Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '12

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Kanser savar 12 besin, üstelik bonus hediyeleri de içlerinde, tümü zayıflatıyor.

Kanser savar 12 besin, üstelik bonus hediyeleri de içlerinde, tümü zayıflatıyor.
 

1. KAYISI

Kayısının faydaları

Kayısı her derde deva bir meyve. Tok tutması nedeniyle de diyet yapanların tercih ettiği meyvelerden biri.

Kayısı, taze veya kurutulmuş olarak yenebilir. Koyu renkli taze kayısılar, içerdikleri Betakarotenden dolayı çok iyi antioksidandır. Kuru kayısı, potasyum bakımından daha zengindir vitamini, tazesinde 6 mgr. İken, kuruyunca 1 gr.a düşüyor. Kalsiyum miktarıda, kurusunda artarak 73 mg. oluyor. Tazesinin 100 gr.ında ise 15 mgr. Kalsiyum. Bulunuyor.

Kayısının yararları:

*Kayısı kanseri önleyici ve tansiyonu düşürücü özelliğe sahip. Bağırsakları iyi çalıştırdığından kilo verilmesini kolaylaştırıyor.

*Kayısı iyi bir betakaroten kaynağıolup, akciğer ve mide kanserlerinden koruyucu özelliğe sahiptir.

*Yorgunluğu alır.

*Beslenme problemi olan yaşlıların potasyum eksikliğine bağlı depresyon sorunlarının giderilmesinde de çok faydalıdır.

*Gırtlak iltihabına ve astıma iyi gelir. Astımda balgam söktürücü özelliğe sahiptir.

*Kabızlığa önlüyor.

*Gece körlüğünü önlüyor.

*Yaşlanmaya karşı vücudu korur.

*Beyinin düzenli çalışmasını sağlar.

*Strese iyi gelir.

*Ülserin iyileşmesinde rol oynar.

*Kan yapımını artırarak kansızlığa iyi gelir.

*Karaciğere iyi gelir.

*Kemiklerin daha düzgün ve sağlam olmasını sağlar.

*Kansere karşı korur.

*Kalp kaslarını kuvvetlendirir ve daha düzenli olarak çalışmasını sağlar.

*Böbreklerde oluşan taşların azalmasında rol oynar.

*Kuru kayısılar, potasyum bakımından daha zengindir

2.KIRMIZILAHANA

Kırmızılahananın faydaları

Kış mevsimi ile beraber başlayan hastalıklardan korunmanın en sağlıklı yolu bağışıklık sistemini güçlendirmekten geçiyor.

Kış mevsimi ile beraber başlayan hastalıklardan korunmanın en sağlıklı yolu bağışıklık sistemini güçlendirmekten geçiyor. Kış mevsiminde yenilen birçok meyve ve sebze bu özelliği sahip. Bunlardan biri de kırmızılahana.

Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde büyük yarar sağlayan kırmızılahana sadece vücut direncini artırmak ile kalmıyor aynı zamanda birçok hastalığa karşı koruyucu etkiler sağlıyor. Kırmızılahana yemek yapılarak tüketilebildiği gibi aynı zamanda salatalarda katılabiliyor ya da rendeneler kırmızılahananın içerisine sarımsak, zeytinyağı ve limon konularak tek başına çok lezzetli bir salata olaraktan tüketebilirsiniz.

Kırmızılahanayı çok ince bir şekilde bıçak ile kıydıktan sonra tuz ile ovabilir ya da buzdolabında bir gün beklettikten sonra çıkan suyunu döktükten sonra cam bir kavonuzun içerisinde üzerine sirke ve zeytinyağı dökerek hazır bir şekilde saklayabilirsiniz. Böylelikle salatalarınız için hazır bir köşede beklemesini sağlamış olursunuz. Kırmızılahananın hazmettirme özelliği yemeklerden sonra şişkinlik hissinin azalmasını sağlayacaktır.

3. KIRMIZIBİBER,

Bulaşıcı hastalıklara karşı etkili. Vücudun özellikle bulaşıcı hastalıklara karşı olan direncini artırıyor. Portakaldan daha fazla miktarda C vitamini içeren bu sebze, aynı zamanda içerdiği beta karotin ile bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor.

100 gram kuru kırmızıbiberin 318 kalori enerji verdiğini, 148 miligram kalsiyum, 76 miligram C vitamini (taze biberde 340 miligram), 8,1 gram su, 2 bin 14 miligram potasyum, 41 bin 610 IU A vitamini, 12 gram protein, 293 miligram fosfor, 15 miligram B3 vitamini, 17,3 gram yağ,152 miligram magnezyum, 2 miligram B2 vitamini, 56,6 gram karbonhidrat, 30 miligram sodyum, 1 miligram B1 vitamini, 24,9 gram lif, 8 miligram demir yanında acılık ve renk maddesi gibi organik bileşikler içerdiğini vurguladı

Beslenmede çok büyük öneme sahip kırmızıbiberin, bir o kadar da insan sağlığında aranılan bir materyal olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Tuncer, şöyle devam etti: ''Kırmızıbiber mide suyu ve tükürük oluşumunu artırır, sindirimi kolaylaştırır, romatizma, mafsal ve diş ağrılarını azaltır, krampları giderir, kolera ve azaltır ve kanser tedavisinde kullanılır.

Terlemeyi artırır, gut hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi gelir. Kanser riskini serinlik verir (sıcak iklimlerde kullanılmasının nedenlerinden birisi budur), öksürük ve boğaz ağrılarını gidermede (gargara olarak) kullanılır, sinir hastalıkları için doğal yatıştırıcıdır, vücuttaki aşırı yağ ve kolesterol birikiminin önlenmesini sağlar.

Anti bakteriyel etkisi ile hastalıkların önlenmesinde de etkili olan kırmızıbiber ülkemizde ağırlıklı olarak Kahramanmaraş, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere Güney ve Güneydoğu illerinde fazlaca tüketilir. Bu bölgenin kırmızıbiberleri acı tiplerdir. Kırmızıbiber kuzeyde ise en çok Bursa ve Bilecik'te üretilmektedir. Bu biberler ise genellikle tatlıdır.''

