Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Karasevda aptallık mıdır?

Karasevda aptallık mıdır?
 

Sevdayı bulunca yaşamalı demez miyiz? Peşini bırakmamalı, ne olursa olsun vazgeçmemeli... Savaşmalı kazanmak için; kendimizle, evrenle... Hem savaşmalı hem de iş birliği yapmalı kavuşmak için. Vuslat şarabını yudum yudum, kana kana içmeli demez miyiz?

Masallarda mı olur mutluluklar, şarap sadece orada mı mide bulandırmaz? İçince ağlanır mı masallarda, sevda neden bu kadar masumdur oralarda? Karasevdanın tanımı var mı Cinderella' da? Bilir mi o çektiklerimizi? Ya Pamuk Prenses? Uyuyan Güzel? Nefesleri durmuşken gelir prensleri, bir öpücükle biter ölümle ilişkileri... O prensin gelmeme ihtimali olur mu, terkeden maşuk masalda yer bulur mu?

Neden destanların kahramanları erkeklerdir? Karasevda onlara mı mahsus? Çöllerde sürünürken sevdiği, Leyla'nın halini bileniniz var mı; Şirin neler çekti peki?

Peki, bilir misiniz aşkı savunanların hallerini? Hep gülen yüzüyle karşılarlar sizi, aşk güzeldir derler. Gerçekten güzel midir aşk, konuştuklarıyla yaptıkları bir midir sizce? Güvenirsiniz değil mi, umudunuz bittiğinde sığındığınız limandır aşk yazarları... Onların hiç mi tükenmez umutları, karasevda denen o illete hiç mi tutulmazlar sanırsınız?

Gelmeyen sevgili, ihanetler, üzüntüler onlarda yok mudur ki? Anlatırsınız derdinizi de çare ararsınız. Çoğu da doğrudur verdiği reçetelerin. Peki hiç aklınıza gelir mi nicedir onun hali? Kemal Sunal örneğini onlara da uyarlar mısınız? Hiç gülmeyen yüzüyle ne yüzler güldürmüştür, kimbilir... Sahi, kim bilir?

Aşk onlar için bile bile mi zordur, bile bile mi aşka adarlar kendilerini? Kendilerine yapamadıkları iyilikleri başkalarına yaparak mı mutlu olurlar? Zannettiğiniz gibi cesur mu acaba hepsi? Güzel yazılar yazsınlar, duygu seline boğulsunlar diye midir bu çektikleri?

Sahi, boğulmak demişken, onlar boğulurken kim vardır yanlarında? Kim kurtarır sevda çöllerinden, kim verir bir yudum su onlara? Acı acı dinlerler bir şarkıyı defalarca; hüzne boğulurlar, gözyaşlarına boğulurlar, özleme boğulurlar, aşka boğulurlar... Nefesleri kesilir de gelmez prensleri. Kim yazdı o masalları, kim inandırdı bizleri? Aşk, masaldır sadece diyenlere inanası gelmez mi hiç onların? Ben varım, ben buradayım diyeni nerededir o aşıkların?

Kendisine faydası yoktur o yazarların. Size mi olacak! Sizin mi derdinize çare bulacak! Ama, ne ilginçtir ki, bulur, değil mi? Terzidir o ama sökükleriyle yaşar bu hayatı...

Zaman durur onlar karasevdaya bulaşınca... Oysa biraz kendilerine de saklasalar o akılları, biraz uygulasalar söylediklerini... Daha mutlu olmazlar mı? Sevdayı kendileri karartmıyorlar mı böyle?

Sahi, niye kararır sevda? Gelmiş kapına, yaşasana işte, yaşatsana! Düşsene peşine! Hani o keskin zekan; kendine gelince niye duruverir birden? Niye beklersin, harekete geçsene! Gurur yoktur derken niye gurur yaparsın?

Yok, olmaz işte... Çiçeklerin açması güneşe bağlıdır. Hayat ışığı gelmezse açmaz o çiçekler, duvarlarını gökkuşağından ördüğün o bahçe yalan olur, gonca ev solar güllerini veremeden... Fesleğenler acı verir sana, o çok sevdiğin koku gözlerini yaşartır. Karanlık hayatın daha da kararır; yüreğinde çırpınan kelebekler değil, acıyı dost edinen sevdandır artık. Ne kurtulmayı becerebilmişsindir ne de kavuşmayı... İşte bunun için karasevdalı bir aptal, karasevda ise aptallıktır!
 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..