Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '09

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Kardeşler arasında ayrımcılık...

Kardeşler arasında ayrımcılık...
 

Herkes için çocuğu/çocukları çok önemlidir sorulduğunda. Yine her anne baba, çocukları arasında ayrım yapmadığını savunur… Oysa ki bir çok kardeş arasında kıskançlık olmasının nedeni; bir takım gerekçelerle bir diğerine yaklaşımın farklı oluşudur. Küçük kardeşe gösterilen “o daha küçük “ gerekçeli yaklaşım, bir diğerine söylenen “ sen ağabeysin/ablasın” gerekçeli sözler ; küçüğü hep taviz alan, büyüğü de hep taviz vermek zorunda olan yapmış, bu da kardeşler arasında rekabete yol açmıştır. Bu haksız denge büyüseler bile hiç değişmez. Yeni doğan ve iki yaşındaki kardeşlere bu yaklaşımda bulunurken, ‘abla’, ‘ağabey’ konumunda ki çocuğun, halâ en az bebek kadar korunmaya muhtaç olduğunu unutan aileler, büyüyüp 18-20 yaşlarına geldiklerinde de 18 yaşında ki bireyi halâ çocuk görmeye devam edip 20 yaşındakinden anlayış ve olgunluk beklemeye devam eder. Arada ki yaş farkı arttıkça beklentiler daha da artar… Biri 35 yaşında evli, çocuk sahibi, diğeri 45 yaşında aynı konumda olsa bile değişen bir şey olmaz.. Bu da çocuklar arasında birinin diğerine göre daha çok korunup, kollandığından öte SEVİLDİĞİ inancını yerleştirmektedir.

İlk çocuk da ideallerini gerçekleştiren aile, ikinci çocuk da çocuk sevgisini tatmin etmiştir!

İlk çocuk ‘örnek’ çocuk olmalıdır ve anne-baba ikilisi kendi doğrularını, kitaplarda yazılanları, pedagog görüşlerini çocuğa uygulama sevdasından helâk olur! Onu severken bile temkinlidir. Çocukça isteklerini, şımarıklıklarını bile hoş görmez. Disiplin adı altında resmen baskı uygular. Sonunda da yorulur… İkinci çocuğa karar verdiklerinde, egosu tatmin olan anne-baba son derece esnek bir yaklaşımla bebeği büyütür. Tolerans ön plândadır. Bu da beraberinde az disiplin anlamını taşıdığından küçük çocuk sürekli taviz alabilen konumuna girer.

Çocuklarımız doğdukları andan itibaren ‘bireydir.’ Kendimize yapılmasını istemediğimiz hiçbir tutum ve davranış içine girmememiz gerekir. Size çok iyi gelen bir reçete, diğer bir hastaya iyi gelmeyebilir. Bu nedenle; pedagogların, siz yetiştirilirken uygulanan kuralların, sizce doğru olan duyduklarınızın, çocuğunuz için doğru olacağı tartışılır. Çocuklar özgüveni, sevgiyi, saygıyı, muhakeme yeteneğini, zekâ gelişimini, beceriyi ailede öğrenir. Aile, anne-baba-çocuk demektir. Bu üçgenin iç açıları toplamı değişmez! Kitaplarda yazılanlar bilgi ve tavsiyedir. Bizleri bilinçlendirir. Hata yapmamızı aza indirger. Pedagoji Bilim dalı ve pedagogları yadsıdığım anlamı çıkmasın ! Baba yada anne çocuğu birlikte büyütüp, eğitmiyorsa, sorunlara birlikte çözüm üretmiyorsa, birbirleri ile uyum içerisinde değilse, dışarıdan çok fazla müdahale varsa (!), sorumluluklar paylaşılmıyorsa pedagog ne yapabilir, kitaplarda yazılanlar ne anlam taşır?

Hangi yaşta olursa olsun çocuklarımızı önemsememiz, değer vermemiz ve onlara olan sevgimizi hissettirmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Hiçbir şey için geç kalmış değiliz! Onlara yaşlarını yaşama fırsatını vererek, hatalarını yüzlerine vurup utandırmayarak ve kardeş olmanın ‘sırtlanacak bir yük değil’ paylaşılacak bir mutluluk olduğunu öğreterek başlayabiliriz...

Sevgilerimle.

4.Eylül.2009
Nur Zeynep Çelik

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..