Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '15

 
Kategori
Edebiyat
 

Karanlıktan apaydınlık bir Arif Ay çıktı

Karanlıktan apaydınlık bir Arif Ay çıktı
 

Şiir yazmak, duyumsamadan olmayacak, özümsemeden olmayacak bir şey… Arif Ay ‘Ateş ve Caz’la bana bunu öğretti…

Arif Ay için ateşi cazla buluşturan adam mı demeli? Bunu deyince anlamsız bir anlam mı çıkar ortaya bilemiyorum. Bilemediğimiz o kadar şey içinden bunu da bilmeyelim ne çıkar?

Şiir bazılarınca küçümsenen, bazılarınca yüceltilen bir edebi tür. Bir edebiyatçı keşke şiir yazabilecek kadar kelimelerle oynayabilseydim derken, diğer bir edebiyatçı şiir yazmak dünyanın en kolay işi diyebiliyor. Ben de şiir konusunda bu tür tartışmalar nedeniyle ikilem içindeyken bir şiir kitabı okudum: Ateş ve Caz… Arif Ay’ı orada tanıdım. Ateşi orada.

Onun yoksulluğu öptüğü yerden bir yağmur, bir Fırat damlıyordu. Onu gördüm. Filistinli çocukların sözcükleri taş olmuş dizelerine yansıyordu. Dünya onun kanatlarında ısınmak için sıraya giriyordu. O, ısınmak için sıraya giren dünyanın göğündeki bir kuş bile değildi halbuki. Kendisini tanımlarken öyle diyor. Yine en şairane tabirlerle…

Bosna’ya “Ey 20. Yüzyılın Endülüs’ü” diye seslenen, Grozni’deki çocukların sokak düşlerine yardımcı olmaya çalışan, Şehidistan, Çiçekistan, Çeçenistan diyerek Çeçen mücahitlere selamı çakan da o…

Şiir yazmak duyumsamadan olmayacak, özümsemeden olmayacak bir şey

Ateş yakar adamı… Kafiyeler okşar. Kafiyeli ateşle dans ederken Arif Ay, bu dansına caz müziğini mi arka fon yaptı, bunu da bilemiyorum. Saksafon sesi nerede, sessizliği delen naif ses nerede?

“Ey halkım! İbrahim’in koyduğu taşa yüz sürdün de ateşini hiç duymadın?” soruşunun bir yerlerinde olmalı.

“Menteşesi paslı kapılar gibi gıcırdayan halk”ın anlayamadığı ve belki de uzun bir süre anlayamayacağı bir isim Arif Ay…

Ateş ve Caz da öyle bir kitap. Şiir kitabı…

Hani bu yazıya başlarken demiştim ya ikilemdeydim diye…

Artık değilim. Şiir yazmak büyük bir zeka işi. Şiir yazmak, yaşanmadan olmayacak bir şey. Duyumsamadan olmayacak, özümsemeden olmayacak bir şey… Arif Ay bu şiir kitabıyla bana bunu öğretti…

Ben de onunla Bosna’ya, Çeçenistan’a, Filistin’e hayatımın en güzel selamını çaktım. Onun “ruhunun hapsedildiği meşum bir karanlıktan seslenmesine” kulak kabarttım.

Karanlıktan apaydınlık bir Arif Ay çıktı.

Yüreği yangın yeri, kelimeleri ateş…

 
Toplam blog
: 6
: 572
Kayıt tarihi
: 04.06.14
 
 

Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümü Mezunu Arkeolog Sinad..