Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '07

 
Kategori
Anılar
 

Kanunumuz kana kan' dır

Kanunumuz kana kan' dır
 

Dün akşam Tabur Komutanı’ ndan gelen telsiz emri ile, sabahın erken saatlerinde başlattığım arama-tarama operasyonu sürüyor. Yaklaşık üç saattir güneş altında yürüyoruz. Tepeyi tırmandıktan sonra Amerikalıların, petrol aramak için yaptıkları yola çıktık. Aşağıda Taşağacı Deresi akıp gidiyor. Batısındaki geniş düzlükte katırlar, keçi ve koyunlar otlamakta.

Gitmemiz istenen Yenice(Zorava) Köyü burasıdır diyerek ovaya indik

“Hoş geldiniz komutanım” diyerek bizi karşılayan köylülere yerleşim yerinin ismini soruyorum.

“Burası Kolga. Yenice’nin bir mezrası. 30 ev var burada” diyor.

Demek yolu şaşırmışız! Bu arada çay ve ayranlarımız da geldi. Askerlerim dinlenirken ben de köylülerle sohbet ediyorum.

“Buraya teröristler gelmiyor mu?” diye sorunca, “Onlar geliyorsa, bizim burada ne işimiz var!” diye cevap veriyorlar. İçimden, yahu bunlar ne yapabilirler ki diye geçirirken, hepsinin silahlı olduğunu ve Jirga (Jirki) aşiretine bağlı olduklarını söylüyorlar.

Jirga aşireti epeydir ilgimi çekiyordu ve bilmeden geldiğim burada köylülerle sohbet fırsatını kaçıramazdım.

“Aşiretimizin 2 bin 500 civarında silahlı adamı var. Bir sene öncesine kadar eşkıya idik, devletten kaçıyorduk. Ama şimdi barış yapıldı, devlete yardım ediyoruz. Aşiretimizin iki ağası var. Mutluca Köyü’nde oturan Hacı Öter(50) ve Tuzluca Köyü’nde oturan Tahir Adiyaman. Biz Hacı’nin adamlarıyız. Aramızda kan vardı. Birbirimizi öldürüyorduk ama şimdi aramızda barış var”

Geceyi Yumurtalı’da geçirdik. Çadırlarımızın içinde. Yağmur, fırtına, dolu... Soğuktan uyuyamadık bile. Karadayı-Sarıyaprak üzerinden Doğanköy’e gitmek için sabah erkenden yola çıktık.

Karadayı Köyü’nde de Jirga’nın silahlı adamları var. Hacı Öter’e bağlılar ama aralarında bazı pürüzler var. Köyün sorumlusu Mehmet Özdemir, bir ay kadar önce, bu köyden 7 kişinin silahlı saldırısına uğramış. Diyarbakır’da hastanede yatan Özdemir olayını köylüler şöyle anlatıyor:

“Mehmet, çok çalışkan, çok iyi bir insandır. Ama Hacı’nın adamları ona hep gıcık gittiler. Hacı’nın her yerde, hiç çalışmadan para verdiği adamları vardır. Bu 7 kişi de böyle adamlardır. Şimdi bekliyoruz Devlet ne yapacak diye. Hapse atmazlarsa cezalarını biz veririz. Bizde kan bağışı yoktur. Bazı yerlerde tarla, koyun, keçi verilerek barış yapılır. Ama biz kan isteriz. Kanunumuz kana kandır.”

Karadayı’dan Sarıyaprak Köyü’ne geçtik. Mola verdiğimiz ilkokulun Hüseyin isimli, Amasya’lı bir öğretmeni var. Daha doğrusu hem öğretmeni, hem müdürü hem de hademesi. 60 küsur öğrencisi varmış. Okulun lojmanında! kalıyor. Amerikalılardan kalan divan ile masa ve sandalyeleri kullanıyor. Biraz sohbet ettik biraz da satranç oynadıktan sonra vedalaşıp yolumuza devam ettik.

Saat 16.00 ya doğru Doğanköy’e ulaştık Tek öğretmenli ilkokulu ve jandarma karakolu var. Geceyi askerlerim okulda, ben karakolda geçirdim. Ve 60 küsur gün sonra ilk kez elektrik ışığı gördüm. (Karakolun jeneratörü vardı). Ve ilk kez divanda yattım. (Ama ne yatış. Saat 01.00’de yatıp 04.30’da tekrar hareket ettik)

5 mayıs sabahı erkenden yola düştük. Körkandil Dağı eteklerini aşarak İnceler Köyü’ne geldik. Oradan da, asil görev emrimiz olan Manşu deresini güneye doğru taradık. Sonuç; yağmur, çamur, fırtına ve dolu ama elde var sıfır. Akşam tekrar Doğanköy’e döndük. Ertesi gün kar yağdığı için 11.00’e kadar uyudum. Öğleden sonra hava biraz duruldu ve kanatla (helikopter) yiyecek ikmalimiz yapıldı. 15.30 gibi dönüşe geçtik. Geceyi Sarıyaprak’ta geçirdikten sonra ertesi gün yuvaya, Taraklı’ya geldik. Operasyon bitti ama biz de bittik.

( 7 Mayıs 1986/ TARAKLI)

 
Toplam blog
: 36
: 1166
Kayıt tarihi
: 10.06.06
 
 

1962 yılının mayıs ayında Rize'nin Fındıklı ilçesi Gürsu Köyünde doğmuşum. Gazi Üniversitesi BYYO..