- Kategori
- Koleksiyon
Karadoğan Koleksiyonu 1001' e ulaştı
Orhan Karadoğan ve Mehmet Sağbaş- 1001. Eser Hatırası
Devlet temelli kurulan müzelerde sanat koleksiyonlarının sergilenmesinin yanı sıra özel koleksiyonların varlığı da sanat mirasımıza verilen değeri gözler önüne sermektedir. Nasıl ki her alanda, her işi devletten beklememek gerekiyorsa sanat konusunda da bireyler ya da özel kuruluşlar yetkinlikleri dâhilinde ellerinden geleni yapmalılardır. Bu bağlamda -devlet eli dışında- sürdürülen, bireylerin kendi maddi olanakları dâhilinde, sanata verdikleri değer derecesinde koleksiyonerlik yapan kişi ve kurumlar, 1970’li yıllarla beraber ülkemizde kendini göstermeye başlamıştır. Son on yıldır da ülkemizdeki koleksiyonerlerin sayısında gözle görülür bir artış söz konusudur. Ülkemizde sanat koleksiyonerleri arasında nitelikli eserlerin niceliği ölçüt olarak kabul edildiğinde, 5. sırada, iş adamı Orhan Karadoğan yer almaktadır.
Eğitimini elektronik mühendisliği üzerine yapmış olan Orhan Karadoğan, 1992 yılında kardeşinin kendisine, bir Orhan Taylan tablosu hediye etmesi üzerine koleksiyonerliğe belki de farkında olmadan başlamıştır. 1997 yılında profesyonel anlamda bu işe gönül vererek ülkemizin sayılı koleksiyonerleri arasına girmeyi başarmıştır. İş adamı, İbrahim Balaban’dan Fikret Mualla’ya, B. Rahmi Eyüboğlu’ndan Burhan Uygur’a, Nevin Çokay’dan Turgut Atalay’a, Cavit Atmaca’dan Nesrin Balkan’a, Özdemir Altan’dan Devrim Erbil’e ve daha ismini sayamayacağımız bir dolu sanatçının eserlerine yer verilen fazlasıyla zengin bir koleksiyona sahiptir.
Orhan Karadoğan, birbirinden değerli sanatçıların eserlerinden oluşan koleksiyonunu, Kozyatağı’ndaki evinin, İstanbul ve Ankara’daki ofisinin, Bodum’daki yazlığının ve babasının evinin duvarlarında sergilemekle ve bu şekilde sergilemekten de çok büyük gurur duymaktadır. Orhan Karadoğan, koleksiyon yapıp da bu koleksiyonu depolarda saklayan kişilerin üslubundan da hoşlanmamaktadır. Anı yaşamaktan keyif alan bir insan olması sebebiyle koleksiyon yapmaktan da tat almak isteyen Karadoğan, bu sebepten ötürü eserlerin görülebilinir bir yerde olmasından da çok büyük keyif almaktadır. İş adamının ofisi ofisten çok bir müze görünümündedir. Ofisin duvarlarının neresine bakarsanız bakın, bir eser de oradan size bakıyordur. Belli ki iş adamının mekânı, eserlere dar gelir olmuştur. Hem nitelik hem de nicelik yönünden oldukça zengin bir koleksiyona sahip olan Orhan Karadoğan bu eserleri fotoğraflayıp, ölçüleri, tekniği, ismi ve sanatçısı ile birlikte envanterlenmiş olarak kendisine ait olan bir sanal müzede (www.if.com.tr) sergilemektedir. İş adamı şimdilik bu koleksiyonu sanal yolla sanat izleyicileriyle paylaşma yolunu tercih etmektedir. Şimdilik derken Orhan Karadoğan’ın ilerleyen yıllarda sanatseverlerin gezip görebileceği gerçek bir müze projesi de mevcuttur.
Sanata gönül ve değer veren Karadoğan, koleksiyonculukta sadece plastik sanatlarla sınırlı kalmayıp caz ve etnik müziklerden oluşan müzik CD’leri koleksiyonuna da sahiptir. Sanatsever iş adamının, 8500’ün üzerinde CD’den oluşan koleksiyonu da görülmeye hatta dinlenmeye fazlasıyla değer niteliktedir.
Orhan Karadoğan, koleksiyonunda başarılı genç ressamlara da yer veriyor. Geçtiğimiz günlerde Karadoğan koleksiyonu, 1001. eserine ulaştı. “1001” derken, 1001 sayısının özel bir de anlamı var. 1001. eser, birbirinden çarpıcı renklerle bezenip de, modernize edilmiş masal karakterlerini andıran figürlere sahip olan sanatçı Mehmet Sağbaş‘a aitti. Eserlerindeki karakterlerin çeşitliliği, rengârenkliği ve masalsılığı ile –Karadoğan’a göre- 1001 Gece Masalları’nı anımsatan işlere sahip olan Sağbaş’ın altı adet eseri de, Karadoğan koleksiyonuna katılmış oldu.
Karadoğan, eserini aldığı ressamla –eğer ki hayattaysa- mutlaka tanışmak taraftarıdır. Aksi takdirde eserle iletişim kuramadığını savunmaktadır. Koleksiyonunda sahip olduğu her eseri ve sanatçısını aklında tutabilen Orhan Karadoğan, koleksiyonculuk işini gönül vererek yapan nadir insanlardan biridir. Umarım ülkemizde Orhan Karadoğan gibi, ticari amaç gütmeden, bu işe gönül vererek sanat mirasımıza sahip çıkan iş adamlarımızın sayısı çoğalır. Unutulmamalıdır ki kültürel miras en büyük zenginliğimizdir.
Sanat ve sevgi ile…
Şöhret Doğruyol