Kara Sabana mı Dönelim Yani

Devri geçmiş, hem ekonomik değil, üstelik zor ve meşakkatli… Yani kara sabana dönemeyiz elbette.

Ama bizi kara sabana dönmeye mecbur bırakan bir durumumuz var…

Tarım ürünleri piyasanın durumuna göre üretiliyor; pazarda ucuz ise kar edemeyeceklerse ona göre üretiyorlar. Üretenler de belirli kimseler zaten, köylününki kendine zor yetiyor.

Üretim az diyorlar, biraz bu nedenle az.

Üstelik girdiler; şu pahalı, bu pahalı, doğrusu biraz pahalıya mal oluyor. Bunu bahane eden amcam da bindiriyor üzerine tarlada 3 lira olan patlıcanı 12 liraya yiyoruz. Boş ver patlıcanı kışın patlıcan mı olurmuş ama diğerleri de aynı.

Bu işin bir yönü, diğer yönü daha trajik…

4 milyon işsizimiz var 1 milyonunun köyünde tarlası var. Yani ekip dikebilirler ve öteki işsizlerin işini elinden almazlar.

Niye olmuyor? Girdiler pahalı, boşa çalışıyorsun. Nedir o girdiler? Mazot, malzeme, gübre, ilaç filan.

Kara sabanda bunlar var mı, yok; yani ne ekersen onu biçersin. Bu sefer de tembellik var, saban mı süreceğiz! 12 liraya patlıcan yiyebilir misin? Bizi uçsuz bucaksız cennet ülkemizde açlığa mahkûm ettiler görmüyor musunuz? Yani kara sabanı bile düşünecek hale geldik.

Köyde tarlası olan 1 milyon işsiz köyüne gider, işsizlik azalır. Tarlalar ekilir dikilir, üretim artar. İnsanlarım doyar. Tarladan 2 liraya aldığı patlıcanı 12 liraya satan kapitalist de havasını alır. Ama işte “Kara sabana mı döneceğiz?”