4.DOMATES

Domatesi NedenYemeliyiz?

Domates Kan Basıncınızı Düşürür: Tostlarınızın içine domates koyun. Bu meyveler (hayır yanlış okumadınız, domates sebze değil meyvedir ) kan basıncınızı düşürmeye yararlar.

Hipertansiyonu olan bir grup hasta üstünde yapılan bir araştırmada, hastaların günlük besinlerine domates ilave edildi.

8 hafta süren araştırmada her gün domates yiyen hastaların sistolik kan basıncının 10 derece düştüğü ve diyastole kan basıncı değerlerinin de 4 derece düştüğü tespit edildi.

Kulağa ilginç geliyor olsa da, domates bazı zamanlar derdi ve tasayı yok edebilir. '’Domatesin prostat kanseri riskini azalttığına dair yeteri kanıt yok’’ yorumlarına karşı, kanıtlanmış pek çok yararını size sayabiliriz.

Domatesin içinde bulunan A ve C vitaminleri, folik asit, potasyum, gıda lifi ve koruyucu antioksidanların faydaları tartışılamaz. Organik domatesler, bazı kimyasallardan arınarak yetiştirildiği için, daha çok flavonoit içerirler.

Aynı zamanda antiviral özellikleri bulunur. Size sunduğumuz 5 madde ile sandviçlerinize, omletlerinize, soslarınıza ve salatalarınıza neden domates eklemeniz gerektiğinin önemini daha iyi anlayacaksınız.

Domates Gribi Önler: Karatenler (likopen ve beta karoten) gibi sebze ve meyvelerden elde edilen koruyucu pigment değerleri düşük olan insanların, her gün domates yemesi önerilir.

Bakteri ve virüslerle savaşmaya yardımcı olan karoten bileşikleri çok önemlidir.

Günlük domates ihtiyacınızı bir bardak domates suyu ile karşılayabilirsiniz. Göreceksiniz, soğuk algınlığı ve gribe karşı vücudunuz daha çok dirençli olacaktır.

Domates Cildinizi Korur: Kabuğu incecik bu meyvenin, cildinize güneşten koruyucu krem etkisi sağladığını biliyor muydunuz Yapılan bir araştırmada, güneş yanıklarından şikâyetçi olan ve güneşe karşı hassas cilde sahip bir grubun günlük beslenme listelerine domates eklendi.

Akdeniz’de yaygın olan bu tarz bir beslenme düzeni uygulayanların ciltlerinin, 10 hafta sonunda güneşin UV ışınlarına karşı daha güçlendiği belirlendi.

Domates Kolesterolü Kontrol Eder: Günde yiyeceğiniz bir domates, sizin arter ve kalp şikâyetlerinize karşı olan savaşınızda en güçlü dostunuz olabilir. Günlük domates yemeye başladıktan sonraki 4 hafta içerisinde HDL kolesterol seviyeniz %15 artar, bununla beraber LDL kolesterol seviyeniz azalır.

Domates Yaşlanmaya Karşı Savaşır: Domatesin, serbest radikalleri önleyici likene ve beta karoten içerdiğini yazmıştık. Bazı hücrelerde, serbest radikaller DNA’ya % 42’ye ulaşan hasarlar verirler.

Domatesi, her zaman tavsiye ettiğimiz az miktarda zeytinyağı ile birlikte yediğinizde, yaşlanmaya karşı vücudunuz daha güçlü olur. Gerçek Yaş’ anız hesaplanırken, kan basıncı seviyeniz çok önemlidir. 115/76 ve daha aşağı seviyede bir kan basıncı seviyesi sayesinde, 12 yıla kadar gençleşebilirsiniz

5. CEVİZ

Cevizin Faydaları

Yüksek kolesterolü düşüren ceviz, damar tıkanıklıklarını ve şeker hastalığı tedavisine yardımcı oluyor.

İçerdiği demir sayesinde kansızlığa iyi geliyor.

VEREMDE TEDAVİYE DESTEK

CEVİZİN, verem hastalığında hem besleyici hem de tedavi edici özellik gösterdiğini söyleyen uzmanlar, her sabah kahvaltıda bir miktar ceviz içi yenmesinin zekâyı geliştirdiğini belirtiyor. Nasırlar üzerine konulan ceviz yağı zamanla bunların yok olmasını sağlıyor. Ceviz yapraklarından yapılan çay iştah açıyor. Mideyi kuvvetlendirip boğaz hastalıklarına iyi geliyor. Ceviz yağı yüz lekelerinin üzerine sürülüp masaj yapılırsa lekeler yok oluyor.

*İçerdiği fosfor ve kalsiyum nedeniyle zihni yorgunluğu giderir, kemik ve dişleri güçlendirir.

Potasyum açısından oldukça zengindir. Potasyum, sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gereklidir.

Magnezyum içerdiği için kasları rahatlatıcı*Kırmızıkan hücrelerinin biçimlenmesine, akciğ erlerden dokulara oksijen taşınmasına yardımcı olan ve kansızlığı önleyen "demir “açısından, oldukça zengin bir besin maddesidir.

 Bal ile karıştırılıp tüketildiğinde soğuk almış mideye iyi gelir

Damar sertliğini önler.

Enerji sağlar.

Şeker hastaları için hayati önemi olan insülini artırır

Verem mikrobuna karşı korur.

Ceviz yağı, mide ve bağırsakları temizleyerek, yumuşak kalmalarını sağlar.

 Hazmı zor olduğundan karaciğeri rahatsız olanlar ceviz yememelidir.

Mayıs ve haziran ayında çiçek açan ceviz ağacı bünyesinde yağ, tuz, albümin, karbonhidratlar, gümüş iyonu, sodyum, potasyum, B1, B2, B3, B6 ve E vitamini barındırır.

Yaklaşık 20 değişik türü olan ceviz ağacının, meyvesi kuruyemiş olarak tüketilen türü "adi ceviz " olarak bilinir ve Türkiye'nin hemen hemen her yöresinde yetişir.

Sert kabuğun içinde yer alan ceviz içi, yüzeyi çok kırışık bir beyin görünüşündedir.

