Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '16

 
Kategori
Çocuklar ve ilkler
 

Kaplumbağaya da türban takmışlar ya pes

Kaplumbağaya da türban takmışlar ya pes
 

gazeteden alıntı


“Herşeye maydanoz olmak” diye bir tabir vardır hani, işte bu cümlenin cuk oturduğu bir durum. Diyanet işleri çıkardığı çocuk dergisinde ” görünmeyen elbise” adlı öykü yayımlamış.  Öyküde anne kaplumbağaya türban giydirip çocuğa öğütler verdirmiş.

* “Bütün canlıların üzerinde gözle görülmeyen bir elbise vardır. O elbiseye takva diyor insanlar. Her ne kadar gözle görülmese de iyi bir kul oldukça bir kaplumbağa kabuğu gibi güçleniyor. İşte o elbise onları bütün kötülüklerden koruyor.”

*Şimdi çocuk psikolojisini düşünürsek; çocuğa göre kul ne demektir, üzerimizde görünmeyen elbiseyi nasıl algılayabilir ve bunu biz görmüyor isek kimlerin gördüğünü sorgulamaz mı? 

Çocuğun bu anlatım karşısında kafası allak bullak olmaz mı?

Takva kelimesini dillendirmede dahi zorluk çekebilirlerken, bunun izahını yapmak nasıl mümkün olabilir?

*Bunu okuyan (ya da ebeveyni tarafından okunan) ve bu öyküdeki resme göre karar veren çocuk, yolda bir kaplumbağa gördüğü vakit şaşkınlığa uğramaz mı?

*Ve anne bunun neden başında bir şey yok diye sormaz mı?

Hayvanlar gerçekten konuşur mu, konuşmaz mı? Çizgi filmlerdeki hayvanları izleyen çocuklar bunu zaten sorgulamaktadır ancak onlar havadan sudan, yiyecek içecekten konuşurken bu kaplumbağa neden bu şekilde konuşmaktadır?

*****

Çocuk gelişimci olarak aldığım eğitim ve bugüne kadar gözlemleyerek geldiğim nokta bunun çocuğa anlatılmasının zararlı olduğudur. 

Çocuklar soyut kavramları çok zor algılarlar. Soyut kavramları analiz etmesi ve sentezlemesi 12 yaşından sonra başlar.Bu yaştan önce verilen her soyut bilgiyi anlamaya çalışması için verdiği uğraş akıllarını yorar ve karıştırır.

Anaokulunda uygulama derslerimiz olurdu. Okuldaki çocuklardan birini seçer, gözlemler ve notlar alarak çocuğun gösterdiği davranışların nedenini niçinini sorgulardık.

*Çocuklar öyle sorular yöneltirlerdi ki, bazen ne cevap vereceğimizi bilemezdik. Elbetteki sordukları soruların altında yatan birçok neden vardı.

Ve bizler bu nedenleri bulduktan sonra çocuğun sorduğu soruyu şekillendirebilirdik.

          ******

*0-6 yaş dönemindeki çocuklar soyut düşünemezler. Soyut kavramlar hakkında fikir yürütmeye çalışsalar da bu yaş grubu çocuklarının gelişim süreçleri buna imkan vermez. Çocukta somut düşünce tarzı hakimdir.

*İsviçreli psikolog Jean Piaget

Gelişim evrelerinde soyut işlemler döneminin 11/12 yaş ve üzeri olduğunu belirtmiştir.

*Bilimsel çalışmalara göre çocuk 11-12 yaşına kadar soyut kavramları anlamlandıramaz.  Üstüne varıldığı takdirde psikolojik sorunlar baş gösterir. Uyku sorunları, kâbuslar, korkular, altını ıslatma, kekemelik, parmak emme, tırnak yeme, kendini dış dünyaya kapama, arkadaş isteksizliği ve bunun gibi birçok sorun çıkar ortaya.

Çocuklar soyut kavramları somut olarak gözlemleyerek ve yaşayarak da öğrenebilirler ki bu da aile ortamındaki eylemler ile gerçekleşir.

           ******

*Kızım henüz 6 yaşına girmişti. Bir gün birlikte mutfakta idik, ben istediği patates kızartması için patatesleri keserken bir yandan sorularını cevaplıyordum. O esnada bir soru yöneltti, ama yüzüne bakmamı istiyordu. Baktım ki yağdan duman çıkmaya başlamış bunun üzerine “dur yavrum bak yağ kızmış, patatesleri tavaya koyayım biraz sonra sana anlatacağım dedim.”

* Karşılığında aldığım başka bir soru şöyleydi “ anne yağ neden kızıyor, kime kızıyor, patateslere mi?”

Bu soru gayet normal idi, çünkü ona göre kızmak denilen olgu; yaptığı yanlış hareketten dolayı birini azarlamak, bağırmak anlamına geliyordu.

Çocuğumda anlama öğrenme yetersizliği yoktu bunun bilincindeydim ve daha sonra ona bunu farklı bir şekilde anlattım.

Kızım Boğaziçi Üniversitesi, İngiliz dili ve edebiyatı bölümünü bitirdi ve tercüman oldu. Bu olayı her patates kızartmasında aklıma getirirken, bazen o da bana katılır ve gülüşürüz birlikte.

       ******

Toplumumuzda çocuklara bir şeyleri öğretirken ne yazık ki korku aşılıyoruz. Bunu yapmazsan Allah baba seni taş yapar. Seni polise veririm.

Doktor amcaya iğne yaptırırım gibi, ençok bilinen yanlış örnekleri sayabiliriz.

Her işin bir uzmanı var, bırakalım da bu işleri onlar yapsın. Soyut kavramları çocuklarımıza anlatmak diyanetin işi olmasa gerek. Sağlıklı bireyler yetiştirmekle sağlıklı toplum oluşturabiliriz bunu unutmayalım.

Hâdiye Kaptan

 
Toplam blog
: 467
: 145
Kayıt tarihi
: 16.05.11
 
 

Güzel Sanatlara tutkulu, Türk sanat müziği hayranı,  deniz ve İstanbul âşığı şiiryazar bir fâni....