Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '19

 
Kategori
İnançlar
 

Kari'a ve Me'aric (2)

Evliya'yı korkutamazsın! Korkmayacağını esasen ayetler ifade ediyor. Hele 'Abduhu' ise... İnsan ölçeği dediğimiz bu tür için korku, hüzün ve mahsun olma hali yoktur. İster Kari’a olsun, ister Me’ariç olsun, onları etkilemez. Böyle insanlar var aramızda fakat farkında değiliz. “Nasıl farkında olacağız? O da benim gibi bir insan, nasıl tanıyabiliriz ki” diyebilirsiniz. Şimdi hissettiğim kadarı ile ve dilim döndüğünce onlar hakkında sizlere bilgi vermeye çalışacağım. Veli, Allah’ın örtüsü altındadır. "Veli Allah'tır" prensibinden yola çıkarsak, Allah’ın Veli adı altında açığa çıktığını da kabul etmeliyiz. Aslında açık ve net şekilde ortadadır. Ancak yaşamı senin bakış açına yani görüşlerine uymadığı için onu örtülü olarak görmektesin. Diyelim ki bir Velinin farkına vardın. Bu kez Veli dediğin zat öyle ters bir şeyi açığa çıkarır ki ‘bırak ya, Allah aşkına’ şeklinde tepkiler ortaya koyarsın. Sınırlı kapasitenle, Veli'nin ortaya koyduklarını doğru şekilde değerlendiremezsin. Bu noktada, ortaya koyuşların arkasını ve domino etkisini doğru şekilde okuyamazsın. Veritabanındaki sınırlı bilgilerle onu etiketleyerek,  hemen ondan ayrılma yolunu tutarsın. Bir Veli'yi kendin gibi görmen, ondan perdelenmendir. Kuşkusuz bu hürriyeti seçen kimseler, bizim ortak ihtiyaçlarımızı temin etmek için varlıklarını sürdürmüyorlar. Bir beşer, Veli ile  arasındaki farkı doğal olarak yaratıyor ve her zaman Veli'ye muhtaç duruma düşüyor.

Veli'nin; neler yaşadığını, nelerden geçtiğini, nasıl badireler atlattığını asla bilemezsin. Bu konudaki bilgin hiç, koca bir sıfırdır. Onlarla cilveleşmeyi kaldırabilecek gücün varsa belki tanıma fırsatın olabilir. Ama ‘kimseyle yüz yüze gelmemeye çalışan’ bu türlerle beraber olma şansın yok gibi bir şey.

Beklentiyle yaşanacak bir pozisyonları yoktur. Öğrenmek istersin, algılamak istersin fakat öğrenmek ve algılamak konusundaki samimiyetsizliğin o insandan seni perdeler. Bu husus, Allah’ın seni perdelemesi gibidir.

Allah, suretli olarak da suretsiz olarak da açığa çıkandır. Ancak Veli suretsiz olandır. 'Her an yeni bir ?ANda' var oluştan yola çıkarsak, Hakikat-i Muhammediye’nin surete bürünmesi, o idraktaki insanı suretli yapmaz. Buna göre Hz. Muhammed’in suretli olduğunu söylemek, yani suretsizken suretli olduğunu düşünmek, hakikaten bu işi bilmemek anlamına gelir. Bu mümkün değildir. Dolayısıyla onlar ‘Lem yelid velem yuled’ sınıfında, 'ne doğmuş, ne doğacaktır' boyutundadır. Dolayısıyla bir konu hakkındaki düşüncelerimiz bizi; suretliliğe, değişik boyutlara veya suretler alemine götürebilir, bunun da hakkının verilmesi gerekebilir. Fakat bir taraftan TEKlik ve TEKliğin suret halinde açığa çıkması da bazı şeyleri alternatif olarak getiriyor, bu noktada da korku, hüzün ve mahzunluk olmayacak şartları ortaya koyuyor.

Özetlemek gerekirse, ‘dezavantajı olmayan’ bu azınlığın, kendini tanımlayacak kadarı ile yapılanmaya, değişime devam ettiğini hissediyoruz. Onlara ‘dost’ diyoruz. Bu kavramla, onlardan pozitif ayrımcı davranışlar beklemek yerine belki eşit muamele beklesek hepimiz daha mutlu oluruz. Biz her halükârda; 'madem ki ayetler bu Velileri bu şekilde açıklıyor, ifade ediyor' diyoruz, o zaman ortaya konduğu şekliyle algılayıp teslimiyetle değerlendirmek zorundayız. Bu da işin ez Zahir yanını oluşturuyor.

Son sözüm! Velilerin; şehirlerin yorucu, stresli, gürültülü ortamlarından kaçış arzuları var. Kuantum alanda, derin düşünce ve tefekkür içersinde olmaları ile ilgilidir diye düşünüyorum.

 

Ahmed F. Yüksel

Bodrum-Milas  19.07.2019

 facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
instagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..