Yüksek oranda protein ve yağ içeren ceviz içi, kuruyemiş olarak tüketilmesinin yanı sıra, şeker hastalarına besin olarak da verilir.

Basur için faydalı olduğu rivayet edilmekte ve bunun için balla karıştırılarak yenilmesi tavsiye edilmektedir.

Aromatik kokulu yaprakları kabızlığa, iştahsızlığa, kan temizlenmesine ve hazımsızlığa karşı yararlıdır.

Ciğere, mideye ve dimağa kuvvet verip ağız kokusunu da giderir

6. ZEYTİN, ZEYTİNYAĞ

Şifa Kaynağı Bir Bitki: Zeytin ve zeytinyağı

"İncire ve zeytine ant olsun." (Tin Suresi, 1)

Zeytin... Sahip olduğu besin değeri ile insan sağlığını koruyan bir mucize…

Çok eski çağlardan bu yana tüketilen zeytin, zamanla önemini daha da arttırmış, sofralardaki daimi yerini alarak insan sağlığının önemli bir koruyucusu olmuştur. Besin değeri oldukça yüksek olan zeytin, aynı zamanda yağıyla da sağlığa olan katkısını arttırmaktadır.

Sağlığa olumsuz hiçbir etkisi olmayan zeytinyağı, içerdiği antioksidanlar sayesinde kalp-damar hastalıkları ve kansere karşı da koruyucu bir etki gösterir. Özellikle günümüzde kalp ve damar şikâyetlerinin çoğalması, bu mucizevi besinin insan sağlığı açısından önemini daha da artırmaktadır. Allah zeytinle ilgili olarak ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

"Sizin için gökten su indiren o’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır." (Nahl Suresi, 10-11)

Besin Kaynağı: Zeytinyağı

Son yıllarda yapılan araştırmalar, zeytinin yalnızca lezzetli bir gıda değil, bunun yanında yüksek kaloriye sahip önemli bir besin kaynağı olduğunu da ortaya koymuştur. Zeytinin yanı sıra zeytinin yağı da, önemli bir besin kaynağıdır. Kuran'da zeytin ağacının yağına şu ayetle dikkat çekilmiştir:

"Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir." (Nur Suresi, 35)

Yukarıdaki ayette "mubareketin zeytunetin" ifadesiyle, zeytin "bereketli, kutlu, uğurlu, sayısız yarar sağlayan" anlamlarına gelen mübarek sıfatıyla nitelendirilmiştir. "Zeytuha" ifadesiyle bildirilen zeytinyağı, tüm katı yağların aksine, tüm uzmanlar tarafından başta kalp ve damar sağlığı için olmak üzere en çok tavsiye edilen yağ türü olarak bilinmektedir. Zeytinin ve zeytinyağının sağlık açısından faydalarını şöyle sıralayabiliriz:

Kalp ve Damar Sağlığı Üzerindeki Faydaları:

Zeytin ve zeytinyağının içinde yağ asitleri bulunur. Bu asitlerin çoğu vücut için zaruri olan tekli doymamış omega-6 (linoleik asit) yağlarıdır. Tekli doymamış yağlar kolesterol içermezler. Bundan dolayı zeytinyağı diğer yağların aksine kandaki kolesterol oranını yükseltmemekte, tam tersine kontrol altında tutmaktadır.

Bu konuda yapılan çalışmalarda, 1 hafta boyunca her gün yaklaşık 2 yemek kaşığı doğal zeytinyağı tüketen insanların kolesterol düzeylerinde son derece olumlu sonuçlar elde edilmiştir... Antioksidanlar, vücudumuzdaki zararlı maddeleri etkisiz hale getiren ve hücrenin tahrip edilmesini engelleyen son derece önemli maddelerdir. Düzenli zeytinyağı kullanan insanlarda yüksek antioksidan seviyeleri izlenmiştir. Ayrıca zeytinyağının kalp hastalıklarını önlediği pek çok araştırma ile de tasdik edilmiştir.

Yüksek oranda kalp ve damar hastalıkları vakalarına rastlanan ülkelerde çoğunlukla yüksek kolesterol düzeyine sahip doymuş yağlar tüketilmektedir. Bu yanlış beslenme alışkanlığı Akdeniz diyeti yani zeytinyağı tüketimi ile düzeltilebilmektedir. Zeytinyağı kandaki kolesterolü düzenlediği için kalp ve damar hastalarına ilaç olarak tavsiye edilmektedir.

Bunun yanı sıra zeytinyağı omega-6 yağ asidinin omega-3 yağ asidine oranını da düzenlemektedir. Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin vücuda belli bir oranda alınması çok önemlidir. Çünkü bu oranlardaki dengesizlik durumunda hastalıklar ve kanser de dahil olmak üzere, kalp ve bağışıklık sistemi ile ilgili birçok hastalığın ilerlemesi söz konusu olmaktadır. Tüm bu sebeplerden dolayı pek çok insan zeytinyağı ile sağlık bulmaktadır. Amerikan Kalp Birliği, kalp hastalığı riskini azaltmak için yüksek tekli doymamış yağ diyetlerinin, %30 düşük yağlı diyete bir alternatif olabileceğini ortaya çıkarmıştır.

Kanseri önlemedeki rolü:

The Archives of Internal Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışma, yüksek oranda zeytinyağı tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu göstermiştir. New York'ta Buffalo Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ayrı bir çalışmada ise, zeytinyağı gibi bitkisel yağlarda bulunan bir madde olan ß-sitosterol'ün prostat kanser hücrelerinin oluşumunu engellemede yardımcı olabildiğini kanıtlamıştır. Araştırmacılar ß-sitosterol'ün hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleşme sistemini güçlendirdiği, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebileceği sonucuna varmışlardır.

Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koru- yucu özelliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Doktorlar zeytinyağının bağırsak kanserinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir. Oxford araştırmacıları aynı zamanda zeytinyağının safra asidi miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu olduğunu keşfetmişlerdir.

