Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Kardeş Kıskançlığı III

Kardeş Kıskançlığı III
 

www.ucanbalon.com.tr


Çocuğun odasını ayırma ve Çocuğu anaokuluna gönderme

Bazı ebeveynler büyük çocuklarının bebeğin gece ağlamalarından rahatsız olmasını engellemek için, onun odasını ayırma işini bebeğin eve gelmesinden kısa bir süre önce veya hemen sonrasında ayırma gibi hatalı bir çözüm bulurlar ki, bu davranış çocuğun rakibine ve anne babasına karşı kızgınlığını daha da arttırır.Oda ayırma iş ya erken bir dönemde yapılmalı yada bir süre ertelenmelidir.Çocuğun kıskançlık krizine girmesini engellemek için onun anaokuluna gönderilmesi de çocuk tarafından aynı şekilde algılanır.Bütün bunlar ondan kurtulmanın, bebeği rahat rahat sevmenin işaretleridir.Yani anaokuluna gönderme işi de ya bir süre ertelenmeli yada önceye alınmalıdır

Anaokulundaki bir öğrencinin:

“Öğretmenim şu anda en çok neyi merak ediyorum biliyor musunuz?”Sorusu karşısında heyecanlanan öğretmen yine öğrenciden cevabını alır:

“Öğretmenim şu an annem -babam ve kardeşim evde ne yapıyorlar acaba en çok onu merak ediyorum”der

Öğretmen bu cevap karşısında tebessüm eder ve çocukların kıskançlık duygularının evden uzaklaşmadığını somut bir şekilde öğrenmiş olur.

Kardeş geçimsizliğinin önüne geçmek için ebeveynler nasıl bir tutum sergilemelidir?

Kardeş kavgasının ve çekişmesinin olmadığı aile yok gibidir.En mutlu evlerde bile anne-babayı her gün uğraştıran bir sorun olabilir.Anne babanın kardeşlerle iletişiminin tüm ayrıntıları mercek altındadır.Onu en çok ilgilendiren sizin doğru söyleyip söylemediğinizdir.Sözlerinizle sizin her fırsatta sarf ettiğiniz ”İkinizi de çok seviyoruz “ şeklindeki “eşit sevgi” sınavından davranışlarınızla çocuktan ne kadar puan aldığınız son derece önemlidir.En ufak fırsatta deliller anne babanın şaşkın bakışları arasında bir bir sunulur ve adaletli davranmadıkları her fırsatta yüzlerine vurulur.Örneğin anne hep küçük kardeşle yatmaktadır, o daha çok korunmakta kollanmaktadır, kendisi daha çok azar işitmekte ve suçlanmaktadır.Evdeki eşyalardan birine zarar verildiğinde anne -baba küçük kardeşe daha toleranslı davranmaktadır.Bunu tabak- bardaklardan bir ikisini kazara yere atıp karşılığında daha çok azar işitmiş, anne babayı test bile etmiştir.Bunu gibi anne babanın eşitlik ve adalet duygusunu sorgulamasını gerektiren bir çok örneği peş peşe sıralar.Kavgayı başlatan küçük kardeş olsa dahi ”Ama sen büyüksün, abisin , ablasın” denerek yine azarı o işitmiş, haksızlığa uğrayan o olmuştur.

Çocukluk döneminin masumiyeti ile kıskançlıklarını cesurca ifade edebilen çocukların, yetişkinlik dönemlerindeki kıskançlıkları maskelenmiş bir şekilde devam eder.Örneğin seçtikleri mesleklerin onlara sağladığı itibar, statü;edindikleri servet, mal mülk , eşlerinin, çocuklarının kabiliyet ve zekalarını, üstün yönlerini her fırsatta sohbet konusu yaparak birbirlerinin sinir uçlarına dokunurlar.Çocuklukta temeli atılmış ve sağlıklı bir şekilde çözülememiş kıskançlık duygusunun uzantısıdır bütün bunlar.

Tüm bu olumsuzlukların yanında kardeşlerin aile içinde özellikle bir saldırı anında küçük kardeşin büyük kardeş tarafından dayak yeme pahasına koruması, anne babaya karşı kardeşinin kabahatini ört bas etmeye çalışması tezat teşkil etmektedir.Halbuki kısa süre öncesine kadar kardeşini kıskanmış ve bir köşede tartaklamıştır.

Yani sevgi ve kıskançlık gibi karşıt iki duygu ile yaşamak zorunda kalan çocuklarına karşı anne babanın bir orkestra şefi veya bir takım kaptanı olma becerisine sahip olması gerekir.

Anne-babalar çocukları arasında bir ayırım yaparlar mı?
Malesef bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde ayırım yaparlar.

