KARAOĞLAN

Yazılı puanlarını işlediği not defterini pilot kalemiyle birlikte ceketinin iç cebine koydu. Tomar halindeki yazılı kağıtlarını paket lastiğiyle bantladıktan sonra siyah renkli hediye poşetine nizami bir biçimde yerleştirdikten sonra öğretmenler odasındaki dolabına kilitledi. Nöbetçi öğretmenlik görevi nedeniyle dersi olmamasına rağmen okulda bulunmak mecburiyetindeydi.

Kendisine teknisyen izlenimi veren açık mavi önlüğünü giydikten sonra üçüncü katta lise son sınıfların bulunduğu koridora doğru merdivenleri çıkmaya başladı. Bacaklarının ağrımasına sebep olan meslek hastalığı varis nedeniyle biraz zorlanmasına rağmen dinç görünüyordu.

Tecrübesinin verdiği tatlı sert disiplinle öğrencileri üzerinde etkili olması nedeniyle çekinilen bir öğretmendi. Malum niteliği nedeniyle lise son sınıfların olduğu koridorda belirmesiyle hormonların verdiği yetkiye dayanarak enerji patlaması yaşayan öğrencilerin gürültüsü bir anda kesildi.

Mesleğinin ilk yıllarında öğretmenliğe pek ısınamasa da öğrencilere duyduğu sevgi sayesinde yirmi beş yılı geride bırakmıştı. İnsana yapılan yatırımın en kârlı ve en değerli yatırım olduğuna inandığı için öğrencilerinin şevkini kırmamaya gayret ediyordu.

Esmer gür kıvırcık saçlarına yağan seyrek karlarla birlikte karakteristik bıyığıyla dikkat çeken tecrübeli eğitimcinin olduğu katta çıt çıkmıyordu. Bir alt katta ise nöbetçi öğretmen yerinde olmadığı için gürültü okulun dışından duyulmaktaydı. Görev yerine iştirak etmekte imtina eden hanımefendi nöbetçi olduğunu unutmuş olacak ki abartılı makyajı, elit görünmeye çalışırken kendini rüküş konumuna düşüren yüksek maliyetli kıyafetiyle öğretmenler odasında gıybet ana temalı koyu bir sohbete dalmıştı.

Gürültünün sesinden rahatsızlık duyan okul müdürü, gri takım elbisesi, siyah rugan ayakkabılarıyla sol elini pantolonunun cebine atmış, sağ elinde salladığı anahtarlığıyla üçüncü kata doğru çıktı. Müdür, kendisine eşlik eden iki müdür yardımcısıyla birlikte İtalyan asıllı mafya lideri Al Capone’u andırıyordu.

Üçüncü kata gelen üç idarecinin sessizliği müdürün kıvırcık saçlı öğretmene ikinci kattaki gürültüye neden müdahale etmediğini sormasıyla bozuldu. Öğretmen sakin bir tavırla ikinci katın yetki dâhilinde olmadığını, dolayısıyla müdahale edemeyeceğini söyledi. Müdür ardındaki idarecilere gövde gösterisi yaparcasına sesini yükselterek kıvırcık saçlı öğretmenden ikinci kattaki gürültüyü susturmasını emretti.

Deneyimli öğretmen hayır anlamına gelen bir cevap verince müdür egosunu tatmin etmeye yönelik bir tavırla meslektaşına verdiği emre itaat etmesini; otoriteye karşı gelmeye hakkı olmadığını pek de hoş olmayan bir üslupla söyledi. Nahoş tavırla söylenen cümleye içerleyen öğretmen kendisine bağırmamasını, kendisinin herhangi bir otoritesinin bulunmadığını, devletin yetkisiyle şahsını ezemeyeceğini yüksek perdeden söyleyince iki tecrübeli eğitimci arasında sert bir polemik meydana geldi.

Birbirine bağırarak konuşan iki adamın sesi ikinci kattaki gürültüyü bastırırken iki müdür yardımcısı şahit yazılma korkusuyla usulca olay yerinden uzaklaştı. Arkasından kimsenin olmadığını geç fark eden müdür o zaman kadar pek de alışık olmadığı bir tepkiyle karşılaşmanın öfkesiyle derin derin solumaya başladı.

Bağırıp çağırınca hâkimiyet kurabileceğini düşünen idare adamı sert bir kayaya çarpmanın şokunu yaşıyordu. Eli ayağı titreyen müdür hiçbir şey söylemeden koşar adım merdivenlerden indi.

Gençliğinde arkadaşlarının Karaoğlan lakabıyla hitap ettiği, altmış sekiz kuşağı olmanın heyecanını bünyesinde barındıran öğretmen yetkiden güç alarak insanları ezmeye çalışan idareciyi püskürtmenin mutluluğunu yaşıyordu. Askerliği, öğrenciliği ve meslek hayatı süresince bu tip insanlarla mücadele ettiği için böyle bir tartışmaya girmekten çekinmedi. Nöbet süresin dolan öğretmen, derse girmek için üçüncü kata gelen meslektaşlarına iyi dersler diledikten sonra müdüre ders vermenin haklılığıyla öğretmenler odasına gitti.