Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '07

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Kanser

Kanser
 

Zaman yaklaşıyor.

Amerikalı genetikçi Francis Collins’in de dediği gibi "Nasıl enfeksiyon hastalıklarını antibiyotikler ve bir takım aşılarla tedavi edebiliyorsak, kanseri de ortadan kaldırabileceğimiz sihirli mermilerimizin olacağı zaman yaklaşıyor."

Kanser, hakikaten biz insanlar için büyük dramlar yaratıyor. Stress, çevresel etkiler, kişilerin genetik donanımları. Tüm bunlar hayatımızı kanserin esir alıp almayacagını etkilemekte.

Her ne kadar büyük dramlar yaratsa da bizim için, kanseri calışmaya ya da öğrenmeye başladıgınızda çok yönlü bir yapısı olduğunu görüyorsunuz.

Sanki içinizde sizden başka ikinci bir bilinçli bünye yaşamaya başlıyor... Belki de hakikaten öyle.

Bu çok yönlü yapının bu yazıda çok özetle ve canınızı da sıkmadan, ilginc bir tarafını sizlere göstermeye calışacağım.

Vücudumuzun son derece düzenli ve muhteşem bir organizasyonu var. Buna karşılık ta bilemediğimiz o kadar çok sır var ki.

Mesela.... elinizi şöyle karşınıza alıp bakın... beş parmağınızı birbirinden ayrılacak şekilde tutun... Hani beş sayısını gösterir gibi.

Hah.. işte parmaklarımız aradaki boşluklar sayesinde birbirinden ayrılmakta... ve parmak dediğimiz uzuvlarımız ortaya çıkmakta oyle değil mi?

Doğmadan bir süre öncesine kadar elimiz aslında bir bütün... arada kalan ve şimdi boşluk olan bölgeler genetik bir emir ile ölümü seçip yok oluyorlar ve böylece parmaklarımız ortaya çıkıyor.

Acaba nasıl bir sinyal mekanizması buna yol açıyor?

Ya da

Acaba bu sinyal mekanizmasını tamamıyla keşfetsek... aynı şeyı başka yerlerde de uygulayabilir miyiz?

Bu örneği biyolojık saatimizin ayarlanmasında bazı hücrelerin neden ve nasıl ölümü seçtiğini ve diğerlerinin hayatta kalmaya devam ederken... kimilerinin de nasıl ölümsüzlük kazandığını düşündürtmek için verdim.

Evet bazı hücrelerimiz ölümsüzlük kazanıyor... artık onlara ne kadar bizim hücrelerimiz diyebiliyorsanız.

Kanser bu ölümsüzlüğü taşıyan hücreler ile gelişiyor.

Kromozomlarımızda telomer denilen yapılar var.

Ayakkabı bağını kromozom.

Bağın ucundaki o plastik yapıyı da telomer diye düşünürsek belki kafamızda daha kolay canlanır.

Fonksiyon olarak ta telomerler, tıpkı ayakkabı bağının ucundaki o plastik yapı gibi kromozomlarımızın aşınmasını salkım sacak olmasını önlüyorlar.

Eger bu telomer dediğimiz yapılar kaybolursa kromozomlar birbirine yapışmaya başlıyor. Ve dogal olarak ta hücrenin ölümü gerçekleşiyor.

Normal bir hücrede telomerler doğal olarak zaman içinde kısalıyor.

Şimdi düşündüm de bu aslında fitilli bir bomba gibi... kısaldıkça patlama yaklaşıyor... ölüm (hücre ölümü) yaklaşıyor... Sonra sırasıyla, doku, organlar...ve hayatımız sonlanıyor.

Neyse...

Ama bazı hücrelerde bu telomer dediğimiz yapı sürekli var... sanki hiç bitmeyecek gibi... Normal hücreler değil bunlar.

Evet aynen öyle kanser hücreleri.

Bu hücrelerde telomer bir türlü azalmadigindan ölümsüzlük kazanmış gibiler.

Yapılan araştırmalarda TELOMERAZ enziminin varlığı ortaya çıkarıldı.

Bu enzim, o ayakkabı bağının ucunda duran plastik örneği olarak verdiğimiz telomerlerimizi sürekli yenilemekte eksildikçe oraya eklemekte...ve boylelikle hücre ölümsüzlüğü bir şekilde yakalamakta...

Ve saptanan bir durum var o da bu enzimin normal sağlıklı hücrelerde görülmemesi.

21.yüzyılda şimdi bu telomeraz enziminin kanserli hastalarda varlığının saptanması ile belki de yeni terapi yöntemleri geliştirilecek. Kanserin de normal hücreler gibi yaşlanması ve zamanı geldiğinde de ölümü seçmesi için yol açılmış olacak.

Bu yazı kanserin ilginçliğine sadece kücüçük bir örnekti.

Kanseri yenerken ondan öğreneceğimiz çok şeyler var.

Kim bilir şimdi kötüymüş gibi görünen oluşumları çok ileride kendi menfaatimize uygun bir yöne çekeceğiz.

Mesela (simdi yine hayal dünyasına girelim) bir takım biyolojik saatler yaratacağız...kellik gibi...Kelliğin başlamasını geciktirebileceğiz... ya da kel olmak sadece isteğe bağlı bir seçim olacak...

(kim kel olmak ister ki demeyin... belki saç tarama dert oluyordur kişiye... o zaman da kessin kardeşim... diyorsanız... peki tamam sustum diyorum).

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..