- Kategori
- Deneme
Karanlığınıza meydan okuyun
Gözler bakar, dudaklar söyler, lakin kalp ne söylerse doğru söyler. Aramam bunda bir mantık zerresi dersiniz, kapılıp gidersiniz… İşte o an göz, dudak, kalp konuşur aynı dili.
Çıkamazsınız en karmaşık ikilemli sarmalların içinden, galiz düşünceler katar sizi girdabına; işte o an beyin konuşur, konuşur, konuşur… Çıkamazsınız en derin, en karanlık Gayya kuyusunun dehlizlerinden. Gözünüzün erişebildiği her renk kapkaradır artık…
En korkuncu da yüreğinizin bu ışıksız kuyudaki yalnızlık konçertosuna kendine münhasır diliyle tempo tutmasıdır.
Oysa özünüzde yanan kandiller ışığa gark ediyordur da sizin gözünüz umarsızdır o an; nura kör olmuştur sizin gönlünüz, duyarsızdır; çaresizliği şiar edinmiştir.
Susturun simsiyah düşüncelerinizi… Çevirin yüreğinizi, gözlerinizi ruhunuzun ışığına; aralayın kapınızı, çıkın kendi zifiri karanlığınızdan… Aydınlansın ruhunuzun güneşiyle gönlünüz; yıkansın gözünüz ruhunuzdan akan ışıltılı sularla.
İsterseniz çevirebilirsiniz yüzünüzü ayın karanlık yüzüne; ya da seçerseniz umudu, seyredersiniz gökteki kandilin nurunu.İsterseniz görebilirsiniz bahçenizdeki hazanı, solgun yaprakları; ya da seçerseniz umudu, yersiniz solgun yaprakların meyvesi olan kehribar rengi üzümünü.