- Kategori
- Şiir
Kardeş bi kalem alabilir miyim (2)
Aslında leş gibi sıcaktı ya hava, bana şimdi sanki o zamanlar daha serinmiş gibi geliyor.
Eskilerin dediği gibidir belki de –o zamanlar bu kadar beton yoktu-
Malum yerde, malum içeceklerimizle oturmuş malum konuları konuşuyorduk.
Gençtik ya daha!
Tamam; okuldan yeni gelmiş çocuğun güvenli, ılık camlardan yağmuru seyretmesi gibi bakmıyorduk hayata belki
ama bu kadar da değildi üzerimizdeki yük.
...
ara ara ‘şişe toplayıcılar’ yaklaşırdı yanımıza
‘Efenim sayın abijim boj şişeniz...’
bilirsin çoğu emekli müzisyendir onların,
ordan gelir ya zaten bu zorlama kibarlıkları
‘sayın abijim müteşekkirim’
‘arz-ı hörmet...’
...
sen çoğu zaman kırmızılar giyerdin
ıslak gözlerini süzerek, gülerek
nefesine kardığın
ve benim çoğunu bilmediğim Rumeli türkülerini getirir şarap şişelerinin yanına
birazdan havalanmak üzere usulca bırakırdın.
O türküler, deniz kokusu, kırmızılar ve sen.
Ben bir anda neden ayrıldım hepinizden?
...
şimdi, yıllar sonra malum yerde, malum içeceğimi içerken
düştü aklıma bir Rumeli türküsü
uzunca soluyup denizdeki havayı, yüzümü kaldırdım kentin ışıklarına doğru.
Eski sevgililer bazen arar insanı
Ama hiç aramayan, iz bırakmayan eski sevgililer vardır ki
Ah gülüm
Onların tadına doyum olmaz
...
bütün şişe toplayıcılarının selamı var.
Bilirsin onların çoğu emekli müzisyenlerdir ve bu malum yer filler mezarlığı misali hepimizi kucaklayacağı günü bekleyecek.
Okan Ünver