- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kaplumbağa yaşamlar
İnternetten,
Baş işaretiyle durdurdu minübüsü, olağanın dışında iyice yanaştı yolun kenarına şoför,
Gelen bir elinde iki dolu kadın kol çantası,diğer elinde minübüse yerleşmeye çalışırken üstüste gelen kimi düz, kimi yan dönmüş poşetler ayrıca bir de büyükçe bavulu çekiştirerek zar zor girdi. Büyükşehirlerde özellikle de İstanbul'da toplu taşıma araçlarında insani biçimde taşımak yerine, daha fazla yolcu alabilmek ön koşul olduğundan arkalı önlü orta yere açııp kapanır eklenen koltuklardan boş olan ters koltuğa oturdu,
Poşetlerini koltuğun altına gelecek şekilde yerleştirdi. Bavulu dik olarak bir eliyle de destekleyerek boşluk yanına aldı. Kol çantalarını da kucağına yerleştirdikten sonra gideceği yeri bilmediğini oraya gelince kendisine hatırlatması ricasında bulunarak ne kadar ödemesi gerektiğini sordu ve parasını ödedi, konuştuğunda net olarak anlaşıldı yabancı uyruklu olduğu yanındaki kadınla konuşurken ise daha önce bir hasta baktığını, o hasta öldükten sonra kendisine ihtiyaç kalmadığını ve yine hasta yakınlarının yardımıyla başka bir evde işe başlayacağı anlaşıldı.
Arkadan topladığı saçları, yorgun yüzü ve uykulu gözleriyle minyon tipli esmer bir kadın dı. Daha öncelerden de komşularımda ve yakın çevremde benzer şekilde çalışan kadınları anımsadım. Biri iki çocukğu olan doktordu Moldvya'da hem "çok uzun mesai yapıyor hem de az para alıyoruz." diyordu. Maaşını ve dışarı çıkabildiğinde çocuklarına aldığı hediyeleri de ekleyerek kayınvalidesine gönderiyordu, "Çocuklarını çok özlediğini söyleyince, neden kocan değil de sen geldin?" demiştim. Kadınlar daha kolay iş buluyor da ondan demişti, çok güçlüklere katlanıp da asla şikayet etmediğine şahitliğim vardır. Bir başkası bakmayı üstlendiği hasta öldüğünde bizler onca zulümden sonra o gün o evi terkedeceğini düşünürken, gelip "Sizin adetleriniz nasıldır. Şimdi neler yapacağım ..... için!" diye sorarak genel adetlere göre yedi gün daha kaldı. Tüm ikram ve hizmetini yaptıktan sonra ayrılıp bütün varlığını sırtında taşıyarak uzaklaşmıştı. Başka bir aileye doğru, kaplumbağa kadınlar diyorum, evleri ellerinde ya da sırtlarında, o ülkeden bu ülkeye, o evden başka bir eve, hasretliğin ve gurbetin doğurduğu çile yumağını sara sara yaşayıp gidiyorlar. Tanıdığım kadınların ortak özelliği çok eğitimli, Türkçe'yi kolay öğrenen ve ahlaki değerlerinin yüksek olmasıydı.
Tabi bütün bunları düşündükçe insan kıyaslamadan edemiyor. Bizde eğitim ve ahlak yoksulu olanlar başta olmak üzere, her şey eksik, her şey kusurlu, kendi defolarımızı onarmak yerine başkasında kusur aramaya heba edilen zaman ve emeklere yön değiştirebilme gücümüz olsa keşke diyorum, özenti ve doyumsuzluğun açtığı yaraları kimseler kapatamıyor. Elindeki ile yetinmek deyimi neredeyse unutuldu. Nereden nereye bir yolculuk da böyle geçti.