Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

Karadeniz Teknik Üniversitesi

Karadeniz Teknik Üniversitesi
 

KTÜ


DELİ DUMRUL ÜNİVERSİTESİ

Üniversiteler, toplumun önünde öncü kurum ve kuruluşlardır. Bu kurumlar bulunduğu toplumu her alanda ileri seviyelere taşırlar. Yani medeniyetin öncüleridir. Her zaman bilimsellikle doğruların tespitini yapar, uygular ve örnek olurlar. Fakat gelin birlikte görelim uluslararası bir üne sahip olan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin (KTÜ) yaptığı uygulamayı.

KTÜ kampusunun 3 giriş kapsı var; A, B ve C giriş kapıları. Bu kapılardan araçla giriş-çıkışlar güvenlik görevlilerince kontrollü olarak yapılmakta idi. Rektörlük bu kapılara dijital kart ile otomatik giriş sistemi yaptı. Personel iseniz 30 TL verip dijital kart almak zorundasınız. Aracınızın önüne koyuyorsunuz, aracınız kapıya belli mesafe kalınca sistem onu görüp kapı bariyeri kendiliğinden kalkıyor ve siz altından geçiyorsunuz.

Eğer bu dijital kartınız yoksa kapılardan geçemezsiniz. Aracınızı kapıda bırakıp görevinize yürüyerek gitmek zorundasınız. Düşünün, görevinin başına giden bir devlet memurunu. Düşünün bir akademisyeni ve Profesörü. Profesör eğer 30 TL vermediyse kapılardan arabasıyla geçemez. Değerli okurlarım, aslolan bu ücretin meblağı değil. Önemli olan buradaki hukuksuzluk. Yürüyerek gitsin efendim ya da 30 TL'yi versin! Veyahut nüfus kimliğinizi ya da aracınızın ruhsatını zorla alıyorlar. Ne nüfus cüzdanına ne de aracın ruhsatına hiç kimse el koyamaz, suçtur. Ama burada el konabiliyor.

Öğrencinin biri sınava (S.B) geç kalırken arkadaşının arabasını almış ve kapıdan öğrenci kimlik kartını gösterip kampüse girmiş ve park etmiş. Sınav saatine de tam 5 dakika var. Güvenlik geldi öğrencinin arabasını kampüsten dışarı çıkarttı. Öğrencilerden istenen ücret ise 50 TL. Var mı böyle bir uygulama dünyanın başka bir medeni ülkesinde. Kim için bu üniversiteler kurulmuş? O emanet arabaya dışarıda herhangi bir şey olsa ve tedirginlik içinde sınava giren o öğrencinin psikolojisini bir de düşünelim. Hani anayasanın seyahat özgürlüğü?

Neymiş; rektörlük bu kapılar için masraf yapmış. Efendiler bu bir hizmet değil midir? Hizmetten ücret alınır mı? Düşünün bir belediyeyi: “Ben kaldırım taşlarını döşedim para verirseniz buradan geçebilirsiniz”. Veya devlet memurunu; devlet büronun kapısını yapmış ve memura bir de maaş vermiştir. Devlet ona; “ver parasını bürona gir!” der. Hatırlanacağı üzere eskiden bir Deli Dumrul hikâyesi vardı. Köprüden geçenden 5 akçe geçmeyenden 10 akçe alırmış.

Bu uygulamaya bütün personel, öğrenci ve akademisyenler karşı ama korkusundan kimse sesini çıkartamıyor. Öğrenci derneği ile çeşitli (…) sebeplerle ilişkiler iyi; onlar, susmuşlar. Personel ise, zaten amiri durumunda; aman ne şiş yansın ne kebap! Akademisyenler ise zaten paramız var; önemli mi, der ve geçiştirir. Bazı öğretim görevlileri ise sessiz çıkışlar yapıyorlar; karanlığa taş atmaktan başka bir anlam taşımıyor. Sağ olsun, bir öğretim görevlisi basından seslenerek gerçek duyarlılığını ortaya koydu. Hani duyarlılık! Bunun akademisyeni duyarsız olursa vatandaştan dana duyarlı olmayı nasıl bekleriz? Biz nasıl duyarlı bir toplum haline geleceğiz?

Daha sonra bir uygulama başlatıldı: B ve C kapılarından giremezsin, sadece A kapısından kartsız girebilirsiniz. Neden? Efendim güvenliği sağlamak için! Ya iyi de kardeşim, bu kişiler personel, profesör. Sen kimin güvenliğini koruyorsun içeride? Kartını gösteren geçebilsin. 30 veya 50 TL verince güvenlik problemi kalkıyor mu ortadan. Daha güvenilir birimi oluyor? Olmaz efendim! Sn. Rektör Bey bir de gizlice kapılarda denetim yapıp durumu kontrol ediyormuş.

Peki, bu 30 TL yi veriyoruz da hani bunun faturası, makbuzu? Yok efendim! Ee, bu para nereye gidiyor? Sadece üniversitemize bağış makbuzu kesebiliriz. Haydaaaa! Ben kart alıyorum bu kartın faturasını istiyorum. Olmaz efendim veremeyiz.

Bir personelin; hangi hukuki gerekçelerle bu paranın alındığının ve kapılardaki bu uygulamanın ne olduğunun bildirilmesini istemesi sonucunda rektörlüğün vermiş olduğu cevapta ise: “Kart alma zorunluluğu yoktur, kapılardan kontrollü geçişler sağlanmaktadır” ifadesi yer almasına rağmen uygulama maalesef böyle devam ediyor. Yeniden aydınlatıcı bilgi istendiğinde ise bilgi verilmemiştir. Neden bilgi verilmemiş peki? Bakınız bilgi verilmediğine dair gerekçenin altına imza atan bir profesörün ifadesine: “Bilgi edinme yasası gereği” diye ifade kullanılmadığı gerekçesi ile bilgi verilmemiştir.” Bir yaşıma daha girdim!

Üniversiteye girişte böyle bir görüntü varken, kampusun iç kısımlarına doğru gidildiğinde ise üniversiteyi kenara koyun, varoş mahallelerde bile böyle döküntü görüntüye rastlayamazsınız.

KTÜ kampusuna görkemli bir giriş kapısı yapılmış. Bu kapının üstünde iki tane karga gördüm, kahkahalarla bu olayı izliyorlardı. Gerçi duyup da gülmeyen yoktu ki…

Bu yazıyı okuyanlar bütün bunların bir abartı veya bir karalama olduğunu düşünebilirler fakat KTÜ de gerek öğrenci ve gerekse personelin tamamı bu olayın şahididir.

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..