Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '10

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Kanser - genetik yatkınlığınız var ise???

Kanser - genetik yatkınlığınız var ise???
 

Benim anladığıma göre, genetik yatkınlığınız var ise, bundan pek kaçış yok da sağlıklı beslenerek, spor yaparak ve strese karşı dayanıklılık geliştirerek (aşağıda bahsedeceğim) geciktirebilirsiniz. Belki yaşamınız boyunca ortaya da çıkmayablir... Ek olarak, o ortaya çıkana dek, başka bir hastalık veya kaza, afet sebebiyle de öteki tarafa göçmek mümkün.

Benim buna aileden gelen bir yatkınlığım var maalesef. Bu sebeple düzenli kontrolları ihmal etmiyordum.

Son sene inanılmaz stresler yaşadım ve baş edemedim. Stres öznel (sübjektif) bir algı biliyorsunuz. Kimisi benim yaşadığım stresi az olarak algılayıp fazla etkilenmeyebilirdi. Veya tersi... Bize az gözüken kimi dertler de bazılarını daha fena yapabiliyor... Alkol, uyuşturucu bağımlılıkları, intihar...

Ben baş edemedim. Ve özellikle dikkat etmem gerekirken, giderek sağlıksız, dengesiz beslenmeye başladım. Uykusuzluk çektim, halledemedim. Daha önceden yoga ve spor yapmaya gayret eder hatta bazı dönemler de çok düzenli yapardım, bunları yapmaz oldum.... Ve bu süreçte tümör oluşmaya ve büyümeye başlamış :(

Her zaman sağlıklı iken de , hastayken de, destek tedavisi sırasında da, sonra da, her zaman her zaman yapmamız gerkenler şunlar:

1- Bir amaç, hedef sahibi olmak. Kısa vade, uzun vade hedeflerimiz olmalı. Şart.

2- Dengeli, sağlıklı beslenmek. Bunu tv karşısında ya da insanlarla bağrış çığrış konuşurken ne yediğini farketmeden hızlıca mideye indirmek yerine, sakin, şükrederek, ne yediğini fark ederek yavaş yavaş yemek.

3- Tabii ki sigara içmemek. Alkolu abartmamak, hatta bunu da içmemek. İçki - sigara birlikte, en zararlısı. Bu arada, ailesinde bir sürü kanser vakası olup hala fosur fosur sigara içenleri anlamıyorum. Bunlarda intihar psikolojisi var. Yavaş yavaş kendini öldürüyor... Sağlıyken kendine bunu yapmak benim tarafımdan bakılınca ne kadar da korkunç görünüyor:( Ama ne denebilir acı çekerek, sürünerek ölmek istiyorsa. Ama yanındakileri de buna zorluyor; şükür ki artık restoranlarda değil ama evinde ailesini öldürüyor...

4- Egzersiz: Yürüme ve kasları güçlendirecek basit de olsa hareketler. Hergün.

5- EN ÖNEMLİSİ: Sosyal destek, paylaşım. Benim hatam burada oldu. Kesinlikle destek vermeyen, bırakın desteği sevgi taşımayan, detayları anlatsam inanılmayacak iki kardeşim var. Bir de annem. Bu kadarız. Ben iyi geçinelim, hiç değilse bayram seyran birlikte olalım diye senelerce uğraştım. Sevgi saygı ilgi paylaşım içinde olalım istedim. Ters, sert, kırıcı insanlar kardeşlerim. Onların kimbilir ne sorunları var. Çok sorunlu oldukları kesin. Şu hastalığımda bile yalnızım:( Akıl almıyor değil mi? Geçinemediğiniz bir komşunuz hasta olsa ziyaret edersiniz.

Ancak nihayet benim aldığım ders şu: vermiyorlarsaaileden destek beklemek yanlış. Kan bağı demek her şey demek değil. Hatta bir şey değil. Çok daha yakın, sıcak, sevecen, destekleyici arkadaşları olabiliyor insanın. Size bir şey vermeyenden (kan bağınız olsa dahi) hala istemek neden?? Arkadaşlarım da ÇOK YANLIŞ etkiledi (kimseye kulak asmamak, iç sesinizi dinlemek de çok önemli): "sen büyüksün sen gayret göster". Büyük olup ne olacak, ne ilgisi var, hem arada kaç yaş fark var... Terapiste anlattığımda bunları, "çok açık ki karşıdan HİÇ BİR ŞEY gelmediği halde siz ÇOK uğraşmışsınız. Sİzin neden bu kadar uğraştınızı, vermiyorlarsa neden hala almak için uğraştığınızı incelememiz gerek" dedi !!!!

6- Gülmeye, komedi filmlerine zaman ayırma.

7- Sizi. yaşadığınız andan, sorunlardan "koparacak" bir uğraş, hobi. Resim yaparak da kopabilirsiniz andan. Müzik dinleyerek de.

8- Bu madde aslında (7) ile bağlantılı. ZİHİNSEL RAHATLAMA. Sürekli konuşan, planlar yapan, düşünen, endişelenen, eleştiren, yargılayan, korkan zihnimizi susturmak için: yoga, meditasyon, imgeleme (imajinasyon). Zihni (beyin dalgalarını) alfa düzeyine getirip rahatlamak... Bilimsel araştırmalar bunu yapanların hastalıklara daha dirençli olduklarını, hasta olduklarında ya da ameliyatları daha başarılı, kolaylıkla atlattıklarını gösteriyor...

Benim zihnim sürekli sürekli konuşuyor... Meditasyon yapmaya çalışıyorum. Tedavi bitsin yogaya tekrar başlayacağım. Aslında bunları evde yapmak gerek. Evde, sürekli. Her hafta bir salona, merkeze gitmek gerçekten zor.

9- Yukardakiler yeterli mi? Gerçekten mutlu, tatminkar yaşamak için, bir şekilde katkıda bulunabileceğiniz kuruluşlara destek vermek, oralarda çalışmak gerek. Hangi alanda birilerine katkıda bulunabilecekseniz, çıkar gözetmeden, para beklemeden, gönüllü faaliyetlerde bulunmak insana haz veren, işe yaradığını hissettiren bir şey. Anlık keyifler, gülmeleri kakara kikiriler de çok önemli ama tatminkar mutlu bir yaşam için yeterli değil...Bir düşünün....

Şimdilik bu kadar. Sağlıklı günler...

 
Toplam blog
: 17
: 1233
Kayıt tarihi
: 09.09.07
 
 

2011 Şubat'tan beri çalışmıyorum. 30 sene çalıştım. Üniversitede, özel sektörde, serbest olarak....