Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '12

 
Kategori
Tarih
 

Karduklar: Kürtler

Karduklar: Kürtler
 

On binlerin gidiş ve dönüşü.


Antik Yunan düşünürü ve tarih yazımcısı Ksenophon, Anabasis (Sefer) adlı yapıtında Mezopotamya'nın kuzeyinde dağlık bölgeye Kardukhia ve o bölgede yaşayanlara da Karduhialılar diyor.

MÖ:430-425 yıllarında Atina'da doğan Ksenophon genç yaşta Sokrates'in öğrencisi oluyor, Atina'nın bu bilge kişisi diğer öğrencilerinden Platon gibi  ömrünün önemli bir bölümünü gezginci ve asker olarak geçiriyor. Ülkesinden uzakta maceralı bir hayat yaşamak Herodot ve Tukidias gibi büyük tarihçilerinde beslendiği kaynak olarak görüyoruz. Gözlemlerini ve yaşadıklarını yazarak bizlere eşsiz eserler bırakan bu tarihçiler çeşitli nedenlerle o zamanki bilinen dünyayı gezip  yaşadığı maceraları aldıkları felsefe eğitimiyle zengin bir anlatıma dönüştürüp günümüzü aydınlatmışlardır.

Peki Ksenophon'un Kardukhia'ya yolu nasıl düşmüştür?

Pers kıralı Darius ölünce yerine büyük oğlu Artakserkes geçer, bu arada imparatorluğun batı bölgelerinin hâkimi ve küçük oğul Krusos başa geçmek için elindeki büyük ordusuna Yunan illerinden de 10000 kişilik ağır zırhlı ve paralı askeri birlik ekler. İşte oluşturulan bu orduya Ksanefon da paralı asker olarak yazılır. Pers İmparatorluğunun batıdaki merkezi olan Sarders' den (Manisa) yola çıkılıp Frigya, İkonya, Kapadokya, Tarsus, Kilikya, Antakya ve Dicle havzasından Babylonia yakınlarında Kunaksa denilen yere aylarca çekilen sıkıntılardan sonra gelinir. Pers ordusunun doğu gücüyle karşılaşılır ve Krusos ordusu üstün durumda savaşırken ihtiyatsız bir atak yapınca Persler tarafından öldürülür. Ordusunun da savaşa devam etmek için bir nedeni kalmaz, askerleri teslim olup karşı tarafa geçer, fakat yabancı bir güç olan Yunanlı birlikler maaşlarını bile alamadan savaşın ortasında kalırlar. Daha sonra ülkelerine sağ salim dönmek için çeşitli anlaşmalar yaparlar. Bu arada dönüş için Pers hâkimiyetinde olan geldikleri yolu değil Fırat havzasının kuzeyinden İyon şehri Trabzons'a oradan da Pontus denizinden geldikleri bölgelere dağılmayı düşünürler. Pers ordusu kendi hükümranlık bölgesinde talan yapmadan gitmelerini sağlamak için Yunanlı grubu uzaktan takip ederek bazen de küçük muharebeler yaparak sınırlarını en kısa sürede terk etmelerini sağlamaya çalışır. Bir süre sonra da Kardukhia denen dağlık ve zor aşılan bölgelerde Yunan ordusunu izlemeyi bırakır.

 Ksenofon'a göre yolculuklarının en zorlu bir haftası Karduk ülkesinde geçer, bakın nasıl anlatır yaşadıklarını:

 "Kardukhialıların dağlarda yaşayan savaşçı bir millet olduğunu, Pers Kralına boyun eğmediklerini, hatta zamanında bunların üzerine yüz yirmi bin kişilik bir kraliyet ordusunun saldırdığını, fakat arazinin elverişsiz şartlarından dolayı bu ordudan bir kişinin bile geri dönmediğini söylediler. Bunlar ne zaman ovadaki satrapla (Vali) ateşkes imzalasalar, ovadakilerin Kardukhialılarla, Kardukhialıların da ovadakilerle alışverişleri olurmuş." (Anabasis.259)

