Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Kanlı 1 Mayıs'tan, bayram 1 Mayıs'a

Kanlı 1 Mayıs'tan, bayram 1 Mayıs'a
 

Bayramınız kutlu olsun işçiler...


"1 Mayıs, 1 Mayıs,

İşçinin, emekçinin bayramı"

Bu sözlerle başlayan ve melodisi hala zihnimin bir köşesinde olan 1 Mayıs marşını, bugün yaşları yirmili belki otuzlu olanlar bilmeyebilir, hele genç nesil hiç bilmez ama bilenleriniz muhakkak ki vardır. İşte bugün meydanlarda belki de bu marş bugün çok çalınacak, söylenecek.

1 Mayıs’ın tarihimizdeki önemi çok büyük. Çalkantılı zamanlarda ismini tarih sayfalarına yazdıran bugün için çok şey söylemek mümkün. Her kesimden, her sınıftan işçi ve emekçinin, bir araya gelerek, birlikte eğlendiği, ölçülü bir şekilde slogan attığı, bir anlamda, ağır çalışma şartlarını protesto ettiği ve 1 gün bile olsa, çalışma ortamından uzaklaştığı bir gündür 1 Mayıs. Ama tarihimizde o kadarda gri lekelerle süslüdür ki, biraz onlardan bahsedelim.

Dünya’da ilk kez 1856 yılında Avustralya’da ‘taş ve inşaat işçilerinin 8 saatlik iş gününü protesto etmek için yürüyüş düzenlemelerinin’ ardından dünyanın muhtelif ülkelerinde de benzer yürüyüşler ve protestolar takip edince, günümüzde kutlanan 1 Mayıs tüm dünyada çalışan, emek harcayan ve ülke ekonomisine katma değer yaratan ‘işçi ve emekçi’ halk sınıfı tarafından kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olarak kabul edildi. Ve bugün, tüm dünyada resmi tatildir.

Türkiye’de ‘işçi bayramı’ tarihte resmi olarak ilk kez 1923 yılında kutlanmış, 2008 tarihinde ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olarak kutlanması kabul edilmiş, 2009 tarihinde de ‘resmi tatil’ ilan edilmiş olsa da, aslında İstanbul’un işgal altında olduğu 1921 yılında ‘Amele Bayramı’ olarak kutlanmıştır. Ama maalesef, işçilerin bugünü kutlaması işgal kuvvetleri tarafından engellenmiştir. Çünkü 1 Mayıs bir anlamda yabancı güçlerin işgaline karşı bir ‘direniş’ anlamını da taşıyordu. İşte bunu bilen işgal güçleri, bu toplantıları ve eğlenceleri engellemeye çalıştıysa da, bir grup ‘emekçi’ İstanbul’un muhtelif yerlerinde kendilerince bu bayramı kutladılar ve Türkiye Sosyalist Fırkası’nın merkezine ‘kızıl bayrak’ çektiler. Engellemelere karşı koyamayan işgal güçleri ertesi yıl, yani 1922’de, İstanbul’da 1 Mayıs kutlamalarına ‘nümayiş’ yani ‘gösteri yapmama’ şartı ile izin verdi. Daha sonra 1923 tarihli İzmir İktisat kongresinde alınan kararla 1 Mayıs ‘Amele Bayramı’ olarak tescil edildi.

Peki 1 Mayıs bir süre neden yasaklandı? 1925 yılının 1 Mayısında yayınlanan, TKP imzalı ‘sol’ içerikli bir bildiriden dolayı, yüzlerce tutuklamalar yapıldı. Daha sonra çıkartılan ‘Takrir-i Sükun’ yasasıyla uzunca bir süre 1 Mayıs dahil yasaklar gündemden kalkmadı. Ta ki, 1935 yılında ‘Amale Bayramı’ olan 1 Mayıs’ın adı ‘Bahar Bayramı’ olarak değiştirilmesine kadar. Bugünden sonraki, epeyce bir zaman sürmüştür ve hatırlarım, 1 Mayıs ‘Bahar Bayramı’ olarak seksenlere kadar kutlandı. Belki de bu yüzden, hakın zihnine kazınan bu gün doğan kız çocuklarının çoğunun adı da ‘Bahar’ olarak verilmiştir.

