Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Karartılan hayatlar

Karartılan hayatlar
 

Bu yazıya başlayabilmek için kendimle çok mücadele ettim. İçimdeki isyan duygusu günlerdir yaktı kavurdu beni. Ne aklım, ne insanlığım, ne kadınlığım kabullenemedi bu acıyı.

Korktuğum başımıza geldi.

Telefonun öteki ucunda, arkadaşım. Dostum! Hıçkırıklarını duyarken, gözyaşlarını gözlerimden akıttığım, çaresizlikle feryat eden bir anne. O, iki kız çocuğu ile yaşam savaşı veren bir anne!

Kızlarının babası…

Adı baba. Dünyaya çocuk getirtme konusu dışında bir insanlığı kalmamış biri.

Yaşadıkları şehir, diğer şehirlerle kıyaslandığında ucuz olduğu, yaşamı kıt kanaat geçirebildiğiniz şehirlerimizden biri. İki kız çocuğu ile kocasının yeni aşklarına yol açan boşanma sonrası sığındığı şehir.

Dul adının, sahipsizliğin, çaresizliğin altında iki büklüm bir yaşam…

“- Bittik biz! Bitirdiler, hayatımızı karartılar!”diye ağlayarak konuşmaya çalışıyordu. “Daha on ün yaşında, okula giden kızımın hayatını kararttılar. Kızımla birlikte biz de bittik! Yavrularım da, ben de intihar edeceğiz. Lanet olsun bu hayata!”

Ağlama krizi sonrasında anlattıkları kanımı dondurdu.

Küçük kızı 7. sınıf öğrencisi idi. Evlerine fazla uzak olmayan bir ilkokula devam ediyordu. Arkadaşım emekli maaşı ile geçinmekte zorlandığından çalışmaya başlamıştı. Başka bir semtte çocuk bakıcılığı yapıyordu. Okulların etrafını mesken tutmuş uyuşturucu çeteleri haberlerini duyuyor, kızının başına böyle bir bela gelmesin diye her namazda dua ediyordu. Tüm çocuklar için, insanlık için:

"Korkuyorum" diyordu.

Korktuğu, hepimizin korktuğu şey başına gelmiş, ama aylar sonra fark etmiş.

Kızının hareketlerindeki değişiklikleri buluğ çağı isyankârlığı, yıkanırken banyoya annesini istememesini gelişen vücut hatlarından utanma diye düşünerek anlayışlı davranmaya çalışmış. Kızının ağlamaktan kızarmış gözlerindeki çaresizliği görse de, babasına duyduğu özlemden diye düşünmüş, sarılmış kızına…

Sorularına tek cevap, hıçkırıklar içindeki küçücük bedenin ona sımsıkı sarılması olmuş aylarca…

Küçük kız, uyuşturucuya alıştırıldığını, çıplak ve uygunsuz resimlerinin çekilerek tehdit edildiğini söyleyememiş. Taa ki evdeki tüm ilaçları yutup okula gittiğinde, okul koridorunda yığılıp kalıncaya dek.

O şerefsizlerin işkencelerine, tecavüzlerine boyun eğmiş, ölüm korkusu ile. Sigara ile dağladıkları vücudundaki izleri jilet kullanarak, anlaşılmasın diye yaraya çevirmiş. Kaldırıldığı hastanede duran kalbi tekrar çalıştırılmış. Hayata döndürülmüş!

Sorarım size! Hangi hayata döndürüldü bu küçük kız? Hangi mutlu günlere?

Hastanede gözlerini açtığında ‘’ baba ‘’ diye ağlayan bu yavruların suçu ne?

Sırtında her türlü sıkıntıyı yük yapmış taşıyan annelerin suçu ne?

Para ve sapık duyguları tatmin için bu çocuklara en insanlık dışı çirkinliği yapabilen bu gençlerin aile yapısı ne? Acaba bunların kız kardeşleri yok mu? Ya da kardeş bildikleri?..

Devletin koruyamadığı çocuklarımızı koruyacağız ama NASIL?!..

 
Toplam blog
: 39
: 761
Kayıt tarihi
: 08.03.09
 
 

Yaşamı tüm engellere rağmen sürdürmekten yorgun bir savaşcıyım. Anadolu Üniversitesi İş idaresi Bö..