Kardeş kardeşi öldürüyor!

Tüketiyoruz birbirimizi, acımasız  ve anlamsız bir kan davasının sarmalına bağlanmışız adeta ve   taş kesilmiş kalplerden  büyük bir öfke ile  30 yıldır bu coğrafyada tam teçhizat silah kuşanmış ölüm  üstümüze üstümüze gelerek tırpanlıyor bizi, tüm bir nesli yok etmeye adeta ant içmişçesine.

Ahmet Kaya’nın bende çok anlamı bir şarkısı vardır; “hani benim gençliğim nerde anne?...” diye devam edip acılara yenilmiş, çalınmış bir çocukluğun, zindanlarda yitip giden  bir gençliğin, bu ülkenin makus tarihinin en acılı dönemlerine tanıklık etmiş ve o dönemi dizelere döken şarkısı…

O şarkının nesliyiz aslında biz ve o  nesil tükeniyor göz göre göre, 80’li yıllarda askeri  cunta ile başlayıp PKK- Devlet çatışması ile durmaksızın devam edip gelen bir savaşın aynı tarafında olan çocuklarının bir birini tüketmesine tanıklık ediyoruz.

Kürt  gençleri ölüyor, yoksul Kürtler sürülüyor yurtlarından, büyük insanlık suçları işleniyor,  kimi zaman binlerce insan evlerinden alınıp acımasızca infaz ediliyor faili meçhul cinayetlerde,  kimi zaman ise bir köy muhtarına zorla insan dışkısı yedirecek kadar alçaklaşabiliyor insanlık, bazen  de daha kundaktaki bebeği kurşuna dizecek kadar .

Türk gençleri ölüyor durmaksızın, dün omuz omuza bu topraklar emperyalizmin çizmeleri altında çiğnenmesin diye çarpıştıkları ve yeryüzünde “kardeşlik” kelimesinin o muhteşem anlamı ile en çok yakıştığı iki kardeş halk arasındaki, Kürtler ve Türkler  arasında birilerinin sahneledikleri  alçak ve sinsi bir oyun gereği ölüyorlar.

Koca koca adamlar bu kanı durduracaklarına,  tezgâhlanan bu iğrenç senaryoyu bertaraf edeceklerine ölüm duasına çıkarcasına durmadan yanan bu büyük yangına odun atıyorlar, barış ve kardeşlik için verilmesi gereken yoğun mesai meclis kürsülerinde, gazete manşetlerinde ve parti toplantılarında aksine yönde işliyor,  yeni nesillerin eline bir bitmez kan davasının öfkesi ile silah tutuşturulup ölüm kutsanıyor sanki.

Milliyetçilik ve ulusalcılık maskesi altında faşizme davetiye çıkartıyor birileri, gah mecliste halkın hür iradesi ile seçilmiş vekillerin yaka paça zindanlara atılması için çaba içine giriliyor, gah üniversitelerde gözü dönmüş çapulcuların tekeline sokulmak istenen o ulvi duygu “vatanseverlik” duygusu ile yola çıkıp ellerine aldıkları satır ve baltalarla  Kürt gençlerine yönelik linç kampanyaları ile bir başka cephede acımasız bir savaş sürdürülmeye çalışılırken öte yandan akıl ve izandan uzak bazı zihniyetler ise  evlere, işyerlerine ve yoksul yurttaşların arabalarına  Molotof  kokteylleri  atarak başka bir cephe oluşturuyorlar bu acımasız ve anlamsız savaşa dair.

Bir nesil ölümcül bir hastalık olup durmadan tüketiyor bir birini, yani kardeş kardeşi öldürüyor tam 30 yıldır.