Ayrıca araştırmacıların raporlarına göre bol miktarda zeytinyağı ve sebze yiyen insanlarda, eklemlerdeki kronik bir hastalık olan romatizmalı arterit (atardamar enfeksiyonu) geçirme riski azalmaktadır.

Kemik gelişimine yardımcı olması:

İçerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması, kalsiyum kaybını engelleyerek kemikleri güçlendirmesi bakımından zeytin oldukça önemlidir. Zeytin, yaşlılara da özellikle tavsiye edilmektedir; çünkü sindirimi kolaydır ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Ayrıca minerallerin kemiklerde çökmesini sağlayarak kalsiyum kaybını da engeller. Kemikler organizmanın mineral yapılarının deposunu oluşturur ve kemiklerde mineral birikimi olmadığı takdirde kemik erimesi gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan zeytinin iskelet sistemimiz üzerinde çok olumlu katkısı vardır. (Harun Yahya, Koku ve Tat Mucizesi)

Yaşlanmayı önlemesi:

Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Besinlerle beraber bedenimize "serbest radikal" denilen bazı maddeleri de alırız. Zeytinyağı, başta E vitamini olmak üzere, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle bu zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir.

Tansiyon düşürücü:

Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli sayısında yayınlanan bir çalışma, zeytinyağının yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.

İç organlara faydaları:

Zeytinyağı mide asidini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Bunun yanı sıra safra salgısını harekete geçirerek, sindirimin en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. Ayrıca içindeki klor sayesinde de böbreğin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan arınmasını kolaylaştırır. Bunların yanı sıra beyin damarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.

Yüzyıllar Öncesinde Bildirilen Gerçek…

Görüldüğü gibi bugün birçok bilim adamı zeytinyağını esas alan beslenme modelinin en ideal model olduğunu düşünmektedir. Bu özelliklerinden dolayı günlük beslenme programında her öğünde bulunması gereken en temel besinler zeytin ve zeytinyağı olarak belirtilmektedir. Allah'ın pek çok ayette dikkat çektiği zeytin bitkisinin faydaları, ancak tıp biliminin gelişmesiyle keşfedilmiştir.

Besin Uzmanlarının ve Tıp Dünyasının Mucize Besini Keşfi...

Zeytinyağı, tüm bu özellikleri dolayısıyla son yıllarda uzmanların oldukça dikkatini çekmektedir. Uzmanların yorumlarından bir kısmı şöyledir:

Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu Epidemiyoloji Bölümü Başkanı Dr. Dimitrios Trichopoulos: "Amerikalı kadınlar doymuş yağların yerine daha fazla zeytinyağı tüketmiş olsalardı göğüs kanseri riskinde %50 kadar azalma gerçekleşebilirdi." "Zeytinyağı bazı habis tümör türlerine karşı koruyucu bir etkiye sahiptir: Prostat, göğüs, kolon, pullu hücre ve yemek borusu tümörleri."

Sağlık ve beslenme konusunda önde gelen otoritelerden biri, CNN'in ödüllü muhabiri, The Food Pharmacy (Besin Eczacılığı) ve Food-Your Miracle Medicine (Besin- Mucize İlacınız) adlı kitapların yazarı ve uluslararası bir köşe yazarı olan Jean Carper: "İtalyanlar tarafından yapılan yeni bir araştırma zeytinyağının, LDL kolesterolünün atardamarları tıkama özelliği de dâhil olmak üzere bazı hastalık süreçleriyle savaşan... Antioksidanlar içerdiğini bulmuştur."

Diyetisyen ve beslenme uzmanı, The Pyramid Cookbook: Pleasures of the Food Guide Pyramid (Piramit Yemek Kitabı: Besin Rehberi Piramidinin Lezzetleri) adlı kitabın yazarı olan Pat Baird: "Zeytinyağının çok yönlülüğü... Uzun zamandır var olan zeytin ve onun beden sağlığına olan faydası hakkında daha öğreneceğimiz çok şey var."

Miami Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden D. Peck: "Zeytinyağının bağışıklık sistemini güçlendirdiği ortaya çıkarılmıştır..."

Milano Eczacılık Fakültesi'nden Bruno Berra: "... natürel sızma zeytinyağının küçük polar bileşenleri LDL'nin oksidasyona olan direncini belirgin şekilde artırır."

II. Federico Üniversitesi Dahiliye ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden A. A. Rivellese ve G. Riccardi, M. Mancini: "Zeytinyağı insülin direncini engeller ve kandaki glikozun daha iyi kontrolünü sağlar."

Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu'ndan Frank Sacks: "Zeytinyağı açısından zengin bir diyet aşırı şişmanlığı kontrol altına almada ve tedavi etmede düşük yağlı bir diyetten daha etkilidir. Ayrıca daha uzun süreli kilo kaybına neden olur ve kiloyu korumak daha kolaydır çünkü güzel bir tadı vardır."

Çocukların gelişimine katkısı:

Zeytin ve zeytinyağı, içlerinde bulunan linoleik asitten (omega-6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler ve gelişim çağındaki çocuklar için son derece faydalı besinlerdir. Linoleik asidin eksikliği, gelişimin yavaşlamasına ve hatta birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur.

Zeytinyağı vücudumuzdaki zararlı maddelerin vücudumuzda neden olduğu tahribatı önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem taşıyan yağ asitleri içerir. Bunlar da hormonlara destek olur ve hücre zarının oluşumuna yardımcı olurlar.

Zeytinyağı, insan sütündeki yağ asidi oranına benzer, dengeli bir çoklu doymamış bileşime sahiptir. İnsan vücudu tarafından elde edilemeyen, aynı zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel yağ asitleri açısından, zeytinyağı yeterli bir kaynaktır. Bu faktörler zeytinyağını, yeni doğmuş bebekler için oldukça faydalı kılmaktadır.

Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunmasından dolayı uzmanlarca, annelere önerilen tek yağ, yine zeytinyağıdır. Anne sütüne yakın miktarda Lin oleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır

7.BALSAMİK SİRKE

BALSAMİK SİRKENİN SIRRI

Bir kere Modena ile Reggio Emilia bölgelerinden geliyor olacak. Tıpkı Bordeux Şarapları ya da gerçek Permesan peyniri gibi bu da kendi yöresinde belli şartlarda üretilen sirkeye verilen ad.

