- Kategori
- Güncel
- Okunma Sayısı
- 347
Karanlık kapalı zorunlu eğitim mağdurları

Geleceğimizin garantisi çocuklarımız...
Ailenin rolü çocuğu geleceğe hazırlamada ailesel bilgi ve görgü donanımı yüklemede şüphesiz direkt etken. Ama ya onun kendi içsel olmak ve olmamak istedikleri, yapmak ve yapmamak istedikleri ayrı bir denklem aile için. Bu çözümlemede aile onun özellikle kişiliğini biçimlendirmede dayatmacı ve baskılayıcı olmamalıdır.Çocuğun alt benliğinde yatan yaratıcılık ve sosyalleşme olgusunun önü kapanmadan aile ile iç çatışmaya girmesi doğaçlama çözülmelidir. Burada ailenin gözlemciliği ve doğal koruyuculuğu ön planda olmalı ancak dayatmacı olmamalıdır.
Konya'daki LPG patlaması sonucu hayatını kaybeden minicik 18 yavrumuz; hiç kuşku yok ki bu dayatmacı ve engelleyici hatta çocuğa vizyon sağlamak yerine önünü kapatma zihniyetinin talihsiz bir sonucudur. Dayatmanın adı da var kimileri Nakşilik, kimileri Süleymancılık kimileri ise Kadirilik adına kimi gelenek adına ki daha da global anlamda din adına çocukların beyinleri kuşatılıyor ve kendi karanlık dünyalarını çocuklarında da görmek belki de egolarını tatmin ediyor ama çocukların ruhları 2 paraya satılıyor kime gam...
Beyinlerine kilit vurulmuş düşünmekten aciz bırakılmış sosyalleşmenin ise yerlerde gezindiği bir aile tarafından kafaları örtülerek genç kız olacağı günlerin özlem ve umudunu, yaşama özlemini elinden alınarak sevgiden uzak karşı cinsden bi haber ve çocukluğunu dahi yaşayamadan belki de başkalarının tavsip ettiği ancak kendisinin fikir sahibi bile olmadığı biri ile adına yuva kurmak denirse karanlık kapalı bir yuvanın kölesi olmak...
Ailenin yanlışı devletten döner uygar ülkelerde. Ama benim ülkemde bu yaz bu karanlık zihniyetlerin teslim almak istediği ikibuçuk milyon yavrumuz Kuran kursu adında karanlık emellere köle olmakta ve dayatmacı zihnyetin eseri olarak özgürce düşünme yetileri körelmiş birey olarak aynı zihniyette çocuklarını yetiştirmektedirler.
Devlet tarafından özgürce düşünmeye müsait bir eğitim sistemi tarafından yetiştirilmedikleri ve ebeveynlerin eğitimsiz kaldıkları sürece bu yavrularımız karanlık gerici güçlerin elinde sadece bol çocuklu birer oy potansiyeli olarak bakılmaya devam edilecektir. Son olarak bu yavruların sözde dindar yetiştirilerek öbür dünyalarını garantiye alma yetkisi kimseye ait değildir. Kişiye özeldir... Ama ufak yaşlarda beyinleri pozitif düşünceden soyutlayarak değil...
Ailenin rolü çocuğu geleceğe hazırlamada ailesel bilgi ve görgü donanımı yüklemede şüphesiz direkt etken. Ama ya onun kendi içsel olmak ve olmamak istedikleri, yapmak ve yapmamak istedikleri ayrı bir denklem aile için. Bu çözümlemede aile onun özellikle kişiliğini biçimlendirmede dayatmacı ve baskılayıcı olmamalıdır.Çocuğun alt benliğinde yatan yaratıcılık ve sosyalleşme olgusunun önü kapanmadan aile ile iç çatışmaya girmesi doğaçlama çözülmelidir. Burada ailenin gözlemciliği ve doğal koruyuculuğu ön planda olmalı ancak dayatmacı olmamalıdır.
Konya'daki LPG patlaması sonucu hayatını kaybeden minicik 18 yavrumuz; hiç kuşku yok ki bu dayatmacı ve engelleyici hatta çocuğa vizyon sağlamak yerine önünü kapatma zihniyetinin talihsiz bir sonucudur. Dayatmanın adı da var kimileri Nakşilik, kimileri Süleymancılık kimileri ise Kadirilik adına kimi gelenek adına ki daha da global anlamda din adına çocukların beyinleri kuşatılıyor ve kendi karanlık dünyalarını çocuklarında da görmek belki de egolarını tatmin ediyor ama çocukların ruhları 2 paraya satılıyor kime gam...
Beyinlerine kilit vurulmuş düşünmekten aciz bırakılmış sosyalleşmenin ise yerlerde gezindiği bir aile tarafından kafaları örtülerek genç kız olacağı günlerin özlem ve umudunu, yaşama özlemini elinden alınarak sevgiden uzak karşı cinsden bi haber ve çocukluğunu dahi yaşayamadan belki de başkalarının tavsip ettiği ancak kendisinin fikir sahibi bile olmadığı biri ile adına yuva kurmak denirse karanlık kapalı bir yuvanın kölesi olmak...
Ailenin yanlışı devletten döner uygar ülkelerde. Ama benim ülkemde bu yaz bu karanlık zihniyetlerin teslim almak istediği ikibuçuk milyon yavrumuz Kuran kursu adında karanlık emellere köle olmakta ve dayatmacı zihnyetin eseri olarak özgürce düşünme yetileri körelmiş birey olarak aynı zihniyette çocuklarını yetiştirmektedirler.
Devlet tarafından özgürce düşünmeye müsait bir eğitim sistemi tarafından yetiştirilmedikleri ve ebeveynlerin eğitimsiz kaldıkları sürece bu yavrularımız karanlık gerici güçlerin elinde sadece bol çocuklu birer oy potansiyeli olarak bakılmaya devam edilecektir. Son olarak bu yavruların sözde dindar yetiştirilerek öbür dünyalarını garantiye alma yetkisi kimseye ait değildir. Kişiye özeldir... Ama ufak yaşlarda beyinleri pozitif düşünceden soyutlayarak değil...
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

daha 18 ine bile gelmemiş o kızları gördükçe benim içim parçalanıyor. hepsi başlarını kapamış ama deli pembe, fıstık yeşili, ateş kırmızısı eşarplarla, yüzlerinde bir ton makyaj, kot yelek giymiş içine uzun kollu t-shirtler... dini bütün kızlar evlenmeye hazır der gibi hepside.. sadece baskı olduğu o kadar belli ki, ailelerin cahilliği çok açık ortada. ve yazık ki o yıkanmış beyinleri... kendilerini öyle güzel ve akıllı hissediyorlar ki.. çocuk doğduğu zaman kişiliği ile doğuyor, onu sadece olumlu olarak yönlendirebiliriz, değiştiremeyiz. en başta bir birey olarak onun düşünce ve isteklerine değer verebilmeliyiz. dediğiniz gibi onları soyutlayarak değil. güzel bir konuydu...
sakura 06.08.2008 23:35Facebook hesabınızla yorum yapın, daha çabuk onaylansın!