Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '07

 
Kategori
Futbol
 

Karaiskakis' te Türk bayramı

Karaiskakis' te Türk bayramı
 

Bir spor müsabakasını, milli dava havasına sokup çifte bayram yapmak isteyenler kaybettiler maçı. Hem maçı kaybettiler, hemde 90 dakikaya sığdırdıkları bağımsızlıklarını. Zira 25 mart'ta kutlayacakları, Osmanlı'dan kazandıkları bağımsızlığın bayramını da zehir ettiler kendilerine. Yine yanıldılar her zamanki gibi. Yaptıkları hesap yine tutmamıştı. Üstelik maçın oynandığı stada ismini verdikleri ve Türklerden kazandıkları bağımsızlık mücadelesinin kahramanı ilan edilen Karaiskakis'inde kemiklerini sızlattılar boşuna. Oysa ne gerek vardı böyle bir benzetme ve eşleştirmeye. Sen çık bugün maçını oyna, yen ya da yenil, yarında git bayramını kutla. Türklerle bu konuda, hele hele tarihi milli bir havada kaç tane zaferin oldu tarihinde. Uyuyan aslanı uyandırmak denir buna.

Biz Türkler zor şartları severiz, hiç ummadığımız takımdan kendi sahamızda fark yeriz. Ama laf aramızda maçı böyle bağımsızlık havasına sokarsanda, işte böyle, yedeklerimizle bile sizi Karaiskakis'te yeneriz. Evet aslında bizi ağırlamakta kusur etmemişler duyduğumuza göre. Hatta maçın devam eden bölümlerinde bile Kalecimiz Volkanın koruduğu kalenin içini maytap ve çeşitli turistik malzeme ile doldurduklarına şahit olduk maç sırasında. Oysa Türkiye'de bu turistik hediyelerden biri düşse yeşil çimenlere, sahamız kapatılır ve uzak diyarlarda seyircisiz maçlar oynamaya gönderiliriz.

Her ne kadar bu misafirperverliklerini maçın başında bir sporcumuzun ayağını kırma çabaları ve sahaya yabancı maddeler atarak göstermeye çalıştıysalarda, biz nankör bir konuk takım olarak arkayı dörtleyip bayramlarını zehir ettik. Bizde biraz ileri gittik galiba. Gerçi onların kalecileri Tuncay'ın golünden sonra biraz dengesini yitirip, abondone olmuş boksör gibi dengesiz hareketler yaptıysa da, komşuya kendi sahalarında, üstelik milli kahramanlarının ruhunun yaşadığı bir statta bu kadar gol atmamalıydık.

Aslında kalecilerine de fazla bahane bulmamak lazım. Adamcağız Tümer'in vurduğu topun, serseri kurşun gibi bir metre kala yön değiştireceğini nerden bilsin. Sonra oyuna yeni girmiş bir Gökdeniz'in burnunun dibine kadar, okulun bahçesinde çalım atan çocuklar gibi gelerek gol atacağını nasıl düşünebilsin. Yok yok Avrupa'nın en az gol yiyen takımına fazla haksızlık yapmayın. Onlar ki az gol yedikleri için eleştirildiler devamlı. Bakın artık onlarda çok gol yiyebilen bir takım oldu artık sayemizde. Tebrikler Türkiye, sizler sadece maçı kazanmadınız. Onların deyimiyle Karaiskakis'in kazandırdığı bağımsızlığıda geri aldınız bu gece.

METİN ÖZKAYA

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..