Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

01 Aralık '07

 
Kategori
Hayvanlar Alemi
 

Karada mı Yaşar, Suda mı?

Karada mı Yaşar, Suda mı?
 

Kısa bacaklarının üzerinde, doğduğu bataklığa doğru sıçrayarak ilerleyen, yaşlı bir kara kurbağası... Sırtı pürtüklerle kaplı bu hayvancık, yalnızca omurgasızlar için tehlikeli olan bir zehir salar. Kara kurbağasının, derisini nemli tutabilmek, böylece soluk alabilmek için, çoğu kez yanlışlıkla salya adı verilen bu zehire ihtiyacı vardır. Soluk alabilmek için diyoruz, çünkü kara kurbağası büyük ölçüde derisiyle soluk alır.

Zehirini ya da halk dilinde söylendiği gibi, salyasını bıraktığı için kara kurbağası belki de terbiyesiz sayılabilir. Gerçekten, kendisini yakalayan bir insanın eline, herhalde korkudan olsa gerek, işediği çok görülmüşltür. Bunun dışında onu elimize almakta hiç bir tehlike yoktur! Hem onun altın ya da bakır rengindeki iri, güzel gözleri yakından seyredilmeye değer doğrusu.

Bu arada canını incitmemeye özellikle dikkat edelim... Zira, üzeri yapışkan dilini uzatıp, kendisinden hiç beklenmedik bir çeviklikle yakalayıp yuttuğu sineklere olan düşkünlüğü yüzünden, belki de bahçecilere en yararlı hayvandır kara kurbağası.

Üstelik, su kurbağasıyla birlikte, denizi bırakıp karada yaşamaya başlayan ilk hayvan olduğundan, her ikisinin de hayvanlar aleminde seçkin bir yeri vardır. Bunların ikisi de kurbağagiller familyasındandır. Lakin kimse geçmişinden bütünüyle kopamaz! Kurbağagiller familyasına bağlı hayvanlar da, önce balıklar gibi suda, erginleşince de karada yaşayan garip canlılardır.

Ne var ki balıklar gibi yaşamaya başlamak için su gereklidir. İşte bu yüzden, nisan ayında, kara kurbağalarıyla su kurbağaları bataklığın içerisinde buluşurlar. Kara ve su kurbağalarının dişileri binlerce yumurta bırakır. Kızıl renkli çayır kurbağası 4000' den, bataklık kurbağası da 5000' den çok yumurta bırakır. Bu yumurtalar, yumurtlama sırasında bir milimetreden azıcık büyük oldukları halde, karmaşık bir organizmaya sahiptirler. Yumurtaların kabukları yoktur, böylece merakımızı gidermede büyük kolaylık sağlamış olurlar. Öyle ki, gelişip erginleşmelerini önce bir büyüteçle, daha sonraları da gözlerimizle izleyebiliriz. Bunun daha da kolayı var... Yumurtaları bir kavanoza koyarsak, sanki bataklıktaymış gibi gelişmeye devam ederler.

Küçük kara ya da su kurbağaları dört, beş gün sonra yumurtadan çıkarlar. Bunlar henüz gelişimlerinin başındadır. Ön ve arka bacaklar yoktur, kuyruk, suda yön vermeye henüz yaramaz... Gözleri ve burun delikleri de yoktur! Yan taraflarındaki iki kabarıklık soluk almalarını sağlar. Ağız yerinde de bir emici organ vardır.

Bundan sonrasını izlemek çok ilginçtir... Soluk almaya yarayan kabarıklıklar, kısa sürede, suyun oksijenini alıp solunumunu sağlayan organlara, yani solungaçlara dönüşürler. Gözler ve ağız biçim kazanır. Özellikle kuyruk uzar ve oynamaya başlar. Hayvancık koca bir başın arkasında uzayan bir kuyruk biçimini alır. Buna zooloji biliminde "iribaş" adı verilir.

Küçük kurbağanın evrimi devam eder... Larva sanki balık olmak istemektedir. İribaşın, balıklar gibi dişleri vardır, oysa erginleşmiş kurbağanın hiç dişi yoktur! Solunum da, tıpkı balıktaki gibi, suyun ağızdan girip solungaçlardan çıkışıyla olur. Yirminci günden sonra önce arka, ardından ön bacakların meydana geldiği ve geliştiği görülür. Şimdi bu bir iribaş mıdır yoksa kurbağa mı? Solunum şekline göre hala bir balıktır ama yürüyüş bakımından erginleşmiş bir kurbağa sayılır. Kuyruk körelir ve düşer, bacaklar görevlerini yerine getirmeye başlar.

12 hafta sonra solungaçlar düşer, artrık ciğerlerin, havadaki oksijene ihtiyaçları vardır. O zaman genç kurbağagilin çift yaşantısı olmaya başlar... Biri beslenmek için suyun altında, diğeri soluk almak için suyun üzerinde geçen yaşantısı. Sonunda bataklığı terkeder, karaya çıkar. O sırada boyu ancak bir santimetredir. Tam erginleşmek için kara kurbağasının önünde daha 5 sene vardır. Kara kurbağası artık 30, 40, 50 yıl, belki de daha uzun bir süre boyunca, her yıl, ilkbaharda, yeni küçük kurbağacıklar dünyaya getirmek üzere, hiç şaşmadan, doğduğu bataklığa dönecektir. Bu küçük kurbağacıklar da, önce balık gibi yaşayacaklar, sonra gece avları ve uzun kış uykularıyla geçen kurbağagil yaşantısını sürdüreceklerdir.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..