Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Karanlığın efendileri

Karanlığın efendileri
 

Pan`ın Labirenti filmindenbir sahne


Bir gün bakkala gittiğimde garip sesler duydum. Ama düşündüğünüz gibi insan sesleri değildi. Daha garip seslerdi. Korkudan apartmana koştum. Duyduğum ses bana şöyle dedi:

“Biz Karanlığın Efendileri’yiz. Aydınlığın Efendileri’ni yakalayacağız. O garip sesleri çıkaran bizdik.”

Ben de:

“Bana mı sesleniyorsunuz?” dedim.

Onlar da, “Evet Duygun Hazretleri sen de Aydınlığın Efendileri’nden birisin. Bu iyiliklerine şu ana kadar sessiz kaldık. Artık bunu değiştirmenin zamanı geldi. Sen insanların içlerini kötü düşüncelerle dolduracaksın ve biz de seni tutsak etmeyeceğiz.” dediler.

Ben o sırada korkmaya başladım. Ya beni tutsak ederlerse, bu gerçekten olabilir mi?

Onlar şöyle dediler:

“Biz geceleri çıkarız ve insanların içlerini kötü düşüncelerle doldururuz. Sen de bize yardım edeceksin. Eğer yardım etmezsen!...”

Onların o anda sözünü kestim. İstediklerini yapmayacaktım. Ama yapmazsam da tutsak edilecektim. Onlardan kurtulmak için ne yapmalıydım acaba?

Onlara bir soru sordum:

“Sizi göremiyorum ama sesinizi duyabiliyorum. Bu nasıl olabilir peki?”

“Çünkü, biz senin içindeyiz Duygun Hazretleri” dediler.

Niye bana ikide bir Duygun Hazretleri diyorlar acaba? Sormak istedim ve sordum:

“Siz Karanlığın Efendileri! Size sesleniyorum. Bana niye ikide bir Duygun Hazretleri diyorsunuz?”.

Karanlığın Efendileri:

“Sen bir prensessin ve seni uzun zamandan beri arıyorduk.”

Bana olayı anlattılar:

“Bir zamanlar çok uzakta bir prenses yaşarmış. Yeraltı prensesiymiş bu. Bir gün prenses, özgür olmak için, ona hizmet eden hizmetlilerden kurtulmak istemiş. Yeraltından yeryüzüne kaçmış. Güneş ışığından gözleri kör olmuş ve ortadan kaybolmuş. İşte o prenses sensin.” dediler.

O anda benim ağzım açık kalmıştı. Niye diye sorarsanız, ben nasıl prenses olabilirdim ki? O zaman benim ailem de bir kraliyet ailesi olmalıydı. Neyse, annem merak etmeden benim eve gitmem gerekiyordu. Koşarak hemen asansöre bindim ve eve geldim. Anneme olayı anlattım.

Annem:

“ Kızım sen hayal görmüş olmalısın. Karanlığın Efendileri diye bir şey yoktur. Haydi yemeğe.” dedi.

Ben de yemeğe oturdum. Karanlığın Efendileri’nin, Aydınlığın Efendileri’ni yok ettiğini hissedebiliyordum. Demek ki ben!...

Babam olayı öğrenmişti, nasıl mı? Tabi ki annem anlatmıştı. Bana ne olduğunu sordu:

“ Sen Karanlığın Efendileri’ne gerçekten inanıyor musun ha, güleyim bari ha ha aha!” dedi.

Yemekten koşa koşa kalktım. Babam benim ona kızdığımı anlamıştı. Odamın penceresinden dışarı baktığımda her yerin yıkıldığını gördüm. Hemen annemi çağırdım.

“Anne bak her yer yıkılmış. Gördün mü?” diye sordum. Annem:

“Ne yıkılması çocuğum? Her yer sapasağlam duruyor işte! Sen bugün çok yorulmuşsun herhalde! Haydi bakalım yatağa!” dedi.

Beni kimse anlamadığı için kızarak yatağa uzandım. Acaba sizce yarın ne olacak?

Yarın ne olacağını tahmin edin. Sizi merakta bırakayım. Belki siz de Karanlığın Efendileri ile konuşabilirsiniz. Nasıl mı?

Size bir ipucu vereyim.

Hayal gücünüzü kullanın! Belki benim yaşadığım gibi bir olay yaşarsınız.

 
Toplam blog
: 13
: 12489
Kayıt tarihi
: 12.09.07
 
 

Benim adım Duygun Şahin. 15.09.1997 yılında Bursa'da doğdum. Milliyet Blog'ta yazan Hakan Şahin'in k..