Karağacı sel almış...

 Karaağacı sel almış…

“Türkiye Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye ve Bulgaristan tarafından Tunca Nehri üzerine yap-işlet-devret modeliyle yaptırılması planlanan baraj ile Trakya’da yaşanan taşkınların önüne geçileceğini ve yılda 50 milyon kilovat saat elektrik üretileceğini bildirdi. Barajdan ayrıca sulama ve farklı amaçlar için de yararlanılacağını kaydetti. Bulgaristan Bakan Yardımcısı Valentin İvanov da baraj projesi üzerinde 5 yıldır çalıştıklarını, çalışmaları 3 yıldır da Türk yetkililerle birlikte yürüttüklerini söyledi. Barajın 79.5 metre su seviyesine sahip olacağına işaret eden İvanov, elektrik üretimi için gereken güç santrali ünitelerinin Bulgaristan tarafında, su yapılarının ise Türkiye tarafında yer alacağını anlattı.”(1)

Bu konuşmanın yapılma tarihi 2008. Adama , Laz arkadaşımız gibi sormazlar mı?

N’oldi?

Köprülerin altından şimdiye kadar çok sular aktı, geçti… Edirne’yi, Karaağaç’ı defalarca Meriç, Tunca bastı. Bir etkili önlem için ; bir güzel , hatta iki güzel baraj için  yetkililer kaç kez kapıdan döndü… Yok Allah için her yıl otururyorlar; bir güzel sohbet ediyorlar; “Baraj filan, yapalım..” diyorlar… Sonra? Sonrası yok… Sanki Edirne ve Meriç’in ötesi sanki “Gavuristan” , sanki orasını Lozan’da çekişe, çekişe boşuna almışız… Atatürk, “İnönü’nün kulağını boşuna kaç kez çekmiş göndermiş…  “Karağaç’ı almadan gelme!” diyerek…

N’oldi?

N’oldi…N’oldi? Diye yineleyip duruyoruz. Bilmeyen arkadaşlarımız için bir kez daha anlatalım : Hani fıkra, Karadenizlinin teki… diye başlarmış ya… İşte öyle :

“Temel hasta olduğunu söylüyor ama ne doktor ne arkadaşlarından ne de ailesinden inanan yok. Hanımına söylüyor: – Yahu hanum pen hastayum!
Fadime’den cevap:     - Yok bir şeyun, sapasağlamsun!
Doktora koşuyor:    - Öteye cideceğum neredeyse doktor bey, kendimu çok kötü hissedeyrum.
Doktor azarlıyor:     - Hadi be Temel, bak işine camız gibisin camız!
Dursun’a dönüyor:     - Ne oliy bana? Fenayum.
Dursun’dan cevap:     - Beygir gibusun, beygir!
Bir süre sonra ölmüş Temel…
Ve mezar taşına şunu yazdırmış: “Hastayum, hastayum dedum inanmadunuz.   Şimdi ne oldi!”

Eee… Edirne’liler ; Karaağaçlılar da her yıl, durmadan  tekrarlayıp duruyor… “Ne olursunuz, şu barajı artık, lütfen yapın… Her yıl sel geliyor, Edirne topraklarının yarısını, yakıp, yıkıyor; alıp denize götürüyor… Ne hasat bırakıyor, ne bağ, ne bahçe… Hasarlarımız ödenmiyor… Aman yaman .. Şu barajı yapın, devlet olarak gerekli önlemleri alın… Ne olursunuz.. “

Karşı taraf ne diyor : “Bi şey olmaz … bi şey olmaz… Hem biz Bulgarlarla baraj konusunda 20 yıldır konuşup duruyoruz…” Şimdiye kadar bir şey oldu mu? Karaağaç bölgesi denize akıp gitti mi?”

Ve bu yıl yine Meriç-Tunca yine taştı; yapacaklarını yaptı … Çoluk çocuk , yorgan yatak yine traktörün arkasında göç ederlerken konuştular: “Biz size bu nehir yine taşacak dedik… İnanmadınız… Ne oldi..?”

Bu konuda devlet Allah için durmadan plan yapmakta:
“Edirne ili hudutları içinde, Bulgaristan ve Türkiye sınırında Tunca nehri üzerinde yapılacak (Suakacağı Barajı)Tunca Barajı’nda depolanacak su ile toplam 15 845 ha (brüt) alan sulanacaktır. Yamaç arazileri kapsayan 13 575 ha alanda yüksek basınçlı borulu sulama sistemi, taban arazileri kapsayan 2 270 ha tarım alanında ise, yapılacak regülatörle, açık kanallı klasik sistem ile sulama yapılması ve baraj eteğinde Tunca Nehrinin sağ sahilinde Bulgaristan toprakları içinde yaklaşık 11.68 MW kurulu güçte hidroelektrik santral yapımı planlanmaktadır.”(2)

Görüyorsunuz, devlet ciddi ciddi yıllardır plan yapmakta , bu planları muhtelif basın yayın organlarında ilan etmekte… Ondan sonra ne oluyorsa oluyor… Bu planlar, görüşmeler, sözleşmeler hasır altı ediliyor.. Gelecek yıl, hadi her şey yeni baştan…Yeniden toplanılıyor; viskiler içiliyor… Yeniden planlar, konuşmalar… Ama ortada baraj maraj yok… Ne’oldi?

Vallah billah, Atatürk olsaydı, çoktan çizmesini giyerdi…

…………………………

1.http://topraksuenerji.org/Suakacagi_Baraji_[Tunca_Nehri_EDIRNE].pdf
2.http://www.suyapi.com/page.php?ID=73