Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kara köpek

Kara köpek
 

itoğluit


Berberin tuttuğu makas artık elinin bir uzantısı gibi olmuştu. Aynanın karşısına geçmiş kendi bıyıklarını düzeltirken dükkanın yanındaki sokaktan bir yaşından küçük ama yavru sayılmayacak kadar da büyük, siyah uzun tüylü bir köpek fırladı. Nedendir bilinmez köpek gülüyordu. Gülen köpekten bile korkup ani bir hamle ile bir adım arkaya çekilen çocuk eğreti bir yerli punk dı. Çocuk geriye doğru hamle yaptığında hem arkasından gelen hollanda'lı kızın hem ayağına basmış hem de kızın elindeki dondurmanın yarı çıplak göğüslerine yapışmasına sebep olmuştu. Hollanda'lı kız yüksek kaldırımdan inen ve çıkan hemen hemen hiç kimsenin anlayamayacağı bir küfür patlattı. Küfürün Türkçe'si "hassssktir" olmalıydı. Köpekten korkan kara kaşlı yerli punk dönüp özür dilemeye çalıştı. Memelerinde vişne limonlu dondurma olan yarı çıplak turist kızı ve bu şekilde giyinmiş bir erkek... Sanki birisi "motor" diye bağıracaktı da film başlayacaktı. "Çocuk dondurmaları yalar ve olay gelişir..." Ama öyle olmadı. Çünkü ince beyaz bıyıklı berber elinde makası ile dükkanından çıkıp "dikkat etsene aslanım biraz" diye ellerini iki yana açtı. İstediğini yapamayan oyuncusuna sitem eden teknik direktör gibiydi. Sermet Erkin gibi, hiç beklenmedik bir anda nerden çıktığı anlaşılamayan bir temiz mendili kıza takdim etti. "Matmazell" dedi kıza. Kız teşekkür etti berbere. Yerli punk uzun adımlarla kaçtı ortamdan. Hollanda'lı sarıkız da memelerini sildikten sonra elindeki ezilmiş külahı ve dondurmayı yerdeki çöp poşetine attı. Güler yüzlü kara köpek külahı alıp koşar adım Karaköy'e doğru indi. Ben de peşinden gittim. Köpek onu takip ettiğimi anladı. Adımlarını hızlandırdı. Koşan köpeğin tırnakları yere çarpıyor, gelen çıt çıt sesleri gittikçe sıklaşıyordu. "Versene lan dondurmamı" deyince tam topukladı. Ben de koştum ama yetişemedim.

Karaköy'de tek başıma kalakaldım. Dondurmasında gözüm yoktu aslında ama köpekle biraz olsun arkadaşlık yapabileceğimizi ummuştum. İşte şimdi onu da kaçırmıştım. Kırmızı ışıkta tam önümde otobüs durdu. Otobüste cam kenarında iyice yayılarak oturmuş sonradan da olsa doğal kızıl saçlı bir kız vardı. Kızın pamuk gibi tenine, ten rengi dudak rengi uyumuna, omuzlarına, omuzlarındaki çillere baka kaldım. Sanki arada cam yokmuştu da kokusu burnuma gelmişti. Yasemin kokusu. Bu kıza acayip platonik olarak aşık olunurdu ama onunla tek kelime bile etmemek gerekirdi. Üç saniyeden biraz uzun sürdü. Otobüs hareket etti. Bu aşk da burada bitti derken otobüs kırmızıda geçen şerefsiz taksici yüzünden ani bir fren yaptı. Yaklaşık bir metre giden otobüste ben bu sefer sevgilimin arka koltuğunda oturan anne ve 3 yaşındaki oğluyla göz göze geldim. Çocuk yaramazlık mı yapıyordu bilmiyorum ama anne o kısacık anda beni gösterip "abi kızacak sana" dedi. Dudaklarını değil ama gözlerini okumuştum. Kaşlarımı olabildiğince çatıp ufaklılığı tedirgin etmeye çalıştım fakat o ne bok olduğumu hemen anladı. Gülüp el salladı bana. Ben de ona el sallıyordum ki otobüs sıkışan yolu açmak için ani bir hamleyle bir metre geri geldi. Ve ben kızıl kıza el salarken buldum kendimi aniden. Şaşkınlıkla indirdim elimi. Ama çok geçti. Kız ona el salladığımı görmüştü. Bana güldü. O da bana el salladı. Çapkınlık tarihimde bu bir ilkti. 30 yıl sonra sonunda yaptığım bir jeste karşılık almıştım. İstemeden yapmıştım ama olsun.

Otobüs hareketlendi. Olamazdı. Allah kahretsindi. Peşinden koşmaya karar verdim. Multu sonla biteceği belli holivud filminde başroldeydim. Otobüs köprüye yöneldi, Eminönü'ne geçecekti. Ben de koşmayabaşladım. Rüzgarın oğluydum. Çok hızlıydım. (O yüzden her gece ben, her gece üzülmüşüm) Kız otobüsü takip ettiğimi fark edince eliyle dur dur dedi bana. Bir bok yemişti, farkındaydı. Çünkü ben Bakırköy'e kadar koşacaktım böyle, belliydi bu. Derken ayağım köprü üstü balıkçılardan birisinin yerde bıraktığı oltasına takıldı. Çok fena düştüm sevgili günlük. Böyle yerlerde yuvarlandım. İki avuç içimde çok fena yara oldu. Dirseklerim çizildi, dizlerim patladı sevgili günlük. Yerden şöyle bir boynumu kaldırıp giden otobüsü izledim. Sevgilimi göremedim. Sonra yattım yere. Canım yanıyordu. Sağdan soldan kaldıramaya geldiler, yok bir şeyim biraz yatayım dedim. Sonra başımın arkasında sıcak ve hoş kokulu bir nefes hissettim. Kara köpek gelmiş beni yalıyordu. Nefesi vişne ve limon kokuyordu.

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..