Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Karadeniz Taka'sı/ Gurbet kuşları

Karadeniz Taka'sı/ Gurbet kuşları
 

http://www.gemimodelciligi.com/taka.htm


Koşa, koşa geliyor vakit,
Gelme dersin
Gelir.
Bekle dersin
Beklemez.

Koşa koşa gidiyor ömür,
Gitme dersin
Gider.
Kal dersin
Kalmaz. 13.07.2008 02.19 Y.Yüksel

Bu şiiri yazdım gecenin sabaha erişeceği saatlerde…

İçimden şimşek gibi gelip geçtiler de kimi sözcükler kaleme ulaşana kadar gitti. Olsun, kalan sağlar şiire girdiler ya yetti. İzinimin ortasında, işe başlayacağım tarih düşünce aklıma; gelme dedim gelme, ömrüme ise; gitme dedim gitme…

“ara ara göç ettiler bırakarak yoldaşları

gözler yaşlı terkettiler ağlayan gurbet kuşlarıg

gönül ezik, ayrılırken alem duydu feryatları

cana, dosta sarılırken "döneceğiz" diyordu gurbet kuşları.”

Dilimde bu şarkı… Kuzenlerimi uğurladım uğurlayalı söyleyip duruyorum. Gözlerim nemleniyor hemencecik. İnanılmaz bir duygu yoğunluğu sarıyor hemen. Susup kalıyorum. Kuşlar gibl geldiler gecenin sabaha eriştiği saatlerde… Kuşlar gibi gittiler akşamın geceye vuran demlerinde…

Bir varmış da bir yokmuş gibi…

Her yıl, yaşamdan dakikaları oldukça, onlar böyle gurbet kuşları gibi bir yan vatan, bir yan acı vatan… Bir ekmeğe sarılıyorlar, bir simide… Bir lahana dolmasına dalıyorlar, bir un helvasına…

Kene mene hak getire… Yeşile koşuyorlar, bir denizin köpüğüne… Bu sene izin günlerim gurbet kuşları ile geçti…

Sabahın serinliğini uykuda, gecenin koyuluğunu sohbette tükettik… Ne gecenin koyuluğu bitti, ne sabahın serinliği… ama onlar; gittiler gurbet kuşları gibi… “Gidipte gelmemek, gelipte bulamamak sözü oyuyor içimi usul usul, gecenin neminde.

Çoktandır ağlamamıştım böyle doya, doya. Taaki misafirliğe gittiğimiz evde baktığımız resimlerden birinde gözüme çarpan kareyi görene kadar… Yetti, gecenin yağmuru ile duygularımın yağmuru yarıştı adeta. Durmadı, durdurmadım da açıkcası. Neydi o kare diyeceksiniz? O kare, ayakkabılarımdaki delikti. Öyle fakirdik işte…

Uğramadım net’e, met’e. Günlük gazeteleri de görüş alanıma sokmadım, tv’yi de. O yüzden Ergenekon bana yabancı. Kimler gelmiş, kimler gitmiş ergenekon’dan bilmiyorum ama aklımda kalan glock tabanca.

Haniyadır evde geçen tatilimde bir araba beklediğim misafirlerimin; istanbul'dan iki araba gelmesi, biri transporter'dı. Ev dediğin kuş yuvası, yemekleri arabanın arkasına doldurduğum gibi köyde aldık soluğu ohhh harman, ev geniş, hava leziz, gökte yıldızlar... Ki, hayatlarında ilk defa Ordu Merkezi gören Ordulu'lardı. Boztepe'ye aşık oldular vesselam. Ya oradan Ordu'ya bakışları... Deniz ile Gökyüzünün birbirine karıştığı ufuk ise harikaydı.

Deniz kenarında yata yata geçiremedim bu sefer iznimi. Topu topu üç kez görüştük kumsalla. Hava açmadı, açtı ben gidemedim. Ama az biraz bronzum. Helva kavurdum iki kez. Birincisinin kalitesi ikincisinin üstündeydi. İtiraf ediyorum kuzen. Ama sırılsıklam su oldum be ocağın başında.

Gurbet kuşları gittiğinin sabahı eski yarime koştum; Yaylaya. Bende olsa olsa Yörük olurmuş ama maalesef ki kaldırım çocuğuyum:) yayla bildik yayla. Ye eti, iç suyu, duman pus sarsın seni.Çık kırlara “evelek” bul, (bir tür kır mantarı, resimlerde mevcut kabloyu bulabilirsem) sonrada dünya şampiyonu kupası kaldırır gibi “oley” naraları at. Ormana girdik; hiç girmediğim ormana… O ne lezizlik desem yeterli. “Allahım Yangınları uzak tut bu ormanımdan.” Orman İşletme Müdürlüğü bir çalışma yapmış, orman zararlıları için mücadeleye girişmiş. Yurtdışından ilaçlar getirip belirli yerlere asmış. Çoook sevindim çoooook.

Yaşlılar Yurduna düştü yolum. İyiki de gitmişim hani. Hiçte “Beyaz Melek” gibi değil ortalık. 3 Yıldızlı Oteller gibi odalar. Yerler temiz, 21 bayan, 72 erkek varmış. Arkadaşlarla konuştukta, erkeklerin sayısının fazla olmasına bir neden aradık. Neyse, Teyzeler misler gibiydiler. Meğer ne yardımsever insanlarımız varmış. Adamın biri İkibin YTL’lik giyecek, temizlik malzemesi alıp depoya atmış. Sırf devlet değil yani, el tutan.

Yurttan sesler gibi oldum biraz… Sırf özlem kokan, yılardır karşılaşmayan, eş/dost/arkadaş/sevgilinin bir çırpıda ne olup bittiğini anlatması var ya… işte benimkisi öyle oldu.

Benden sorarsanız. İyiyim iyi. İşyerimde hala klima yok. Ter kokusuna devam ne yazık.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öper; Hürmetlerimi sunarım.

Not: Fotoğraf makinesinin ara kablosunu kaybettiğimden ki, kendim pek bir dağınığımdır itiraf edeyim. Eğer o kablo mutfak gözünden çıkmazsa şaşarım. Bulduğumda yüklenecek fotoğraflarım olacak. Kısmet.

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..