Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Kitap
 

KAPI - Magda Szabo

KAPI - Magda Szabo
 

Alıntıdır


Bu hafta şehir kütüphanesinde kitap ararken gözüme bir kitap ilişti, henüz hiçbir kimse tarafından alınıp okunmamış, pırıl pırıl parlıyor. Böyle kitaplara üzülürüm nedense, mazlumun yanında olmam gerekir, ilk okuyan ben olmalıyım, dedim ve hemen aldım.

Niye tercih edilmemiş, bilinmez. Yazarını tanımıyorum. Bugün araştırırken 19 Kasım 2007 'de 90 yaşında öldüğünü öğrendim. Macar Edebiyatı'nın dünyaca ünlü sakıncalı bir kadın yazarı imiş. Eserleri 30 dile çevrilip yayınlanmış.


İşte bu bilgi bile " İyi ki bu kitabı alıp, okumuşum," dememe yetti.

Kitabın adı KAPI; bu sözcüğün anlamı malum, pencerenin aksine gizlilik ve kapalılık çağrıştırır. "Kapalı" sıfatı kapı ile özdeşleşir, "açık" ise pencere ile. Pencere daha olumlu anlamlarla kullanılır benzetmelerde, kapı ise onun tersine, sır ve gizem çağrıştırır.

Romanda başkahraman Emerenc, yaşlı bir kadın. Sokaktaki tüm evlere belirli saatlerde temizlik ya da yemek yapmak için gidiyor, ama canı neyi, nasıl isterse öyle yapıyor, kimseden emir almadan. Hayvanlarla arası çok iyi ve iletişim kurabiliyor. Onun etkisine giren insan ve hayvanlar bir daha kurtulamıyor. Kadın o yaşına rağmen çok dinç ve titiz, oturduğu apatmanın kapıcı dairesinde tekbaşına 9 kedisi ile birlikte yaşıyor, kimseyi içeriye kabul etmiyor. Odaların kapısı hiç mi hiç açılmıyor.

Diğer kahramanımız da bir yazar, kocası ile büyük bir evde yaşıyor. Televizyon programları ve seminerlerle geçiyor günleri. Emerenc'in telkinleri ile evde beslemek için köpek alıyorlar, adı Viola. Köpek onlardan çok yaşlı kadının emrinde. Ne derse öyle yapıyor.

Emerenc'in çocukluğu köyde geçmiş, yokluk ve sıkıntılar içinde. Musevi olunca savaş yıllarında ölüm korkusu da yaşamış. Yazar hristiyan, ilk başlarda din konusunda tartışmalar geçiyor aralarında, özellikle ölümünden sonraki vasiyeti ile ilgili. Küllerinin konulması için aile mezarlığ yaplımasını ve tüm akrabalarının küllerini taşıyan kavanozların bir arada olmasını vasiyet ediyor.

Sokakta yaşayanların ilişkileri çok sıkı fıkı. Herkes her şeyden haberdar oluyor, sürekli birlikteler. Emerenc iyice yaşlanıp ölmeye karar verince, kapılarını dış dünyaya kapatıyor, kedileri ile birlikte yaşadığı ev, "çöp eve" dönüşüyor. Evden kokular gelmeye başlayınca diğer sakinler şikayetçi oluyorlar. Kapı zorla balta ile kırılıp ölmek üzere olan yaşlı kadın hastaneye kaldırılıyor, eşyalar dışarıya çıkartılıp yakılıyor, ilaçlama şirketi evi dezenfekte ediyorlar. Evde yaşayan kediler korkudan kaçıp kayboluyorlar ve dış dünyayı tanımadıkları için bazıları, köpeklerin saldırısı ve arabaların ezmesi sonucu ölüyorlar.

Kadın, ziyaretçilerinin yanında ölüyormuş gibi görünüyor ve hiç kimse ile konuşmuyor. Nedeni ise titiz ve kuralcı olarak tanınan kendisinin, çöplerle kurtlanmış ve kokuşmuş eşyalarının deşifre olması ve herkes tarafından görülmesi. Köpek Viola da hayata küsüyor. Gerisini yazmayayım artık, siz merak edin!

Romanı okurken gözümde hep o kadınlar ve sokak canlandı, "Radyo Tiyatrosu" vardı eskiden dinlediğimiz, onlara benzettim ya da televizyon için uygulanan tiyatrolara. Olaylar günümüzde yaşanmış olmasına rağmen 1900'lü yılların esintisini hissettim nedense. Tabuları olan ve dar çevrede yetişmiş kahramanlardan belki. Savaş yıllarına yönelik bölümlerde var. Ayrıca Macar halkının değişik gelenek ve göreneklerini de görebilirsiniz.

Kısaca beğenerek okudum, diyebilirim. Kitabı bir yerlerde bulursanız ve bu tür konular ilginizi çekiyorsa okuyun!

KİTAPTAN ALINTILAR:

*Eşyaların ortasında eğilip doğrulurken, eşyaların yenildiği bir savaşın er meydanında hayatta kalmış yaralıları arayan bu dünyaya ait bir Dorottya Kanizsai* gibiydi. (s.90)

(Dorottya Kanizsai, 1532 yılında Mohaç Muharebesi'nde ölüler arasında oğlunu ararken, diğer ölüleri de gömen kadın, Sopran Valisinin kızı)

*Her duygusal ilişki aslında bir saldırganlık ihtimali taşır, insan ne kadar çok kişiyle yakın ilişki kurarsa, o kadar çok tehlikeye maruz kalabilir. (s.133)

Magda Szabo'nun otobiyografik özellikler taşıyan bu romanı, 2003 yılında Fransa'da yabancı roman dalında FEMİNA ödülünü kazandırmış.


YAYINEVİ NOTU:

Bir yazar ve ona ev işlerinde yardımcı olan yaşlıca hizmetçisi. Önceleri birbirlerini anlamakta ve benimsemekte zorlanırlar. Zamanla, çocukluk ve gençlik travmaları Macaristan’ın yakın tarihiyle birlikte örülmüş, bu başına buyruk, mesafeli, tragedya kahramanlarını andıran anne figürüyle yazar arasında çatışmalı ve neredeyse tutkulu bir ilişki kurulur. Hayvanların ve insanların dilinden anlayan, cesur, bilge Emerenc, yazarın yaşama, sanata ve ölüme ilişkin doğru bildiklerini sorgulamasını sağlar.

"Benden bu denli farklı olmasına karşın nasıl oluyordu da bana bu kadar bağlanabiliyordu? Benim neyimi sevdiğini anlayamamıştım doğrusu... Daha önce de yazdığım gibi, o zamanlar henüz gençtim, bağlılığın ne denli mantıkdışı, ölümcül ve güvenilmez bir duygu olduğunu henüz derinlemesine incelememiştim. Karşılıklı bağlılığımız, aşk gibi, birtakım tanımlanamayan bileşkelerin sonucuydu çünkü birbirimizi kabullenebilmek için bir sürü ödün vermemiz gerekmişti."

http://www.ikiayayincilik.com.tr/

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..