Modena ile Reggio Emilia'da 11. yüzyıldan beri üretiliyor ve İtalya'da üretici kurulu tarafından onaylananlar bu adı alıyor. Şişesinin üzerinde Aceto Balsamico Tradizionale di Modena veya Aceto Balsamico Tradizionale di Reggio Emilia yazması gerekiyor.

Yüzyıllardır işi sadece bu sirkeyi üretmek olan aileler var ve geleneksel üretim yöntemleri sır gibi saklanıyor, sadece aile içinde ya da usta-çırak ilişkisi ile aktarılıyor. Permesan'da olduğu gibi üretici kurulu sıkı bir kontrol uyguluyor. Yapımı çok zahmetli olan sirke, meşeden başlayıp kestane, ardıç, dut ağaçından ahşap fıçılar içinde en az on iki yıl bekletiliyor ve ancak uzman tadımcılar tarafından onaylanmaları halinde şişelenebiliyor.

Tıpkı şarap gibi ve İtalya'da açık arttırmayla satılan 150 yıllık küçük bir şişe balsamı sirke paha biçilmez olabiliyor.

İtalya'nın diğer yörelerinde üretilenlere ise ''Condimento Balsamico'' deniliyor. Daha genç olan bu sirkeler yıllarına ve yörelerine göre ''Salsa Balsamica'' , ''Salsa di mosto-cotto'' isimleri de alıyor, daha ucuz fiyatta oluyor.

Türkiye'ye 2000'li yılarda market raflarından girenlerin çoğu ise aslında Balsamik Sirke değil.

Aceto Balsamico di Modena yazanlar genelde ne yazık ki aldatıcı ve fabrikasyon... Genelde yoğunlaştırılmış üzüm suyunun kuvvetli bir sirke verenklendirici karamel ve kimyasal tatlandırıcılarla karıştırılmasıyla yapılıyorlar.

Sağlığa faydaları

Hazmı kolaylaştırır

-Mide hararetini giderir

-Safrayı keser, safra rahatsızlıklarını giderir, akıntıları düzenler

-Diş etlerini ve diplerini düzeltir, onarır, mikroplardan arındırır

-Sirke ve bal ile hazırlanan preparatlar kolesterolü düşürür

-Nezle ve soğuk algınlığına sirkeli sıcak su ile buğu yapılabilir

-Ateşi düşürür

-Hemoroit için sirke katkılı sıcak su banyoları önerilir

-Ergenlik sivilceleri için her yemekten yarım saat önce 1 tatlı kaşığı elma sirkesi eklenmiş ılık su tavsiye edilir

-Varise iyi gelir

-Kalp kasları dâhil tüm kas yapısı güçlenir

-Eksem ve yaralara sürülürse kısa sürede iyileşme sağlanır

-Sirke ile sinameki kaynatılırsa saçların dökülmesini önler

Ev bakımında;

-Mikroplara karşı etkili

-Cam ve aynada iz bırakmıyor

-Lekeleri çıkartıyor

-Krom, bakır ve pirinç parlatıyor

Yemeklerde;

-Eti yumuşatıyor

-Sebzelerin ömrünü uzatıyor

Çamaşır yıkarken;

-Renkleri koyulaştırıyor

-Beyazlarda parlaklık sağlıyor

-Deodorant lekelerini çıkarıyor

-Ütülemede oluşan parlaklıkları gideriyor

Mutfakta;

-Porselenlere parlaklık veriyor

-Tencerelerin ömrünü uzatıyor

-Ovmaya gerek kalmadan fırını temizliyor

-Kötü kokuları yok ediyor

Vücut bakımında;

-Tazelik verici bir banyo toniği kabul ediliyor

-Kepeklere karşı son derece etkili

-Arı sokmalarını tedavi ediyor

-Su kaçarsa kulağa damlatılıyor

8.KETEN TOHUMU

Genel olarak

Keten 30 ila 100 cm boyuna ulaşabilen bir yıllık bir bitkidir. Aslında yabani keten in kültüre alınmasıyla tarımı mümkün olmuştur. Özellikle Akdeniz havzasında yetişir ve yayılım gösterir. Tepeye doğru dallanan yeşil bir gövdeye sahip olan keten ucu sivri olan uzun yapraklara sahiptir. Çiçekleri gök mavisi renginde ve oldukça gösterişlidir. Meyveleri yaz sonlarında olgunlaşır. Meyveler içerisinde 2 adet tohum barındıran sivri yapılı kahve renklidir. Bu bitki özellikle ılıman karakterli iklimleri sevmektedir. Kireçli topraklarda yetişen keten bitkisi tohumları sayesinde üretilebilmektedir.

Keten tohumu neden değerlidir?

Keten tohumunun;

Kolesterolü düşürdüğü, felç ve kanser için iyi bir destek gıdası olduğu,

Sindirim sisteminde mide ve bağırsak iç duvarlarını temizlediği ve

Genelde kabızlığa iyi geldiği,

Özellikle de unutkanlık gibi rahatsızlıklara birebir olduğu bilinmektedir.

Yukarıdaki sayılanlardan farklı olarak keten tohumu;

Kan şekerini ayarlamada,

Bazı deri hastalıklarının iyileştirilmesinde

Bazı yaraların daha çabuk iyileşmesi için destekleyici gıda olarak

Kemik ve destek sistemin kuvvetlendirilmesinde

Bazı solunum yolu rahatsızlıklarında

Deri ve organların dış yüzeylerini örten dokuların yenilenmesine yardımcı olmasında uzun zamanlardan beri kullanılmaktadır.

Keten tohumunun kullanıldığı yerler nerelerdir?

1- Omega–3 içerir hem de yüksek oranda.

