Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Karadeniz taka'sı/affedersiniz de o "öküz"gibi bağıran benim!

Karadeniz taka'sı/affedersiniz de o "öküz"gibi bağıran benim!
 

http://urun.gittigidiyor.com/


No:36, Malzeme; bir adet gümüş pullu “Babet ayakkabı”

Efendim Yukarıda yazılanlar bir kayıp eşya ilanı değil elbet, geçenlerde çocuk reyonlarını gezerken 0-16 yaş grubunda buldum bu babet ayakkabıyı… Eh bizde de ayak 36, aldım giyiyorum. Gri pantolon altına… Bugün çarşıda bir bayan baktı, baktı, baktı… Eeee ayakta parlak bir babet, üstte başı bağlı hiçte genç yeniyetme olmayan bir yüz…

Ben de baktım tabii, “ne var? ben giyemez miyim” diye. İşyerinde soruyorlar, ”aaaaa yıldız ayakkabıların ne şiriiiiin.”

Halbuki esas demek istedikleri “çocuk ayakkabısının senin ayağında işi ne” anlıyorum ben arkadaşlarım anlıyorum; bende “0-16 yaş grubu giyiniyorum da” deyip onlardan önce gülüyorum. Ne yani, yaşımın kemale ermesi sebebiyle bir gümüş rengi babet giyme hakkını kaybediyor muyum?

Hayır adi karı, illa sivri uçlu ayakkabılarımı giysem bir şey demeyeceksin, ya da yüksek topuklu çizmelerimi…

****

“Az bak, bir sürü fotoğrafını çektim bizim inek doğururken, gel göstereyim dananın resmini” dediğinde; affedersiniz de öküzün trene bakması gibi baktım da baktım. Ben bakıyorken “hadiii, gel yanıma” deyiverince öküzlüğümden kurtulup, normal insana dönme gayretleriyle son model cep telefonunun başına dikildim. Köyde oturuyorlardı, hiç sağlık sigortaları yoktu, çok az fındıkları oluyordu, daha bir kitapla, cd ile ne bileyim sinemaya bilem gitmemiştir. Üzerindekiler ise fi tarihinden kalmış kıyafetlerdi.

Kendime baktım dananın cep telefonundaki resminden gözümü alarak; samsung’un tedavülden kalkmış bir türü bulunmaktaydı, ağlasa mıydım? ağlamadım! Dananın verdiği pozlara bakıp, bakıp a”h bir danam bilem yok” dedim “ahh ahhh!”

***

Karşıdan iki yeni yetme geliyor; biri siyahlar içinde, bazen tarafları iki yana yayılmış, hani savaş filmlerinde askerlerin elinde tuttukları kalkanlar gibi, diğeri ise zayıf çıtkırıldım bişey. İkisinin arkadaşlığı önce hoşuma gitti, sonra kafalarının yerlerini değiştirdim; ıı ıhhh! Bence şişmana bu kafa yakışıyordu, şişman değil obezdi çünkü. Televizyonda Alarko reklamında oynayan kediyi çağrıştırdı, bir öte bir beri yayılıp kalan kedi gibi, bazenleri bir öte, bir beri gidip geliyordu. Tek kelimeyle felaketti.

***

Hani feministlik meministlik bir yana, bazen erkek milletine özeniyorum. Ne güzel cep telefonları hep ceplerinde, olmadı kemere takılan kılıfta, pantolon- cebinde, çeket-gömlek cebinde, her yana giderken taşıyorlar. Bir de şu Cd çantası taşıyan erkekler var. Cep telefonlarını, ıvır zıvırlarını ona koyup ta gitmezler mi; biraaaaz kadınsılık hissederim. Konuma gelmeliyim. Neyse efendim biz bayanların öyle pantolon-çeket ceplerine cep telefonu koymayız da, masanın gözüne, üzerine, çantaya koyarız. Eee erkek arkadaşlar gibi her gittiğimiz yere götüremeyeceğimize göre…insan tuvalete gider, bir başka servise gider, ne bileyim arkadaşına uğrar falan ve o ara cep telefonunuz çalar, cevapsız aramalar arasında yerini alır. Geri geldiğinizde ise diğer mesai arkadaşların bir şey demeyecekleri için sizde günlük iş yaşantınıza devam edersiniz. Muhtemelen işyerinden cep ile aranıyorsanız mutlaka önemlidir ve siz bu önemli telefonu duymadığınız için ıskalıyorsunuz.

Düşünüyorsunuz da bazen:

“Suzaaaaaan cep telefonun çalıyo” diye, koridora doğru öküz gibi bağırdığını anımsayacaksın, ya da “Cep telefonun çaldı bir bak istersen Suzan” dediğinizi de…

Neden? Önemli olabilir! bre zamsalak senin telefonunu önemseyip bildirmeyen birine ne diye seslenirsin? Duramazsın ki…

Ünlü Nietzche bile çözmüş ama biz çözememişiz “Önemsenmek istiyorsan, önemsemeyeceksin.”

Bu kez kendinizin önemsenmediğini görürsünüz haliyle de böyle yazılar yazarsınız.

Ne demiştik suzan kim mi? ha Suzan, ha ayşe-fatma, zihniyet aynı olduktan sonra…

Söyleseler n’oluuur, söylemeseler n’olur. Çokca bir kez daha aranır yada çok sonraları fark edersiniz.

Not: Bağıran öküz benim affedersiniz de. Bilginize…

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..