı? Hatırlayan var mı? Gümüş ve Aşk-ı Memnu'dan başka hangi projesiyle gündemi salladı. Ezel'de birkaç bölüm 'Sekiz' adlı karakteri canlandırdı ki, yazılanlara göre James Cameron'da bundan etkilenmiş, başka akıllara gelen çalışması var mı? Ne yani James Cameron sadece bu dizilere bakıp mı etkilendi? İnandırıcı değil üzgünüm.  

Kandırmacaya gerek yok. Kıvanç bu coğrafyada başarılı, seviliyor ve bu topraklar için yetenekli, iyi, yıldızı parlak. Ancak ne onu şişirmeye gerek var, ne de olduğundan farklı göstermeye. Çünkü hepimiz biliyoruz ki Hollywood denen hadise çok daha fazla yetenek ve çok daha fazla kulisten ibarettir. Ve hali hazırda yakın gelecekte bizlerden birileri için herhangi bir rol yoktur orada çevrilen filmlerde...