Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '07

 
Kategori
Haber
 

Kanlı duvarın ardındaki güvercinler

Kanlı duvarın ardındaki güvercinler
 

Çocukluğumu çok özlüyorum. Hele son birkaç aydır daha da fazla özlüyorum. Etrafımızı uğursuz bir lanet gibi saran kanlı duvarların dışına çıkmak ve aynı çocukluğumda yaptığım gibi hayal aleminin içine dalıp başka bir diyara doğru yolculuğa çıkmak istiyorum.

Küçük bir çocukken çok zengin bir hayal dünyam vardı. Değişik değişik masallar uydurur ve kendimi o masalın içindeki bir kahramana dönüştürüverirdim. İşin en güzel tarafı kurguladığım masalları gerçekmiş gibi yaşamam ve ne zaman hayatın içindeki karanlık noktalardan kaçmak istesem ürettiğim masalların içinde kendime sığınacak güvenli bir köşe bulabilmemdi. Artık büyüdüm, masallar avutmuyor beni. Gerçeklerden kaçıp soluklanmamı sağlayamıyor.

Aylardır yaşadığımız iklimin kana susamış akbabaların saldırısına uğradığına şahit oluyoruz ve durduramıyoruz akbabaların saldırısını. Dini, kökeni, düşünceleri ya da yaşam biçimi toplumun çoğunluğundan farklı olanlar akbabaların önüne atılmış güvercinler misali tek tek çırpınıyorlar karanlığın ellerinde. Karanlık; 17, 18, 19, 20 yaşında gencecik çocukların elleriyle yürütüyor kanlı arabasını ve bu gencecik çocuklar gözlerini kırpmadan insanları bıçakla doğrayıp sonra da vatan için yaptık diyebiliyorlar. Acaba yaşadığımız iklimi sanal düşmanlar ve iç tehdit halüsünasyonlarıyla bezeyip katil orduları yaratanlar şimdi eserleriyle gurur duyuyorlar mıdır?

Hrant Dink’in ölümünün üzerinden 3 aydan fazla bir zaman geçti. Bu üç ay zarfında yaşanan gelişmeleri gazetelerden takip ettik ve gördük ki vatandaşların can güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan Emniyet ve Jandarma Hrant Dink’e suikast düzenleneceğini aylar öncesinden biliyormuş ve Hrant Dink’i korumak için hiç bir şey yapmamış. Emekli bir MİT yetkilisinin televizyon ekranlarında Abdullah Çatlı’dan bahsederek “Gözlerinden öperim Abdullah” dediği bir yerde buna şaşırmak bile abesle iştigal aslında ama ben hala bu iklime alışmaya direnç gösteriyor olmalıyım ki şaşırdım buna. Hatta stadtumlar dolusu insanın kendini katille özdeşleştirerek “Hepimiz Ogün Samast’ız” diye bağırmasına da şaşırdım, aslında şaşırmamam gerekirken. Suçu önlemek ve suçluyu yakalayıp adalete teslim etmekle görevli Türk polislerinin katille kolkola girip ağızlarında kocaman bir gülüşle hatıra fotoğrafı çektirmelerine de şaşırdım, aslında ortada şaşılacak bir şey yokken.

Türkiye’de çok büyük bir çoğunluğun gözünde; devletin resmi görüşünden farklı düşünceye sahip olanlar, Müslüman olmayanlar, etnik köken itibarıyla Türk olmayanlar, Türk olupta çoğunluktan farklı düşünenler Türkiye’yi içten çökertmeye çalışan dıştan kaynaklı odaklar olarak görülüyor. İşte bu yüzden etrafımızı saran katiller ordusunun kanlı cinayetlerine aslında hiç şaşırmamak gerekiyor. Ülkemizi çepeçevre kuşatan kanlı duvarların taşları yıllardır özenle örüldü çünkü. Artık duvar iyice yükseldi ve tüm görüş alanımızı çepeçevre kuşattı. Gencecik zihinler, yıllardır özenle zihinlerine işlenen düşman figürüne uyan kimi bulurlarsa karşılarında, saldırıyorlar ucu sivriltilmiş bıçaklarıyla. Sonra o katillerle aynı koşullanmalara sahip bazıları övüyorlar, alkışlıyorlar katillerin kanlı kurban törenlerini. Çünkü o zavallı katiller ve destekçileri çocuklarından itibaren Ermenilerin, Rumların, Hıristiyanların Türkiye’yi bölmeye çalışan dış düşmanların içerideki destekçileri olduğu düşüncesiyle beslendiler. İlkokul sıralarında Ermenilerin Türkleri arkadan vuran hainler olduğu öğretildi onlara. Sonra büyüdüler, televizyonlarda en yetkili ağızlardan benzer sözleri dinlediler ve hala dinlemeye devam ediyorlar.

Bu haftaki Agos gazetesinde Ömer Laçiner “General O.S” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve yazısında Güneydoğu’da PKK ile yapılan çatışmada ölen bir askerimizin cenaze töreninde yapılan bir konuşmadan bölüm aktardı. İşte, Laçiner’in yazısında aktardığı o bölüm yaşadığımız iklimin neden kanlı bir duvarla çepeçevre sarılmış olduğunu tek başına ifade edecek türden. Aynen aktarıyorum: “Bugün ABD Senatosu, Fransız Meclisi, AB Parlamentosu, Ermenistan seni katledenleri kınamadı. Olmadı, olmasın. Onlar ancak hainler öldüğü zaman kınar, seslerini yükseltirler...” Ömer Laçiner’in yazısında belirttiğine göre bu sözleri sarfeden kişi bir general.

Şimdi durup düşünmek ve sormak lazım, acaba Sayın General “hain” derken kimi kastetti? Hrant Dink’i mi? Yoksa vahşice katledilmeleri bazı kişilerce “vacip” sayılan Hıristiyan misyonerleri mi? Ülkemizin şu durumunda; beyinleri yıkanmış çocuk katillerin dehşet saçtığı zamanlarda, bir general kalkıp böyle bir şey söylüyorsa neden şaşıralım ki yaşadığımız acılara. Bu karanlık, bu nefret, bu iç düşman avı yıllardır insanların beyinlerini düşmanlık dolu fikirlerle karartan bir sürecin sonucunda gelinen nokta değil mi? Bu ülkenin Adalet Bakanı tarafından dillendirilen “Bizi arkadan hançerliyorlar” hezeyanları ve “benim gibi olmayan düşmandır” düşüncesinin çeşitli biçimlerde ifade edilmiş varyasyonları değil mi etrafımızda kocaman, kanlı bir duvarın oluşmasına neden olan?

Kanlı duvar durmadan kanayan taşlarıyla hayatımızı çepeçevre kuşatmaya devam ediyor. Kanlı duvarın ardındaki beyaz güverciler ise tek tek düşürülüyor kanlı eller tarafından. Dün Halaskargazi caddesindeydi o kanlı eller, bugün ise Malatya’da. Bu gidişle yarın bir başka yerde olması kaçınılmaz.

Kanlı duvar gitgide büyüyor ve güvercinler çırpınıyor duvarın ardında...

Blog Resim: http://www.cesurhaber.com/upload/thumbnails/1167194742.pjpeg

 
Toplam blog
: 130
: 5076
Kayıt tarihi
: 08.08.06
 
 

Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümü mezunuyum. Şu anda Marmara Üniversitesi ..