Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
Anneler Günü
 

Karga tulumba hediye

Karga tulumba hediye
 

SENİN İÇİN :)


9–10 yaşlarındayım. Anneler gününün ne anlam ifade ettiğini yeni yeni kavrıyorum. Harçlığımı aylar öncesinden bugün için biriktirdim.(Ne harçlık, sanki harçlık veren vardı doğru düzgün).Harçlığım sadece ucuzluktan uyduruk bir gömlek almaya yetti. Kendimce bir güzel paketledim(kargatulumba), annemi bekliyorum. O vazoda ki çürümeye yüz tutmuş çiçekleri de nereden buldum da oraya koydum hatırlamıyorum şimdi. Şiir(şarkı) yazmışım rengârenk kalemlerle. Benim annem güzel annem… Beni al… Şiirin yazılı olduğu kâğıdı da dayadım vazoya, annemi bekliyorum. O gün apartmanın yıkanma günü, herkes bir kova su ile en üst kattan aşağılara doğru yıkamaya başlıyor apartmanı(biz en üst katta kiradayız)…Yıka yıka bitmiyor apartman… Annemi bekliyorum. Su seslerinin içinde şiirin şarkısını çalışıyorum. İçeri girer girmez söylemek için. İşte geldi; benim annem güz… Gitti(bir kova daha su lazım olmuş).Annemi bekliyorum. Annemi bekliyorum. Bekliyorum… İşte geldi(sahiden geldi).Başladım şarkıya.”Benim annem güzel annem beni al kollarına…”

Öyle sevgi yüklüyüm, gözlerim dolmuş, boğazım düğüm düğüm… Tamamını söyleyemedim bile. Hediyeyi verdim anneme. şarkıyı bitirene kadar büyük sabır gösteren annem hediyeyi sabırsızlıkla açtı(acelesi varmış, işleri varmış…).
Bir de ne görsün.
ŞOK:

Koyu mor naylon bir gömlek.

Meğer annem moru hiç sevmezmiş. O gün öğrendim.

Meğer naylon alerji yaparmış cildine.

Daha sonra usulünce öpüştük sarıldık(alelacele, daha mutfakta çok işi varmış)…

O zaman evin tek çocuğuyum.

11 yaşındayken bir kız kardeşim oldu. Hiç kıskanmamışım, öyle diyorlar. Bense onu sevdiğim, ona baktığım, altını değiştirip, mamasını verdiğim, onunla oynadığım geçmişe ait hiçbir kareyi hatırlamıyorum. Kıskançlıktan olsa gerek.

Geçen zaman içerisinde babam askere gitti, biz kiracı olmaya devam ettik, annem dikiş dikmeye devam etti, akrabalarımızdan destek görmeye devam ettik… Derken; ben liseye başladım. İlk yazılarımla buluşmaya başladım. İlk yazılarımı ilk önce annemle paylaşmaya başladım. İlk ciğerden(!) arkadaşlıklar kurmaya başladım(hani şimdi nerdeler?)…derken; annemin artık kızının yanında birde arkadaşıydım. Dertleşirdik, konuşurduk, gülüşürdük, dedikodu yapardık. Okulu asmak için izin isterdim:

“Anne, okulu asabilir miyim?”

“Hangi dersleriniz var?”

“Beden, resim, iki ders de boş.”

“Tamam. As evladım.”

Arkadaşımda kalmak için izin isterdim:

“Anne bu gece Özlemlerde kalabilir miyim?”

“Kızım. Babası, abisi… Rahatsız etme istersen.”

“Babasıyla abisi şehir dışında. Annesi ben ve Özlem varız.”

“Tamam evladım. Ama sen bir de annesini ver bakalım bir konuşalım. Seni kabul edecekler mi?”

Zaman içinde lise bitti, geçici arkadaşlıklar bitti, tek esaslı arkadaşım kaldı içimde; annem. Tabii aşk da değişik boyutlara girdi. Yaşla beraber azcık yavaşladı aşk. Erkek arkadaşlarımla tanışmalara başladı annem.

“Bu iyi bir çocuğa benziyor”(anne lütfen biz sadece arkadaşız)

“Yok yok bunu hiç beğenmedim. Derhal ayrıl”(anne o da sadece arkadaşım. Özel bir şey yok aramızda)

“Evet. İşte bu. Bununla evlenmelisin. Senin kıymetini biliyor”(evet anne bence de)…derken; evlendim. Annem; kızımı asla gurbete vermem dedi. Şimdi ben D.Bakır’dayım o Ankara’da. Birde hasret ektik ilişkimize. Senede sadece birkaç kez görüşmeye devam ettik, özlemeye devam ettik, telefonlarla yetinememeye devam ettik… Derken; Ben anne oldum, annem ise anneanne.

Bugün beş yaşındaki oğlum balkonumuza kadar sarkan akasya ağaçlarından bir dal Akasya Çiçeği getirdi(kimden ne duymuşsa. Yalnız “Anneler günün kutlu olsun” yerine bana “İyi ki doğdun” dedi . Hemen kitabımın arasında kurutmaya, ölümsüzleştirmeye bıraktım çiçeği. Neden? Gelecekte bir gün:

“Keşke o mor gömleği başka bir şeyle değiştirmeseydim. Hatıra olarak saklasaydım, ne yanlış davranmışım” diyen annem gibi pişman olmamak için.

Anneler günün en az iki kere kutlu olsun anneciğim. Çünkü sen anneannesin. Seni seviyorum.


SAYGILARLA
LAVİNYA ÖZ.

NOT: Şimdi o mor gömleği hatırlattığım için biraz üzüldün sen, bilirim. Üzülme annem! Pişmanlığın en kötüsü bu olsun. Bak; pişmanlığın bana çocuğun tarafından bir çöp verilse bile saklamak gerektiğini öğretti. Bugün sana mor bir gömlek postaladım(kargatulumba).Farz et ki; geçmişten gelen bir pakettir. Seni çok çok çok seviyorum annem.


2007/Mayıs

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..