Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '16

 
Kategori
Deneme
 

Kaos-Umut Portresi

Kaos-Umut Portresi
 

Bir yanımız savaş bir yanımız bahar bahçe


Özgür bir yaşamın hayallerinde, yitip giden yaşamların enkazında, acıları unutma sanatıyla, her gece ayışığına yollarım düşlerimi…
Ne olmazlara inandık defalarca. Sebepsiz sevdik yağmurları ve karmaşa bir şiirdi yaşamlarımız. Bizi sevenlere meşru savunmaydı sevgimiz. Hikâyemiz kozmosun trajedisi. Savaşın ortasında ölüme bir adım kala gülümseyen resimlerimiz, ardından umut bırakan bir portre. Ne gidenler oldu kahvaltıya oturduğumuzda bıraktıkları yarım zeytinle hatırladıklarımız. Bir gecede ihanet edildi tüm hayallerimize. Vicdanlarımızı masumiyet mahkemesinde melankolik bir ruhta kırbaçlayacağız. Anıyoruz acılarımızı mazoşistleşerek.
Savaşın gölgesinde, barışa muhtaç Ortadoğu’nun yetim halkının birer torunları olarak, kronikleşen psikolojik bozukluklarımızda birer psikolog olduk birbirimize. Hiçbir teselli umut portresindekilerini geri getirmeyecekti. Fakat umut portresi bizim tüm acılarımızı sarabilecek inançlardı.
 
Bir bir kaybettik iyi bildiğimiz tüm güzellikleri, güzel insanları. Artık her güzellik bir öncekinin yassında diğer güzelliklere bir taziye kuruyordu. Her güzel olana birer cellat olduk. Kirlendikçe çocukluğumuzdaki masumiyetlerimizi özledik. İnançlarımızı yitirdik okyanusun dibinde… Ve beraberinde inançları yitirterek.
 
Çoğu zaman kendimizi anlamsızlaşan yaşamın güvensizlik tapınağının tiyatrosunda bulduk. Gece yarısı odamızda volta atıp, kendimizle konuşarak, içtiğimiz sigaranın dumanından rahatsız olduğumuzda açtık penceremizi. Sandık ki yağan kar beyazlığında temizlenmişti tüm kirlilikler. Biz hiçliğin gölgesinde, umut portresindekilerin düşleriydik.
 
Elindeki son kalemini idareli kullanmalıydı şair. Aşkı anlatmalıydı, savaşın kirli yüzünü anlatmalıydı. Sınırları kaldırmalıydı. Tacizcinin, tecavüzcünün, hırsızın, iktidarların kulağına fısıldamalıydı insanlığın son dizelerini. Hayatın dualitesi tamamen kötü tanrıların kontrolünde. Bir kötülük tüm güzellikleri yok edip silebiliyordu. Defalarca bir çiçeğe konma düşleri olan ikili arılardık. Kötülükten müzdarip iyi olanı ariyan, tüm geçmişinden arınmak isteyen dervişlerdik.
Biz kötü acılarla toplumsallaştık bireyselleşmeden. Öyle sebepsiz ağlamalarımız, durduk yere kimsenin anlamayacağı biriktirdiğimiz kahkahalarımız var artık. Bireyselleştikçe de koptuk toplumdan. Kendimize yabancı elbiselerimiz, kılıflarımız oldu. Kaçıyoruz gittiğimiz her yere acılarımızı yüreğimizde taşıyarak. Unutturmadı aslında hiçbir teselli. 
 
Bir militan oluveririz ansızın tek ölümle tüm yaşamları geri getireceğimizi sandığımız. Kimi zaman Kafesteki bir güvercin, kimi zaman dağ başında bir kardelen oluveririz. Anka kuşu hikâyelerimiz var defalarca ölmemize rağmen. Biz savaşın gölgesinde biriktirdik tüm sevdamızı, düşlerimizi, inançlarımızı ve bitmeyen umutlarımızı. Ha koptu kopacak hikâyemizin kaçıncı kopuşundayız şimdi. Kimliksiz mültecileriz. Ne sevgimizi tam yaşayabildik ne özgür bir toplum yaratırken özgür olabilmeyi başarabildik. Fakat öyle umutlarımız oldu ki sanki yarın yeniden güneş doğacaktı. Zaman! Ne kadar da sana zaman verdik. Yarın! Sen hep bizim tutsaklığımızın umut anahtarısın.
 
Bizlerin yeryüzüne indiremediği düşleri tutsaklığımızdandı elbet. Bizler kimliksiz, bir kaos ortamında ruhu ve zihni karışmış, yalnızlığımızla kendi kabuklarımıza gömülen, defalarca inançlarını yitirip hayal kırıklığına uğrayan, ihanete uğrayıp ihanet eden, keşkelerinden çok keşkesi olan, özgürlüğü ariyan kanatsız kuşlardık. 
 
Ah batsın egolarımız, iktidar tutkumuz, doğaya zulmümüz, bencilliğimiz. Birbirimize olmayan inancımız güvenimiz. Batsın ki yeniden yeşersin bir zeytin dalında umutlarımız ve narçiçeğinde tüm çocuksu masum düşlerimiz. Öyle bir batsın ki kötülüğün gemisi, kurduğumuz tüm masum düşlerimizi ayışığından yeryüzüne indirdiğimizde kirlenmesinler. Umut portresindeki tüm güzel insanlara borcumuz var. Tüm kirli kabuklarımızı üstümüzden atıp, kendimize, yarınlarımıza özgür bir yaşama inanarak başlayacağız. Yarın bir defa daha güvenelim insanlığa güzelliğe. Tutalım tüm rengârenk çiçekleri uzatalım kötü Tanrılara. Bir gece vedalaşırız ayışığıyla son kadehimizi kaldırarak, insanlık geri geldi, düşlerimiz artık gerçek diye.
 
 
Toplam blog
: 10
: 761
Kayıt tarihi
: 10.02.11
 
 

Muş'un Durugöze (tifnik) köyünde doğdum. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde sağlık, Eskişehir Üniver..