Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '13

 
Kategori
Deneme
 

Kapılar

 

Öyle güzel kapılar gördüm ki antik şehirlerde, büyük taş kapılar,devasa büyük. Düşünmeden edemedim; kapıların görünen yüzünden görünmeyen yüzüne doğru söylediklerini...

Kapılardan yaşam alanlarına girilir, bilindiği üzere. Ve ilk izlenim kapılardan gelir. Eski zamanlarda yaşam alanlarını taşlardan yapmış insanlar. Ve o taşlar o zamanların etkilerini hala daha taşır. Dolaştığım yerlerde gördüğüm taşlar, görünümlerindeki büyüklüğe rağmen estetik ve sanat harikasıydılar..

Ve insan büyük bir kapıdan içeriye girince bir ferahlık hissediyor. Geniş, büyük, göz alabildiğince uzanan bir his sarıyor ardından..

Malum yollarda eski zamanların izlerini taşıyan antik yerleşimlerin yanında yeni yerleşimleri görünce insan birazcık afallıyor. İzler nereden gelip nereye doğru gidiyor olduğumuzla ilgili bir fikir veriyor insana zira..Ve hayretle farkediyorsunuz ki bir şehre ulastığınızda görünen kalabalığın içinde yükselen antik şehirlerin kalabalıklarla içiçe gibi durduklarını ama aslında birbirlerine karışmadıklarını, karışamadıklarını...

Benim özellikle Suriye'de gördüğüm şehir kapıları küçüktü. Hatta bazılarından eğilmeden içeri girebilmenin mümkün olduğunu sanmıyorum. Eee, insan o kapıdan girince ne hissedebilir, darlık, sıkıntı belki..

Ve ardından kapıların, ardında yaşayan insanların ruhunu yansıttığını düşündüm; yaşam biçiminden yaşama nasıl baktığına dair..

Demir kapıları düşündüm. Korkuyu hissettim. Emniyette olma duygusunu, emniyette olmadığını hissetme duygusunun envai çeşit kilitlere doğru uzandığını düşündüm.

Köy kapıları geldi aklıma. Basit,sade,gösterişsiz.. Bir köy kapısından içeriye girerseniz eğer bu insanların saklayacak, gizleyecek birşeyleri olmadığını görürsünüz; herşeyleri ortadadır. Hemen bir sofra açılırr önünüze, sevgiyle birlikte.. Sıcacıktır köy evleri, kendi eviniz gibi rahat edersiniz. Aklıma komşum Şerif Nene geliyor. Tahta bir kapısı vardır evinin. Ne zaman gitsem kapısı açıktır, asla kilitlemez. Gönlü de açıktır kapısı da..

Söylemeden geçemeyeceğim bir kapı var ki Nepal'de bir cangılın içinde gördüğüm sıradışı bir kapıydı; 'bir Şaman kapısı'.

Yoğun bir sis dumanının ardından aralanan görüntü ile birlikte kapıyı gördüğümde olduğum yere çivilenmiştim. Zira sis, orman, rüzgar ve içinde bulunduğum manzara insanı alıp götüren cinstendi. Gördüğüm derinliğine ve uzunluğuna geniş bir kapıydı. Kapıya ulaşmak için topraktan yapılmış birkaç basamak vardı. Ve kapı üzerinde kırmızı renkte koyulmuş işaretleri gördüm. Kırmızı kapıyı belirli kılıyor ve diğerlerinden ayırıyor. İşaret öyle bir işaret ki kapı 'ben hem burdayım hem de değilim' diyor. Hem gösterişsiz, tahta bir kapı hem de içinde yaşayanı belirleyen kırmızı işaretleriyle de çok sıradışı.  Evin içerisine girince geniş bir oda gördüm; içinde ateş yanan bir ocak vardı. İçerisi mis gibi tütsü kokuyordu. Odanin diger köşesinden yukarıya doğru çıkan bir merdiven başka bir kapıya, bir odaya açılıyordu. Ve odada sadece uyumak için bir sedir vardı.

Düşünmeye devam ediyorum; bir evde ne kadar çok kapı varsa o kadar da çok oda vardır. Bölmeler vardır; belki de bu bölmeler kendi içimizde ne kadar çok bölündüğümüzü anlatır gibidir..

O nedenle de çadırlara değinmeden geçemeyeceğim. Bir çadıra ilk girdiğimde hissettiğim şey çok anlamlıdır. Her şey gözünüzün önündedir, bölmeler yoktur. Sizi doğadan, topraktan, havadan, sudan ayıran çizgi cok hafiftir. Şerif Nene'm anlatırdı; daha çocukken kıl çadırında yaşarlarmış. Yağmur yağdığında yağmurun çiseleri çadırdan yumuşak yumuşak içeri girer ve yüzüne değermiş. Ama üşütmeden..Öyle güzel anlatırdı ki yağmur benim yüzüme de değsin isterdim. Çadıra bir perdeden girersiniz, kapı yoktur. Ve içerisiyle dışarısı birdir. Onu ayıran bölme belli belirsizdir. İddiasızdır yani..

Bilindiği gibi şeyler görünenden görünmeyene doğru yol alır. Ve en küçüğünden en büyüğüne dek varolan her şeyin kendine has bir hikayesi vardır; kendi içine doğru derinleşen ve nihayet göremediğimiz bir noktada hissetmemizle birlikte bağlantı kurabilmeyi mümkün kılan.. Bu nedenle kapıların sembolik anlamları ve hikayeleri bu açıdan bakıldığında çok şey anlatır. Gözümüzün önündeki varoluş yerini sembolik anlamlara bırakır. Antik şehirler birçok şeyi unutan günümüz modern insanına bu bilgiyi hatırlatmaya devam etmektedir.

Ve evrim yolunda kişisel tekamülümüzde geçtiğimiz kapılar görünmeyen kapılardır. O kapılardan hislerimizi izleyerek geçeriz; o ayla yıldızların gözettiği görünmeyen yolu...

 
Toplam blog
: 118
: 631
Kayıt tarihi
: 07.10.13
 
 

İnsanın kendinden bahsetmesi meselesi benim için zor konuların başında gelir. Bu anlamda söyleneb..