Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Karadeniz' den önce son durak

Karadeniz' den önce son durak
 

Gazetelerden birinin yakın yerler gezi eklerinden birinde gördüğümüz tanıtım yazısından yola çıkıp düştük yola. Başlangıçta rotamız Marmaracık koyu ve buradaki tesisti. Pazar sabah kahvaltısıyla güne orada başlamaya karar verdik. Köprüden geçip, Levent-Maslak-Sarıyer güzergahını takip edip kendimizi ormanlık bir yola attık (yanlış hatırlamıyorsam Kilyos'a giden yol). Tabelaları takip ederek tesise ulaştık.

İstanbul'a hem bu kadar yakın hem de bir anlamda uzak hissettirebilecek bir yer olarak tercih edilebilir Marmaracık koyu. Ama nedense bize biraz clubber (Türkçe ne diyeceğimi bilemedim), biraz fazlaca İstanbul İstanbul geldi. Bu da ne demek şimdi. Şöyle açıklayayım İstanbul'da yaşayanlar bilir zaman zaman bu şehir üstüne gelir insanın. Sokaktaki insanıyla, trafikteki arabasıyla, insanların birbirlerine hava atmaya çalışır tavırları ile. Kahvaltı nefis bir açık büfeydi, manzara harikaydı. Kalkıp da taa buralara geldiğimize pişman olduk diyemem. Sadece tam olmamışlık duygusu vardı.

Yolda gördüğümüz tabelalardan girip yeni yerler keşfetmek isteğiyle, kahvaltımızı yapıp, manzaranın keyfini çıkardıktan sonra tekrar düştük yola. İlk durak noktamız Garipçe köyü oldu. Buraya mutlaka gelmeliyiz diyerek hafızamıza not ettikten sonra Rumeli Fenerine doğru devam ettik yolumuza.

Fenerlerin ayrı bir güzelliği ayrı bir yalnızlığı vardır. Onların dostu her zaman yol gösterdiği denizcilerdir. Rumeli Feneri de diğer birçok fener gibi denizcilere yol gösteren en önemli fenerlerden biri. Karadeniz'den Boğaza giriş yapacak gemilerin yol arkadaşı.

Fenerin limanını kuşbakışı gören cafe de bol köpüklü Türk Kahvelerimizi içerken manzara ile ruhumuzu doyurduk. Avlama yasağı olduğu için balıkçı teknelerinde rehavet ile karışık yeni sezona hazırlık telaşı vardı. Tamir için karaya çekilmiş teknelerin altları dünyayı yeni yeni tanımaya çalışan yumurcakları misafir ediyordu.

Denize baktığımızda sırayla Boğaza giriş yapan gemiler göze çarpıyordu. Kuru yükünden, dökmecisine, konteynır gemisinden Ro-ro suna hepsi sıra sıra boy gösteriyordu Boğazda.

Rumeli Feneri tam bir Karadeniz kasabası, ekmeğini denizden çıkaran deniz insanları. İşte burada İstanbul?da değildik. Marmaracık'da alamadığımız nefesi Rumeli Fenerin'de aldık. Yeni yerler görmenin doyumu gözlerimizde, deniz havası burnumuzda dönüş için yola çıktık.

Evden önceki son durak Sarıyer'deki börekçiler oldu. Üniversite yıllarımızın vazgeçilmez uğrak noktalarından birinden nefis Sarıyer böreklerimi aldık. Kokusu tüm arabayı kapladı. Trafik olmasa da bir an önce eve gitsek, çayımızı demleyip böreklerimizi yesek?. Bu koku birden acıktırdı beni.

 
Toplam blog
: 67
: 1640
Kayıt tarihi
: 18.10.06
 
 

Biz Tiryaki ailesi gezmeyi ve gördüğümüz yerlerin fotograflarını çekmeyi çok seviyoruz. Blogumuzda, ..