Her yıl 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen ‘Komünist Partililer’ hep engel ve tutuklanmalarla karşılaştılar. Yaklaşık 50 yıl süren bu yasaklar sonrasına, ilk kez 1976 yılında DİSK’in <ı>‘1 Mayıs uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanacaktır’ diye duyuru yapması ile 10 binin üzerinde bir kalabalık ile Taksim meydanında kitlesel olarak kutlandı. Fakat daha sonra, yasakçı zihniyetli zamanın iktidarı 1 Mayıs’ın ‘işçi bayramı’ olarak kutlanmayacağını, bunun ‘komünist rejimlerde kutlanan bir bayram’ olduğunu öne sürerek, halkın 1 Mayıs’ı kutlamamalarını istediler.

Hükümetle, işçi sınıfı gerilmişti ve 1 yıl sonra, yani 1977 yılı tarihinde ‘Kanlı 1 Mayıs’ olarak geçecek olan olaylar yaşandı. Yine taksim’de kutlama yapmak için toplanan binlerce kişinin üzerine, muhtelif binalardan yaylım ateşi açıldı. Kalabalık bir anda neye uğradığını şaşırdı ve kaçabilecekleri yerlere koşuşmaya ve kaçmaya başladılarsa da, açılan yaylım ateşi sonucu 34 kişi, bir kısmı da ezilerek, yaralanarak hayatını kaybetti. Her nekadar, bu kanlı olayların aşırı solcu taraflarca çıkartıldığı söylense de, faili hep meçhul kaldı. Uzun süre bunun etkisi kaybolmadı. Ve daha sonra 1979 yılında ‘sıkı yönetim’ ilan edildi. Özellikle 1 Mayıs’ta ‘sokağa çıkma yasağı’ getirildi. Böylelikle sanki kitleler kontrol altına alınacaktı. Fakat daha sonra özellikle ‘sol kesim’ ve işçi sınıfı için bir simge olacak olan ve sonraki yıllarda hain bir bombalı paketle suikaste kurban gidecek olan TİP (Türkiye İşçi Partisi) lideri Behice Boran ve beraberindeki DİSK ve TSİK genel başkanları ile muhtelif sendika başkanları gözaltına alındılar. 1980’deki ihtilal ile her türlü gösteri ve yürüyüş hakkı kaldırıldı. Bunu kırmak isteyen pek çok, gazeteci, siyasetçi, aydın ve sendikacı tutuklandı. Daha sonra, belki de halka ‘şirin’ gözükmek isteyen ihtilalciler 1 Mayıs’ın ‘bahar Bayramı’ olarak kutlanması bir anlamda ‘bayram yapma’ ‘işçi haklarını’ söyleme hakkını işçi sınıfının elinden almak için karar çıkartı meclisten. Ve sonraki yıllarda uygulandı tabiki.. Ve böylelikle kendini ifade etmek isteyen işçi sınıfı etkisiz hale getirilmek istendi. Yasakçı zihniyet, bırakın eylem yapmayı, ‘işçi, emekçi’ sözlerine de yasak getiriyordu. Öyleki, işçi sınıfının varlığından söz etmek bile ağır suç halini oluşturuyordu.

1977 yılının 1 Mayıs’ında, kimliği belirsiz suikast timlerinin yaşattığı kanlı olayları kimin yaptığı tahmin edilse ya da bilinse bile hiç bir zaman aydınlatılamadı. Bir bilinmezlik kutusu içinde rafa kaldırıldı. Ama yasakların kalması sonrası, 1977’de katledilenler, sonraki her 1 Mayıs’ta meydanlara toplananlar tarafından saygıyla ve de gözyaşı ile anıldı. Bugün de öyle olacaktır. Bir dakikalık saygı duruşu, biraz gözyaşı, biraz sol söylemler, şarkılar, marşlar ve işçi ve emekçi sınıfının hak ettiği doyasıya eğlence, halaylarla kutlanacaktır.

Bugün 1 Mayıs.

Bu günün alanlara koşup, ‘işçi bayramını’ kutlamak isteyen ‘işçi sınıfının’, ortak paydası olan ‘emek’ ve ‘dayanışma’ ruhu içinde ve her türlü provakatif eylemlerden ve polis gücünden eksik olmasını, 1 gün dahi olsa işçinin söz sahibi olması temennisi ile bir işçi çocuğu olarak, tüm emekçilerin bayramını kutluyorum.

Meydanlarda toplanan, ülkemin tüm işçi ve emekçileri.... Kansız, kavgasız, silahsız, copsuz ve de biber gazsız bir 1 Mayıs yaşayın gönlünüzce..

Bayramınız kutlu olsun !….

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..