Anne- baba her ne kadar ayırım yapmadıklarını ifade etseler de çocuklarının bireysel farklılıkları ve aile için övünç kaynağı olabilecek davranışları, anne babanın sevgisinin bir tarafa kaymasına neden olabilir.Örneğin çocuklardan biri zeka ve kabiliyet yönüyle diğerinden önde olabilir ve ebeveynler bazen örtülü bazen de açık bir şekilde iki çocuğu karşılaştırma gibi son derece vahim bir hata işleyebilirler ki, ebeveynlerin bu tutumları çocuğun en hassas olduğu ve yara aldığı durumlardan birini yani kıskançlık duygusunun daha da pekişmesine neden olur.

Tıpkı bir eşin, başka erkeklerin servetlerini ve yaşam kalitelerini kocasına örnek göstermesi ve kocasını beceriksiz olmakla suçlaması gibi acıtan bir durum söz konusudur.

Oysa ki, her çocuğun kendine özgü bir kişiliğinin olduğunu kabul etmek ve ona göre davranmak gerekir.

Ebeveynlerin yanlış tutumlarından biri de toplumsal kökenlidir. Kızların ikinci planda tutulduğu erkek egemen bir toplumda özellikle birkaç kız çocuğundan sonra gelen erkek Allahın büyük bir lütfu ve şükran vesilesidir.Babanın toplumda başı dik dolaşmasını sağlayan bu çocuktur. Babanın soyunu devam ettirecek veliaht konumunda olduğu için gerek anne ve gerekse baba tarafından şımartılır ve ona her fırsatta ayrıcalık tanınır.Aile tüm imkanlarını nerdeyse bu erkek evlat için kullanır.Kızlar da bu veliahtın etrafında pervane olmaları için zorlanır.

Bir kardeşi korumak adına diğer kardeşe yapılan haksızlıklar aradaki yaş farkından kaynaklandığı gibi bazen farklı nedenlerden de olabilmektedir.Örneğin kardeşlerden birinin sakat veya bakıma muhtaç olması ve anne babanın söz konusu kardeşe daha fazla zaman ve ilgi göstermesini diğer kardeş anlayışla karşılamayabilir ve kıskançlığa neden olabilir.Tersi bir durumda olabilir örneğin anne baba sağlıklı kardeşe daha fazla ilgi gösterebilirler ki, bu durum daha da vahim neticelere yol açar

Anne baba ayırım yapmama konusunda gayret içinde oldukları halde sülalede ayrıcalıklı bir yere sahip olan kız ve erkek çocuklar vardır.Her fırsatta sadece bu çocuklar övülür yüceltilir.Evin duvarlarında genel de bu çocukların resimleri asılıdır.Dede ve nenelerin gözdeleridir bunlar.Genelde fizik, sağlık, zeka yönüyle diğer torunlarından farklıdırlar.Övülmeyi hak etmektedirler.Aynı okulda ve sınıfta eğitim gördüklerinde de benzer pekiştireçleri öğretmenlerinden, cadde ve sokaktaki insanlardan da alabilirler.Tüm bunlar diğer kardeşlerin gözünden kaçmaz.Kıskançlık duygusu bazen açık bazen örtülü devam eder gider.

.

Kardeşler Arasındaki kavgalarda ebeveynler nasıl bir tutum sergilemelidir?

Ebeveynler kardeşler arasındaki kavgayı engellemek isterken yanlış tutumlarından dolayı aksi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar.Kavgayı başlatan ve mızıkçılık yapan genelde küçük kardeş olmasına rağmen “Anne-baba!Abim veya ablam dövüyor!”şeklinde imdat isteyen de yine küçük kardeş olur.Çünkü daha önceki yaşam tecrübelerinde büyük kardeşin ”Sen abisin veya ablasın, o daha çok küçük, anlamaz ki, ”şeklindeki müdahalelerle haksızlığa uğramış olduğunu görmüş ve küçük kardeşe karşı korumacı bir tutum sergilenmiştir.Küçük kardeş bu durumun farkında olduğundan genelde bu durumu kullanma ve sui istimal etme eğilimi sergiler.

Bu tür kardeş kavgalarında kardeşlerin biri birlerine fiziksel bir zarar vermeleri durumu olmadığı sürece kavgaya karışmamak en makul olanıdır.Anne baba araya girmeyerek taraf tutma gibi bir suçlamaya maruz kalmayacakları gibi çocuklarının çatışmalarını kendi aralarında çözme becerisi geliştirmelerine de katkı sağlamış olurlar.Fakat fiziksel bir kavga durumunda ise müdahale edilmeli ve kavgayı kimin başlattığı biliniyorsa o kardeşin orayı terk etmesi sağlanmalıdır.

Bir gözlem:İki kardeş arasındaki kavgada babanın müdahalesi karşısında büyük kardeş “Baba! biz ara sıra kavga etsek de sen buna aldırma.Çünkü biz kardeşiz ve birbirimizi çok seviyoruz “diyerek babanın müdahalesinin yersiz olduğunu açıkça ortaya koymaktaydı

Yararlanılan Kaynaklar(Atalay Yörükoğlu, Dr.Lee Salk)

 
Toplam blog
: 49
: 1026
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

On beş yıllık eğitimciyim. Halen bir devlet kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Dünyanın en zor ama en ..