Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '21

 
Kategori
Komşuluk
 

Karanlık Dehlizlerde

Biz insanlar, bazen yemyeşil çimenler üzerinde  mutlulukla koşar, bazen de yazık ki karanlık dehlizlerde kör kuyularda keder içinde debeleniriz.

Virüs ve diğer pek çok etken yüzünden ben şu içinde olduğumuz günleri de karanlık dehlizlerde geçen günler kadar yıkıcı görüyorum. En çok ta gençlerimizin aniden bu tuhaf pandemiyle karşılaşmaları nedeniyle üzüntü yaşıyorum. Dünyanın her yeri için zor günler. İnşallah aşı 3-5 aya yaygınlaşır da en azından nefes alabiliriz. Her neyse.

Burada özel olarak belirtmek istediğim; birbirimize olabildiğince destek olmak. Hayır,  sadece maddiyatı kastetmiyorum.

Ülkemizde son dönemde anlayamadığım kadar yüksek dozda bir gerilim içindeyiz. Adeta biz de çevremizin ülkemiz insanlarının derdine dert katmak istercesine sosyal medyada, TV programlarında trafikte vb.öfke, nefret, hınç doluyuz.

Bu olağandışı halden bir anönce kurtulmaya bakmalıyız çünkü malum Allah bizi birbirimizle güzel yaşamakla da görevlendirdi. Ayrıca ortaya çıkardığımız kötülük enerjisinden kim ne kazanır ki? Biraz derin ve akıllıca düşünelim iş işten geçmeden. Haberlere baktığımızda dahi ufacık mevzulardan ne çok cinayetler işlendiğini acıyla görmüyor muyuz? Yazık.

Destek demiştim evet. Bunun pek çok yolu var.

İlk sırada kelimeler geliyor.

Lütfen: virüsten,  fazlaca insanlarla bir arada olamasak ta sözle yazıyla birbirimize güzel kelimelerle hitap edelim.

"Değerli arkadaşım.  Kıymetli meslekdaşım.  Canım babacığım. Teşekkür ederim arkadaşım.  Kırdımsa özür dilerim kardeşim vs.vs."

Diğer taraftan da "sen" dilini bir an önce bırakalım. "sen şöylesin sen böylesin, yalancısın, hainsin, sahtekarsın."  yıkıcı bir dil. 

Oysa "ben" dili malum " ben senin bu konuda haklı olmadığını düşünüyorum. Ben bu konuya katılmıyorum. Ben başka türlü düşünüyorum. Ben bu tavra kırıldım" .vs,vs.

İkinci sırada yüz geliyor. Mimikler ve alın-göz çizgilerimiz.

Aah bu yüz çizgileri şu aralar ne kadar da gergin, öfke dolu. Gevşemek yok, mecaz yok,  hicv yok, espri yok, neşe yok, bazı şeyleri hoşgörmek yok. Herşey siyah ya da beyaz değildir ki  Dünyada.. Herkesin bizimle aynı olması da mümkün değildir. Bu kadar katılığın kindar bakışların kime ne faydası var ki? Aksine hastalıkların kökeninin üzüntü ve gerginlik olduğu da ortaya çıkmışken.

Üçüncü sırada  olgun davranışlar geliyor. Şu anda virüs sarılmamızı, sırt sıvazlamamızı engelliyor ama genel tavır anlamında aklıma hoş bir yaklaşım olarak   "iiyilikleri taşa, kötülükleri kuma yaz " veciz sözü geliyor..

Tabii ilaveten unutmak, affetmek.

"kendim dahil herkesi  ve herşeyi affediyorum"  bunu hergün birkaç kez tekrarlamak,  zihnin bunu giderek  hücrelerimize de öğretmesine izin vermek.

Aklıma gelen  ruhsal destek yöntemi  de maddi jestlerin yani hediyeleşme enerjisinin gücü. Bize bumerang gibi süper bir içsel enerji halinde dönebilecek harika paylaşımlar.

Eğer imkanınız varsa hergün dilediğiniz her gıdayı  eşyayı alabilen şanslılardansınızdır. Ya diğerleri?  O ürünlerin onlar için marjinal etkisi, yaratacağı sevinç  ne kadar da muazzamdır...

Yazım kimi nasıl etkiler, ya da çevresine karşı daha duyarlı olmasına yol açar bilemem ama 10 kişi de olsa, 20 kişi de. Benim için bu da  olumlu bir fark olacaktır.

Sağlıkla,sevgiyle, saygıyla kalın.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 148
: 384
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

Merhaba...  Üniversite mezunu Kamu İdaresinde  çalışan bir bayanım. Ankara'da iki oğlumla yaşıyorum..