Öncelikle ketentohumu yüksek oranda Omega–3 içermektedir. Omega–3 bilindiği üzere daha esnek bir yağ asidi içerir buda hücre zarının daha akışkan olmasını sağlar. Akışkanlığı artan hücre zarında proteinler birbirleriyle daha iyi etkileşime girer. Aslında keten tohumunun hücre zarıyla ilgili rahatsızlıklara iyi gelmesinin esprisi yapısında bulunan Omega–3 yağda yatar. Yukarıda verilenlere dikkat edilirse deri ve iç organların üzerini örten zarlarla ilgili hastalıkların tamamına iyi gelmektedir keten tohumu.

Özellikle balık sevmeyenlerde ve dahası vejetaryenlerde eksikliği önemli olan Omega–3 lerin yerine konulması açısından keten tohumu çok değerlidir.

2. Zayıflatıcıdır.

Keten tohumu ve keten tohumu yağı iki önemli sebepten dolayı zayıflatıcı etkiye sahiptir. Bunlardan birincisi insana tokluk hissi veriri ve yeme dürtüsünü baskılar. İkincisi ise bağırsakların ve sindirim sisteminin daha düzenli ve iyi çalışmasını sağlar.

3- B12 vitamini içermektedir

Yine dışarıdan alınması gereken önemli temel maddelerden birisi de B12 vitaminidir. Bu vitamin açısından oldukça değerli olan keten tohumu yine vejetaryenler için önemli bir besin olmaktadır.

Keten tohumunu nasıl tüketmeliyiz?

Keten tohumunu; yağ şeklinde, taneler halinde veya infüzyon(demlenmiş) şekilde alabilirsiniz.

Öğütülmüş haldeki keten tohumu eğer bir kap içerisinde barındırılmaktaysa yaklaşık 1 ay kadar tazeliğini korumaktadır.

Yok, eğer tohum şeklinde keten tohumu aldıysanız bir bölümünü nemli pamuk arasına alınız ve çimlenmesini bekleyiniz. Eğer keten tohumları çimleniyorsa bilin ki almış olduğunuz keten tohumu tazedir ve rahatlıkla tüketilebilir. (uyarı: Çimlenen keten tohumlarını tüketmeyiniz. Onları atınız )

Diğer yandan yağ halinde tüketilecek olan ürün de güvenilir kanallardan alınmış olmalıdır.

Tane halinde keten tohumu

Bu şekilde alınan keten tohumunun özellikle sindirim sistemini düzenlediği bilinmektedir. Ancak sert tohumlar dişlerle tam öğütülemez ve sindirimi az olur. Genelde 1–1,5 çorba kaşığı sıcak suyla ıslatılarak yoğurt vb yiyecek maddeleriyle karıştırılıp tüketilebilir.

Yağ halinde

Eğer keten tohumu yağı alacaksanız; özellikle küçük şişelerde ve güvenilir yerlerden almalısınız. Aldığınız bu yağı Işık, ısı ve ağır kokulu ortamlardan korumalısınız. Keten tohumu yağı günde 1–1,5 tatlı kaşığı alınabilir. Bazı besinlerle birlikte de alabilirsiniz bu sizin damak zevkinize kalmıştır.

Öğütülmüş halde keten tohumu

Bu konuda dikkatli davranmalısınız. Çünkü almış olduğunuz tozun ne zaman öğütülmüş olduğunu bilemezsiniz. Eğer güvenilir bir yerden almıyorsanız size tavsiyem tohum olarak alın ve çimlendirme tekniğiyle tazeliğini kontrol edin.

Sıvı halinde

Bu şekil keten tohumunun demlenmesi(infüzyon) ile elde edilmektedir. Günlük tüketilebilecek miktarlarda kaynamış suya ketentohumu katılarak yapılır. Fazla beklemeden tüketilmesine özen gösterilmelidir.

Keten tohumu ekstratı kapsülleri(keten tohumu kapsülleri)

Keten tohumunun etken maddelerinin çıkartılmasıyla oluşturulan ticari kapsüllerdir bunlar şifalı bitkiler satan yerlerde ve eczanelerde bulunabilir.

Uyarılar!

Keten tohumunu küçük yaşındaki çocuklara vermeyiniz. Eğer kullanmak istiyorsanız miktarını az tutunuz.

Keten tohumunu emziren ve hamile olan bayanlar kullanmamalıdır. Bu konuda yeterli bilgi mevcut değildir.

Keten tohumunun çokça kullanılması bayanlarda selülite neden olmaktadır. Kullanımı abartmayınız.

En önemlisi: Bu bitkiler mucizelere neden olmazlar destekleyicidirler asla ilaç yerine geçemezler. Hastalık hallerinde mutlaka doktorunuza başvurunuz

9. BALIK YAĞI

Omega-3 yağ asitleri çoklu doymamış yağ asitleri olup dışardan destek olarak alınması gereken bir yağ asididir. Çünkü insan vücudu sature ve monounsature yağ asitlerinin sentezini yaptığı halde, n-6 ve n-3 yağ asitlerinin sentezini yapamamaktadır.

Pek çok formu bulunabilen bu yağ asitlerinin en önemli görev yapanları EPA (Eicosapantaenoik asit) ve DHA’dır (Docosahexaenoik asit). Esansiyel olan bu yağ asitlerinin yeterli miktarda alınamaması durumlarında başta kardiyovasküler bozukluklar olmak üzere birçok hastalığı da beraberinde getirebilir.

Bunun yanında omega-6 cilt ve böbrekler için yararlıyken omega 3'ün ise esas etkisi sinir sistemi ve dolasım sistemi üzerinedir.

Omega 3'ün Faydaları ve Önemi

Omega 3 çocuklarda, yetişkinlerde ve gebelikte; beyin, göz ve sinir sisteminin gelişimine ve kalp-damar sağlığının korunmasında önemli roller oynar. Ayrıca omega 3 hücre yenilenmesi dahil birçok önemli fonksiyonu olan bir yağ asididir ve tam bir cilt dostudur. Omega 3 içeren besinlerin düzenli bir şekilde her gün tüketilmesi hem sağlığınız hem de cildiniz için önemlidir.

Omega 3 Hangi Besinlerde Bulunur? (Omega 3 içeren besinler

Balık yağı, ceviz, fındık, badem, keten tohumu, semizotu ve eşil yapraklı sebzeler omega 3 içeren başlıca besinlerdir.

