Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '11

 
Kategori
Dünya
 

Kardeş Pakistan’ı nasıl biliriz?

Kardeş Pakistan’ı nasıl biliriz?
 

Pakistanlı çocuğun şimdi takma plastik bir kolu var kendi kolunu ondan neden aldınız? Resim alıntı


Transseksüellerin Hıristiyanlardan daha rahat yaşadığı gizemli bir ülke… 

Ezilen, çizilen, çile çeken bir ülke Müslüman bir ülke… 

Afganistan’dan göç Türkiye’den yardım alan bir ülke… 

Batılılar: Pakistan’dan söz ederlerken sakallıların, transseksüellerin diyarı derler; sakallılar tamam da transseksüeller… Hayrete düşmedim desem yalan olur. 

Üçüncü cins diye adlandırılanlar yakında yeni kimliklerine kavuşuyorlar. Üçüncü cinsin: “Nötr” adını alması ihtimal dâhilinde; kimlikler hangi renkte olur gazeteciler buna hiç değinmediler. 

Hayatlarını düğünlerde derneklerde dans ederek kazanmaya çalışan bu grup; dara düştüğünde bedenini de satışa sunmak zorunda kalıyormuş. 

Kendi aralarında bile ekmek parasını bu şekilde kazanmak hoşgörüyle karşılanmıyor. 

Durumu ekmek parası ile sınırlandırmamak gerek “Nötr cins” inciğe boncuğa; süse püse olağanüstü düşkün. 

İşin ilginç tarafı Pakistan Halkı “Nötr” Cinsin intizarından çok çekiniyor. ( Transseksüellik ve transseksüellerin bedduasını almak korkusu Moğollar döneminden kalma) 

Onların diğer bir gelir kaynağı da yeni doğmuş bebekleri ziyaret ederek kapı önlerinde şarkılar söyleyip dans etmek. 

Bahşiş karşılığında… 

Masumlara “Hoş geldin” Methiyeleri sunmak… 

Boş çeviren ana baba yok gibi çünkü lanet etmelerinden; olumsuzluklarını bebeğe aktarmalarından endişe duyuyorlar. 

Batıl itikat; deyip geçmemeli. İnsanın korktuğu başına gelir. 

Devlet: Yakında “Nötr cinsi” vergi memuru olarak da görevlendirmeyi düşünüyor. 

Neden mi? 

Nedeni çok basit; dirençli, kolay pes etmeyen ve tuttuğunu koparan bir yapıya sahip olduklarından… 

Hıristiyanların sorgusuz sualsiz en çok katledildiği topraklar… 

Terörü besleyen yataklık eden kritik bölge… 

Art arda yaşadığı felâketlerden sonra askeriyle barışma yolunda adımlar atan insanların; yaşam mücadelesi verdiği bir ülke... 

Batılıların tanımlamaları aşağı yukarı bu şekilde çerçevelenmiş. 

Pakistan: Devlet bütçesinin: Yüzde on beşlik bölümünü ordusuna ayırıyor. Ülkenin üst düzey generalinin siyaset dünyasında sözü geçerli akçe ama ülke yönetimine el koymak gibi bir düşüncesi de yok belirtildiği üzere devlete ve ülke halkına yardımcı olmak için çaba harcıyor. 

Doğal afetlerden; terör saldırılarından oldukça yara alan insanların yardımına koşanların başında yine askerler yer alıyor. 

Yurtdışından gelen yardımlar dâhil olmak üzere ülkenin en ücra köşelerine erzak, giysi, ilaç her ne lazımsa; dağıtımı askeriye bizzat üsleniyor. 

Generalin her iki sözünden biri halka yakınlaşmak ve halkın sempatisini kazanmak olduğu mesajlarını içeriyor. 

Halk denilen kitlenin içinde eş dost akraba; askerler de zembille inmediler yeryüzüne… 

General sözlerinde oldukça samimi görünüyor. 

Görevi sadece yardım etmekle kalsa; diğer bir ülkenin savaşçıları vatanının bağrında… 

Hizbullah yanlısı fanatik Afganistanlı göçmenler büyük şehirlerde terör estiriyorlar. 

Yakıp yıkarken hedeflerinin odak noktası Hıristiyanlar ve onları koruma altına almaya çalışan Müslümanlar oluyorlar. 

Zorbalıkla kan dökerek bir yerlere varmak isteyenlerin eylemleri: Kardeş Pakistan’ı her geçen gün biraz daha yıpratıyor. 

Sahipsiz terkedilmiş çocuklar; bebelerle dolup taşıyor yuvalar. 

Japonya’dan İsveç’ten dünyanın dört bir yanından gelenler talihsiz yavruları evlat edinmek için sıraya giriyorlar. 

Doğduğu topraklarda yaşama hakkını kaybedenler: Kimden hesap sormalılar? 

Kutsal dinler: Kullar azap çeksinler diye gönderilmedi. 

Yüce’nin büyüklüğünü güzelliğini sevgisini merhametini anlatmak içindi… 

Kardeşlerden biri mutlu diğeri çile çektiğinde… 

Mutlu olanın mutluluğuna da gölge düşüyor. 

Lokmaları boğazına diziliyor. 

Ne bileyim işte bugün seni çok düşündüm. 

Kardeşim 

Pakistan. 

 

12 Haziran 2011 Pazar 

Alev Meisel/Berlin 

 

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..