Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '12

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Kaplan Kemancının zafer Marşı 2

Kaplan Kemancının zafer Marşı 2
 

Burcu Göker 1995


Bir önceki yazımda  Kaplan Annenin Zafer Yürüyüşü adlı kitabın kahramanı ve benimle özdeşleştirilen Kaplan Anne ile benzerliğimiz olmadığını anlatmaya başlamıştım.

O yazımda da bahsettiğim gibi yazılarıma başlamadan önce kendimi iyi tanıtamadığım kanısındayım. Dün akşam ilk yazılarımı okudum. Kendimizden başlarda biraz bahsetmişim, Evimizde daha önce müzik olduğunu ama müzisyen olmadığını ,ailemizdeki ilk ve tek müzisyenin Burcu  Göker olduğunu yazmiştim. Bu arada büyük kızım Ebru'nun bir sözünü vurgulamadan geçemeyeceğim. Ebru kardeşi müziği seçtiği zaman, karşılaştığımız  zorluklarda ailemizde daha önce müzisyen yoktu ve biz eksilkiğini hiç hissetmiyorduk diye mizahı bir dille karşılaştığımız  zorlukların ailemizi etkilemesine dayanmaya çalışırdı.

Ben Balkan kökenli İstanbul doğumlu bir  ailenin büyük kızıyım. Küçüklüğüm birbirini çok severek evlenmiş iki genç ebeveynin sevgi dolu yuvasında geçti. Babam kibar,düşünceli ve kültürlü bir insandi. Annem ise çok ileri görüşlü ,kültürlü ama bir o kadar da disiplinli bir anne idi. Ailemiz müreffeh hayat şartlarında yaşıyordu veya bize sorunlar pek aksettirilmiyordu. Kısacası Üniversiteye başlayana kadar rahat bir yaşam sürdüm. İstanbul'un güzel yılları idi.Yazlık evimizln olduğu Caddebostan'da plajı, geceleri kolumuzun altında minderle gittiğimiz yazlık  Budak, Ozan sinemalarını, dondurmalı pasta yediğimiz  Lebon pastanelerini hala büyük sevgi ile anımsıyorum.

Ülkemde bir Türk vatandaşı olarak çok mutlu ve sakin bir yaşam sürüyordum.Bu günlerden tek zor günler diye hatırladığım 1960 yılında bir sabah marşlarla uyanmamız oldu. Ama  onu da sevgi ve mutlulukla anımsıyorum.

Bunları niye mi anlatıyorum.Kaplan Anne'nin Amerika'daki yaşamı ile benim yetiştiriliş şartlarımın pek benzemediğini vurgulamak istiyorum. Kaplan Anne Çinli bir göçmen ailenin çocuğu olarak olarak Amerika'da doğuyor ve orada yaşıyor. .Oysaki ben kendi ülkemde ve müreffeh şartlarda bir yaşam sürüyorum.

Üniversiteye başladığım 18 yaşlarında kendi evimde yaşadığım rahat ve mutlu şartlardan farklı bir dünya olduğunu anladım. Bir çok insan benin gibi, rahat şartlarda yaşamıyordu. Onlar benim gibi okuyan,dünyayı bilen,hoşgörülü,rasyonel ebveynlere sahip değildiler. İşte o zaman ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anladım.Bu şansım bana toplumda büyük bir özgüeven vermişti. Her konuda çevrem ile konuşabilen ,hakkını savunan bir kişiliğe sahıptım.İktisat Fakültesine başladığım ilk yıllarda tanıştığım ve çok iyi arkadaş olduğum ve 45 yıldır eşim olan kişi de gene İstanbul doğumlu,Balkan kökenli bir ailenin tek çocuğu idi. Hemen hemen aynı kültür yapısına sahip iki aileden gelen ,aynı eğitimi almış,aynı meslekten iki kişinin kurduğu bu beraberlikten ilk kızım Ebru dünyaya geldi.Burcu 15 yıllık bir evlilik yaşamından sonra çok isteye dileye dünyaya gelmiş ve mutlulukla beklenen bir bebekti. Daha önce ilk yazılarımda da bahsettiğim gibi büyük kızım Ebru sakin.mutlu,tombiş bir bebekti .Bu sakin ve huzurlu hali hep devam etti ve simdi sakin ,mutlu, iki çocuklu,mesleğinde çok başarılı örnek bir Türk kadını olarak yaşamını sürdürüyor.

Ben Ebru'yu de büyütürken sosyalleşmesine yardımcı olması açısından resim,bale derslerine götürdüm ama bunlar sadece hobi anlamında çalışmalardı. Bizler sanatçı kökenli aileler olmadığımız için sanat uzaktan büyük zevkle dinlediğimiz ve seyrettiğimiz aktiviteler olmaktan ileri gidememiştir. Ben ve eşim bilmediğimiz eğitim dalları olduğu için çocuklarımızın kendi eğitim dallarımızda meslek seçeceğini ve sanatı da hobi olarak değerlendireceklerini düşünüyorduk.Ben hiçbir zaman Burcu'nun bir kemancı olacağını düşünmedim. İktisatçı bir anne babanın çocuğunun sanatla uğraşması denizde yaşayan bir canlının karada yaşam savaşı vermesı gibi geliyor bana.

İşte bu durumda da Kaplan anneden yollarımız ayrılıyor. Kaplan anne çocuklarını onların istekleri dışında bir enstürüman çalmaya sevkediyor ve bundaki amacı klasik müzikle uğraşan kişilerin Amerikan toplumunda seçkin olarak kabul edilmesi ve bu şekilde üçüncü nesil göçmen bir çocuğun Amerika toplumunda daha seçkin olacağını düşünmesi. Kısacası Kaplan Anne ile çocuklarımızı müziğe başlatma amacımızda da büyük farklılık var.

Bu konuyu daha sonraki yazımda devam edeceğim.

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..