Omega 3 balık yağını kimler kullanabilir?

Omega 3 balık yağı her yaştan insanların rahatlıkla kullanabileceği önemli bir takviyedir. Omega 3'ün faydalarından bahsederken bebeklerin, çocukların, yetişkinlerin ve yaşlıların da kullanmasının ne kadar önemli olduğuna değinmiştik. Bir liste yapmak gerekirse;

Okul çağındaki çocuklar

Hamilelik (gebelik) döneminde ve emzirme döneminde olan bayanlar

30 yaş ve üstü yetişkinler

Bir rahatsızlığı bulunmayan ancak ileriki yaşlarda kendini koruma altına almak isteyenler

Kalp-damar sağlığını koruman isteyen insanlar

Depresyon problemi yaşayanlar

Şeker hastaları

Alzheimer hastaları

Menopoz dönemindeki bayanlar

Kolesterol ve trigliseridi yüksek olan insanlar

Kardiyovasküler problemi olan insanlar

 By-Pass ameliyatı geçirmiş insanlar

Romatolojik problemi olan insanlar

Diyabet hastaları

Omega 3 balık yağı kilo aldırır mı?

Kilo konusunda kesin olarak kilo aldırır ya da balık yağı zayıflatır gibi kesin ifadeler kullanamayız. Ancak balık yağı iştah açar mı? Diye sorarsanız, içeriklerinde ayrıca yüksek değerli vitamin bulundurması ve bunun da dolaylı olarak iştah açtığını söyleyebiliriz. Omega 3 yağ asitleri vücut direncini arttırarak yağ yıkımını yavaşlatır. Bu da balık yağının iştah açma özelliğini ortaya koyar.

Omega 3 balık yağı boy uzatır mı?

Balık yağı beyin, göz ve sinir sisteminin normal gelişimine yardımcı olmakla birlikte çocuklarda bedensel gelişime de yardımcı olur. Ama boy uzatır ya da içirirseniz boyunuz uzar gibi kesin ifadeler kullanamayız. En başta da söyledik, balık yağı daha çok takviye amaçlı kullanılır.

Omega 3'ün zararları var mı?

Omega 3'ün olumlu bir yönü olan kan sulandırıcı etkisi olduğundan ayrıca kan sulandırıcı ilaç kullanan hastaların biraz daha dikkatli olması olması gerekir.

Omega 3 balık yağı çeşitleri nelerdir?

Omega – 3 (Alfalinoletik Asit – EPA, Dokosaheksanoik Asit – DHA ), Omega – 6 (Linolenik Asit, Gamma-Linolenik Asit ) ve Omega – 9 (Olesik Asit)

Balık yağı fiyatları ne durumda?

İnternet sitelerinde bu tarz takviye ürünlerin satıldığı siteleri incelediğinizde fiyatları ve içerikleri rahatlıkla görebilirsiniz. Fiyatlar sürekli olarak değiştiğinden fiyatları konusunda bir şey söyleyemeyiz.

Balık yağı alırken nelere dikkat etmeli?

1) Dozaj: Balık yağında bulunan omega 3 yağasitlerinden EPA ve DHA miktarlarını mutlaka kontrol edin. EPA+DHA toplamı 500 mg’dan az olmamalıdır. Eğer balık yağını gebelik sürecinde bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi veya çocukların zihinsel gelişim desteği için kullanıyorsanız DHA oranı EPA’dan daha fazla olmalıdır. Alacağınız balık yağında DHA oranı EPA dan dan fazla olmalı. Antienflamatuar ve kalp ve damar sağlığı desteği için seçeceğiniz balık yağlarında ise EPA miktarı DHA’dan daha fazla olmalı.

2) Form ve emilim kolaylığı: Tüm dozlarda alacağınız balık yağılarındaki etik etiketlerin üzerinde yağın “doğal tirigliserit” formda olup olmadığına dikkat edin.

3) Ağır metallerin test sonuçları: Deniz ve okyanuslarda bulunan 200'den fazla toksik maddenin balığın yağında depolandığını unutmayın. Bu sebeple ağır metalleri üretim sırasında patentli teknolojiler vasıtasıyla uzaklaştıran ve bağımsız laboratuvarlardan tasdiklemen balık yağı markalarını tercih edin.

 En iyi balık yağı markası hangisi?

Yukarıdaki faktörleri göz önüne aldığımızda Ocean markalı balık yağlarının rakiplerine oranla biraz daha önde olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Ocean Lipor 1360 mg %46 EPA ve %18 DHA‘lık içeriği ile balık yağı kapsülleri arasında içeriği en yüksek olan ürünlerden bir tanesi. Ocean Fish Oil Orange, Ocean Fish Oil Lemon ve Ocean Fish Oil Banana her 10 ml Trigliserit formda 9200 mg saf balık yağı içermektedir

10.TARÇIN

TANIMI:

Defnelilerden bir ağacın kabuklarının soyularak boş rulo şeklinde kurutulmasıyla tarçın elde edilir. Güney Asya, Orta Amerika, Brezilya’da yetişir. Çubuk veya toz halinde kullanılır.

KULLANILDIĞI YERLER:

Tarçın yurdumuzda genellikle sütlü veya hamur tatlılarında, şekerlemelerde, pasta ve bisküvilerde, pudinglerde, bozo ve salep, şeytan kahvesi gibi içeceklerde, tatlıekmeklerde kullanılmakla birlikte kaynatılarak çay olarakta içilmektedir.

KULLANIM AMACI:

Tat, koku vermek ve çeşniyi artırmak amacıyla yiyecek ve içeceklere ilave edildiği gibi, kaynatılarak çay olarak halk arasında kimi rahatsızlıklar için kullanılmaktadır..

Tarçının kabuğunda kokulu ve uçucu bir yağ bulunmaktadır. Kabukları dövülüp toz durumuna getirildiğinde yağının uçması sonucu kokusunu çabuk kaybettiğinden kabuk parçaları şeklinde satın alınmak ve cam kavanozlarda saklanmalıdır. Kabuk ve toz halde kullanılır. Kullanılacağı zaman öğütülmesi kokusunun daha keskin olmasını sağlar. Genellikle yiyeceklerin hazırlanmasında ve servislerinde toz halde kullanılmakla birlikte içeceklerin hazırlanmasında kabuk tarçından yararlanılır.

