Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Kapat gözlerini...

Kapat gözlerini...
 

Maille ya da üye olduğumuz siteler aracılığıyla gelen yazıları çok da önemsemem. Daha da ötesi hoşlanmam da, onlarca kişiye yollanan yazılardan. Ama iki gün önce üyesi olduğum şiir sitesinden öyle bir yazı geldi ki, daha fazla kişiye ulaşmasını istedim. Tabii kime ait olduğunu, yayın haklarını düşünerek araştırdım, ama bulamadım. Pek çok sitede de yayınladığını gördüm. Beğeninize sunuyorum...

Kapat Gözlerini...

Günün birinde yolu bir dergâha düşen kendi halindeki adam, dergâhta, bir Mevlevî ile bir Bektaşî'nin oturmuş sohbet ettiklerini görünce dayanamaz ve yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır ve dergâhı merak ettiğini, nasıl zikir edildiğini izlemek için geldiğini söyler. Mevlevî ve Bektaşî erenleri başlarlar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışırlar.

Zavallı adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giydikleri giysilere takılır. Mevlevî'nin giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve uzundur ki hem içine üç kişinin birden kolu sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca kolları değil, elleri de örtmekte, kapatmaktadır. Bektaşî'nin giydiği kıyafette ise tam tersi bir durum vardır. Elbisenin kolu daracıktır, neredeyse tene yapışmıştır; üstelik kısa olduğu için, eller ta bileklere kadar açıktır.

Bu duruma hayret eden adam, sebebini öğrenmek ister. Büyük bir merakla, önce Mevlevî'ye sorar: 'Pirim, kıyafetinizin kolları neden o kadar geniş ve uzun? Bunun özel bir sebebi var mı? '

Mevlevî hiç beklemediği bu soru karşısında oldukça şaşırır. İki kolunu da biraz yukarıya kaldırır, sonra ellerini birleştirerek kollarını daire şekline getirir ve şöyle der: 'Evet, özel bir sebebi vardır. Çünkü biz insanların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını örteriz. Başkaları görmesin diye üzerini kapatırız.'

Yanıttan oldukça hoşnut olan adam aynı merakla bu kez Bektaşî'ye döner: 'Peki siz, pirim? Sizin kıyafetinizin kolları neden bu kadar dar ve kısa? Siz insanların günahlarını ve ayıplarını örtmez misiniz? '

Bektaşî kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak şöyle der: 'Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere ihtiyacımız yoktur. Çünkü biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz.'


Etrafındaki insanlar, kim olursa olsunlar, eşin, hayat arkadaşın, çocukların, anne ve baban, kardeşlerin, komşuların, arkadaşların, hatta hiç tanımadıkların, fark etmez, kusurlarını inceleme, günahlarını ve ayıplarını görme.

Kapat gözlerini.

Görürsen, şâhid olursan, denk gelirsen, karşılaşırsan, tesadüfen yakalarsan bakma. Kapat gözlerini.

Bakarsan illa ki görürsün. Baktığın için görüyorsun. Sen bakma, çevir bakışlarını.

Kapat gözlerini. Kapatırsan görmezsin, görmezsen kötü düşünmezsin, güzel düşünürsen seversin.

Görsen bile, yakalasan bile, öğrensen bile yine de sevmeyi dene. İnsan kusurları ve ayıplarıyla insandır. Seveceksen öylece sev.

Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur. Birincisini zaten bulamazsın, ikincisinde ise, bulduğun her kusur, öğrendiğin her ayıp sahibini değil, seni çirkinleştirir.

Her iki ayırışın da seni mutsuz eder, inan bana. Birincisini bulamadığın için, ikincisini ise bulduğun için mutsuz olursun.

Oysa sen mutluluğu arıyorsun, aslında. Arıyorsun ama yanlış yerde. Mutluluğun sırrını veriyorum, mutlu olmanın formülünü anlatıyorum sana:

Kapat gözlerini.

Ne kadar az görürsen o kadar mutlu olursun. Ne kadar az bilirsen o kadar huzurlu olur için.

Bakma, görme, arama. Kapat gözlerini

Kapat gözlerini.

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..