Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

Kanser ve trafik kazalarında çok kayıp veriyoruz

Kanser ve trafik kazalarında çok kayıp veriyoruz
 

Her gün, çeşitli nedenlerle cansız bedenler veriyoruz toprağa.

Bu ailemizden sevdiğimiz biri olabileceği gibi, arkadaşlarımızdan, dostlarımızdan, komşularımızdan, tanıdıklarımızdan biri de olabiliyor.

Her ölen kişinin ardından, içimizi tarif edilmez bir acı kaplıyor.

Belki ölen kişinin bundan sonra olmayışının verdiği üzüntü, keder ve acı, belki de bundan sonra sıranın bize gelebileceği ihtimalinin vermiş olduğu korku ve endişe.

Yolculuk etmeye, hazır şeyler yemeye korkuyoruz.

Gerçi korkunun ecele faydası yok, ama insanın pisipisine ölüm gitmesi de çok kötü ve acı oluyor.

Şöyle bir düşünün bakalım.

Son birkaç yıl içinde, kimleri kaybettiniz?

Nasıl, ne şekilde ve nerede kaybettiniz?

Herkes bir şekilde buna cevap verecektir, ama genel kanı; trafik canavarının kol gezdiği yollardaki kazalarda veya kanser nedeniyle olduğunu söyleyecektir.

Birkaç kişi bir araya geldiğinde, konuşulan şey, trafik kazaların ve kanser vakalarının çok artığıdır.

Hep kendi aramızda kritikler yaparak, olan bitenin sorgulaması içerisine giriyoruz.

Bunlar öyle bir illet ki, kişinin yaşına başına, mevkiine, makamına ve cinsiyetine bakmamaktadır.

Trafik kazaları ve kanser illetiyle ilgili neler yapılıyor?

Yapılan araştırmalar ve çözümler hangi aşamada?

İlla ki bir şeyler yapılıyor, ama yapılanlar ne kadar yeterli olabiliyor?

Ülkemizde ölenlerle, diğer gelişmiş kabul edilen ülkelerle kıyaslamalar yapılıyor mu?

Ülkemizde neden insanlar bu kadar çabuk ölüyor / ölebiliyor?

Bunun sebepleri, sorumluları, buna sebep olanlar hakkında neler yapılıyor/yapılabiliyor?

Sorular gittikçe uzatılabilir.

Şu an da bile birçok tanıdık, arkadaş ve dostumuz kazalardan dolayı; ya yatağa mahkûm olmuş, ölümü bekliyor,  ya kanser illetinden mustarip bir şekilde, hastalığın pençesinde kıvranıp durmaktadır.

Yani ölüm bu kadar kolay olabilmektedir ve her an, her birimizin kapısını çalabilmektedir.

Yarın bir gün bu insanlar ölüp gittiklerinde, geride kalanlar ne halde olurlar, olacaklar ve bunlara kim/kimler nasıl ve ne şekilde yardımcı olacaklar, düşünen/düşünecek var mı?

Bir muamma haline gelen, adı ne olursa olsun, kaza ve hastalıklardan görünen o ki daha çok insanımızı, sevdiklerimizi kaybediyoruz/kaybedeceğiz.

İnsan gayr-ı ihtiyarı soruyor,  “ölüm bu kadar mı ucuz ya!”

Trafik kazalarına sebep olan kural ve kaidelere uymakla önlemek imkânı varken…

Kanser illetine sebep olan ve tetikleyen nedenleri önleme imkânı varken…

Neden böyle acıları hep yaşıyoruz, yaşamak zorunda kalıyoruz.

Ölüm mutlak!

Kaçış yok elbette.

Son zamanlarda bu ölümcül sebeplere, bir de maden kazaları eklendi.

Herkes ölümü tadacaktır, ama bu şekilde olması acı ve yıkıcı!

Bunlara sebep olanlar ne yapıyorlar, o vicdan azabı ile nasıl yaşıyorlar?

Keşke sorma imkânımız olsa da, sorabilsek!

Sebep olanlara, en ağır cezaların verilmesi gerekir.

Yaşam hakkının ancak Allah’ın  (cc) tarafından alınabileceği bilindiği halde, Allah’ın yarattıkları tarafından alındığı ya da sebep olduğu bu tür ölümcül vakalarda, sebep olanlar hak ettiği cezalar almalı/verilmeli; ama buralarda, ama ötelerde.

 

Resim netten laınmıştır 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..