FAYDALARI:

> Tarçın ferahlık verir ve iştah açar.

>El ve ayaklardaki titremeleri ve damar tıkanıklığını önler. >Mide rahatsızlıklarına ve karın ağrılarına iyi gelir.

>Bağırsak kurtlarının dökülmesine ve bağırsak iltihaplarının iyileşmesine yardımcı olur.

>Cinsel isteği arttırır.

>Gaz söktürücüdür.

>Kötü kokuları, öksürüğü ve ishali keser.

>Vücut direncini arttırır. Soğuk algınlığı ve nezleye karşı yararlıdır.

>KanŞekerini dengeleyen Tarçın, şeker hastaları için çok faydalıdır.

>Adet öncesi gerginliklere iyi gelir.

KULLANIŞI:

Yemeklerde ve tatlılarda lezzet ve koku vermesi için kullanılır. Tarçın özellikle sütlü tatlılarda kullanılırsa sütteki zararlı bakterileri yok eder. Bal ve limonla karıştırılıp yenirse boğaz yanmasına iyi gelir. Tarçın esansı gıda ve parfümeri sektöründe koku verici olarak kullanılır.

BİLGİ:

Yüksek karbonhidratlı bir yiyeceği tarçınla tatlandırdığımız zaman kandaki şeker seviyesini etkileyerek düşmesini sağlar. Araştırmalar 300 gr. sütlaca 6 gr. kadar tarçın eklendiğinde kandaki şekeri seviyesindeki yükselişin önemli ölçüde azaldığını tespit etmişlerdir.

11. YULAF

Uykusuzluk:Yulaf tohumu oğul otuyla beraber kaynatılıp balla tatlandırılıp yatmadan 1 saat önce 1 su bardağı alınır. Heyecanlı ve stresli zamanlarda(imtihan geceleri)aynı uygulama yapılır.

- Böbrek taşı: Yulaf yalnız başına yâ da arpa ile beraber kaynatılıp balla karıştırılıp aç iken 1'er çay-su bardağı içilmeye devam edilirse böbrek taşlarını eritir.

- Sara: Yulaf tek başına ya da kedi otu ile beraber kaynatılıp içilmeye devam edilirse sara nöbetlerine iyi gelir.

- Kan söktürücü: Yulaf kaynatılıp balla tatlandırılarak birer çay-su bardağı içilmeye devam edilirse kan söktürür.

 - Kısırlık: Yulaf tohumu, ceviz, fındık gibi yiyeceklerle beraber öğütülüp balla macun yapılıp yenmeye devam edilir.

 Yorgunluk giderici: Yulaf tohumu kaynatılıp balla tatlandırılarak birer su-çay bardağı içilmeye devam edilir(süzülmeden içilir)

- Sigara bıraktırıcı: Yulaf tek başına ya da oğul otuyla beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak günde 2-3 su bardağı içilmeye devam edilir.

- Mide rahatsızlıkları: Yulaf, kekikle beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak günde 2-3 su bardağı aç karnına içilmeye devam edilirse gastrit ve ülsere faydalıdır(süzülmez)

- Hazım kolaylaştırıcı: Yulaf bol lifli olduğu için hazmı kolaylaştırır, balla karıştırılıp yenilir.

- Çocuk maması: Yulaf unu çocuklar içim ideal bir besindir.
– Yulaf Bilinen herhangi bir yan tesiri yoktur. Eskiden beri hayvan yemi olarak kullanılır. Yapılan yeni araştırmalarda İnsan için çok faydalı özellikleri tespit edilmiştir. İçindekiler: Albümin, Yağ, Provamın, A-B1-B2-B6-K-E vitaminleri, Lecithin, Panthoten asit, Biotin, Bakır, Bor, Çinko, Demir, Fosfor, İyot, Kalsiyum, Klor, Kükürt, Sodyum, Potasyum

12.KAVURMA “ORGANİK”

Rize Kavurması Nasıl Yapılır

Sığır eti: Et çok iyi bir diyet besinidir çünkü içinde antibiyotik, steroid ve hormon içermez. Eğer etten kendimizi sakınırsak kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz. Yüksek protein diyetleri çeşitli sebeplerden dolayı kilo kaybına neden olur. İçerdiği protein metabolizmayı uyarır, daha uzun süre tok hissettirir ve iştahınızı azaltır. Ayrıca, sığır eti yüksek miktarda omega 3 içerir bu da size sağlıklı bir hayat kazandırır.

Rize kavurması yıllardır geleneksel tadı sofralarımıza gelirken geçirdiği evreleri kısaca sıralayalım dedik. Yapılış itibariyle öncelikle pişeceği kabın bakır olması gerekir. Bakır kazanın ebadı150cm olmalıdır. Kavurmanın pişirileceği ateş odun ateşi olmalıdır. Kesinlikle kömür ateşinde pişirilen kavurma lezzet bakımından onun ateşinde pişirilene karşı daha sert olur.

Et seçimi haliyle çok önemlidir. Etler kemiksiz olacak şekilde kazanın altına iç yağı(böbrek yağı) ince şekilde doğranacak. Üstüne iri küp şeker büyüklüğünde etler doğranır, daha sonra belirli aralıklarla su ilave edilir.

Pişmeye yakın da tuz ilave edilir. Suyun ölçümsüde etlerin üzeri kapanacak kadar ölçülü olmalıdır. Daha sonra harlı ateşe alınan kavurma pişmeye bırakılır. Arada bir yanı 15 dakikada bir karıştırılmalıdır. Son olarak ateşin hari düşürülür ve ağırdan pişmeye bırakılır.

Sağlıklı ve Doktorsuz günler dilerim.

 

 
Toplam blog
: 37
: 1653
Kayıt tarihi
: 13.03.12
 
 

Kişisel bloğuma hoşgeldiniz. 28 yıl profesyonel yöneticilik yaptım. 2008 den bu güne Sağlık, Güve..