- Kategori
- Psikoloji
Karanlık yalnızlıklar
Neydi acıtan bu kadar yüreğini. Karmakarışık düşünceler yumağında ilerliyordu düşünceleri. Belki çaresizlik, belki yorgunluktu onu böyle hissettiren. Belkide yalnızlıktı.
Öylesine karanlıktı ki dünyası, gözbebeklerini yırtarcasına açıyordu, biraz aydınlık için. Fakat nafile. Koyu karanlıklarda kararıyordu giderek gözbebekleride. Peki ama ya ruhu? Bu karanlıkların içinde aydınlık mı arıyordu gözleri gibi?
Hayır! Ruhu karanlığı istiyordu. Sığınıyordu karanlığa. Karanlık yalnızlıktı, dinginlikti, huzurdu belkide. Kaybolmak istiyordu karanlığın içinde. Karanlık olup, karışmak istiyordu karanlığın içine. Çıkar yolları yoktu onun, aydınlıkları yoktu.
Yarından beklenecek hiçbir şeyi yoktu. Böyle karanlıklarda yaşamak belkide daha iyiydi. Umutlanacak, bekleyecek, sevecek biri olmadıktan sonra... Ne anlamı vardı aydınlıkta olmanın.
Paylaştıkça çoğalırdı insan. Paylaştıkça aydınlanırdı. Oysa ne kadarda yalnızdı. Elinin tersiyle itmişti sevgileri. Düşünmemişti özleyeceğini, bekleyeceğini. Yalnızlığı o çağırmıştı farkında olmadan. Ve artık ona git demek için çok geçti. O halde buna alışmak zorundaydı.
"Hoşgeldin yalnızlık" dedi...