"Kardukhialıların ülkelerinden dostça geçebilmemize razı olacaklarını düşünerek öncelikle dostça davranmaya çalıştık. Ne de olsa onlar da kralın düşmanlarıydılar. Fakat yol üzerinde bulunan erzaklara zorunlu olarak el koyduk. Kardukhialılar ise ne görüşme çağrılarına kulak verdiler, ne de herhangi bir dostluk gösterisine imkan verdiler." (Anabasis-263)

"Kardukhialılar yüksek dağ geçitlerinde vur-kaç taktiğine göre silahlanmışlardı." "Ordunun geçtiği yerleri ateş yakarak uzaktaki dostlarına dumanla bildiriyorlardı." (Anabasis-265)

"Karduhialılar sapan ve yaydan başka silah kullanmıyorlar, okçulukta çok başarılıydılar." (Anabasis-283)

Ksenofon görüldüğü gibi bugün de Kürt'lerin yaşadığı dağlık bölgeler den onbin kişilik ordu ile geçerken coğrafi şartların da zorluğu nedeniyle üç bine yakın kayıp verip uzaktan vurup kaçan küçük ve hafif birliklerle savaşmanın ne kadar zor olduğunu anlatır. Dağ geçitlerini barışçı olarak kullanmak isteseler bile ordunun iaşesini sağlayacak zenginliğe sahip olmayan Karduk'lar zorunlu olarak taciz savaşıyla topraklarına zarar vermeden düşmanlarını sıkıntıya sokmuşlardır. Gene coğrafi koşullar ve göçebe-çoban   ekonomisiyle bölgenin kendine yeter içe dönük örgütlenmesi daha sonraki yüzyıllarda da kendini gösterecektir.Karduk'lar, Pers İmparatorluğu gibi Küçük Asya'yı İskender dönemine kadar tek hakim güç olarak yöneten  bir devlete karşı  da bağımsız birimler halinde korunaklı olarak yaşamayı becerebilmişlerdir.

Kart sesi köken olarak çeşitli değişimlere uğradığında Kürtleri ifade ettiği ve o bölgelerde kadim zamanlardan beri varlıkları bilindiği sanırım başka kanıtları gerektirmeyecek kadar açık. Bölgenin sarp kayalıklar ve zorlu iklim koşullarına sahip olması cazibe merkezi olarak güçlü ordulara sahip kavimlerin iştahını çekmemiş bu sayede antik dönemden beri o bölge insanının otonom kalmasına vesile olmuştur. Tıpkı Arabistan çöllerinde yaşayan bedevilerin en ihtişamlı orduların dahi iştahını kabartmaması gibi. Pers, Roma, İslam ve Osmanlı istilaları bu bölgeden vergi alamamış düzenli bir otorite kuramamışlardır. İslamiyet’in kabulü ile talan ordularına asker gönderme eğilimleri ve hâkim güçlerle ideolojik birlik bölgeye askeri bir korunaklılık da sağlamıştır.  Ksenofon'un anlattığı dönemde savunma savaşında uzmanlaşan Karduklar daha sonra saldırı savaşını İslami Cihat fikriyle birleştirip İslam ordularının yayılmacı güçleri arasına katılmış fakat anavatanın yüksek tepelerini mevzi olarak terk etmemişlerdir. Karduk'ların tarıma yönelik bir ekonomiye geçmemeleri yerleşik uygarlığın da oluşamamasına vesile olmuş, bağımsız ve özgür yaşamanın bedeli olarak sözel kültürden yazılı kültüre geçişin zorluklarını bağrında taşımıştır. Kürt halkının gecikmiş ulusçuluğunun nedenlerini de buralarda aramak gerekir.

 
Toplam blog
: 29
: 1638
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1958 Erzurum doğumluyum. İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunuyum. İstanbul'da yaşıyorum. ..