Karides soslu makarna ve güzel Kıbrıs...

Bir süre de Kıbrıs’ta çalıştık. Ve çalıştığımız her yeri zevkle seçtiğimiz ve yaşadığımız için ; orada da sıcakta ve soğukta (soğuğu yok ya laf olsun diye..) zevkle yaşadık ve tanımaya çalıştık, herkesin zevk aldığı şeyleri görmeyi, tatmayı denedik… Ama bilmek gerekir ki, bazı şeyler hayatta her zaman sürprizdir.

Güzel bir arkadaş topluluğumuz vardı. Adeta bir yeme, içme, gurmeler çetesiydi… Herkes kendine göre yeni bir keşfeder; ondan sonra arkadaşlarına bir güzelleme yapar; sonra hep beraber, yeni bulunan lokantayı, yeri tartmaya giderdik… Kıbrıs’ta (KKTC) ne kadar güzel, değerli yeme içme yerleri, lokantalar, barlar, meyhaneler varsa tümünü de tanımaya çalıştık. Yedik içtik … Güldük Allah güldük… Ve eğlendik… Ama tümünü tanımak ne mümkün. Kıbrıs öyle güzel bir yer ki… Anlatması zordur. Yaşamak gerek…

Tabii yemek çetesinin bir görevi de Kıbrıs’ta yemekleriyle ünlü yeni yerler bulmaktı. Çünkü Kıbrıs’lılar da çok iyi bilirler ki; kapalı Kıbrıs toplumu içinde yalnızlıklarını unutmak için yaptıkları en güzel şey, çok güzel lokantalar keşfetmek; çoluk çocuk oraya özellikle hafta sonraları gidip, nefis yemekler yemek, iki kadeh şarap içip, sohbet etmek; şöyle diğer insanları süzüp keyifli zamanlar geçirmek… hayatlarındaki en büyük zevklerinden bir de budur.

Onun için Kıbrıs’ın her yerinde; en gizli, en güzel köşelerinde; irili ufaklı lokantalar vardır. Ve bu lokantaların kendilerine göre güzel menuları, değişik yemekleri, taamları vardır… tanımaya çalıştık.

Bu lokantalara bütün dünyadan tanınmış aşçılar bulmak ve bu dünyanın ve değişik yemekler yaratan ustaları bulmak bu lokanta sahiplerinin baş görevlerinden biridir. Kıbrıs’ın tanınmış lokantaları ve yerleri bellidir. Onları İnternet’ten kolaylıkla bulabilirsiniz. Ama öyle bazı küçük, fakat güzel lokantalar vardır ki, onları ancak, şahsen keşfetmek gerekir.

Önce kaldığımız Girne kenti hakkında kücük bir bilgi verelim. Girne KKTC'de yer alan turistik bir kasabadır. Bütün doğal güzelliklerin birleştiği yerde bulunur. Doğu ve batısında kilometrelerce uzanan plajların yanında lüks oteller vardır. İlginç yerlerinden birisi de Girne kalesidir ve kaleye bağlı oluşan küçük limanıdır. Bizanslılar tarafından yapılıp Lüzinyanlar ve Venedikliler tarafından bazı ilaveler yapılarak adanın korunması için ve iç saldırılara karşı sağlam bir şekle sokulan kale ihtişamını muhafaza etmektedir.

İşte Girne lokantalarının bir çoğu bu kaleye doğru uzanan koyun üzerinde bulunmakla birlikte, en güzel lokantalar burada değildir.

Bir cumartesi akşam üstü, kendi kendime yürümek istedim. Kaan Otel’in üzerinde bulunan Ziya Rızkı Cad. boyunca, Pazar yerine doğru yürüyorum; tam dört yol ağzına yaklaşırken, solda bir kabaremsi yerden piyano sesleri duydum. Günah değil ya… Kapıyı açtım içeri girdim. Güneş artık batıyordu. Genç bir çocuk, piyano da bizim zamanımızın hafif müzik eserlerini Frank Sinatra, Doris Day, Dean Martin vs. gayet güzel ve dokunaklı bir şekilde çalıyordu… Ben de bayılırım bu tip müziğe… Bir bira içtim… Arkasından garson geldi yemek, bir şey arzu eder misiniz, diye sordu. Spesiyalitelerinin ne olduğunu bilmediğim için bir an tereddütte kaldım; menu istedim… Bir yandan da sağa sola bakıyorum. Yandaki bir adamın iştahla, değişik bir yemeği gövdeye indirdiğini gördüm… Garsona bunun ne olduğunu; ve o yemekten ben de istediğimi söyledim. “Garson: “Karides soslu Makarna” dedi… Garson siparişi aldıktan sonra gitti. Biraz bekledim… Hatta biraz da normalden fazla bekledim. Ama sonra kocaman, süslü tabağım geldi. Dumanı üstünde tüte tüte. Ben güzel bir yemek geldi mi sofraya önce bir koklarım. Çünkü inanırım ki iyi bir yemek insanın beş duyusunu da harekete geçirmelidir.

“Karides Soslu Makarna”m geldi. Ve ben tabağıma daldım ama bir yandan kulağım genç pianistin çaldığı ve söylediği şarkılarda … Dalıp gitmişim… Ve yemek bitti . Garson bir iki kez daha geldi daha başka şeyler arzu edip etmediğimi sormak için ama… “Karides Soslu Makarna” her şeye değmişti. Doğrusu böyle bir tat hayal etmemeştim. Çok güzel, dengeli bir şekilde hazırlanmıştı; tadı tuzu yerindeydi; tabak gayet dengeli bir şekilde süslenmişti… Lezzeti mükemmeldi… Biraz daha oturduktan sonra, bahşişimi bırakarak gayet memnun bir şekilde Lokantayı terk ettim. Burada Lokantanın adını vermek olmaz ama, Kıbrıs’lılar, özellikle Girne’liler orasını gayet iyi bilirler…

Bizim Yemek Çete’sine yeni bir yer keşfettiğimi söyleyince merak ettiler ve gelecek hafta sonu oraya gitmeye karar verdik… Bütün Cumartesi, bağlarda, bahçelerde, deniz kıyılarında gezdikten sonra, akşamleyin, benim öncülüğümde kalabalık bir topluluk olarak “kabare”ye damladık … Piyano’ya oldukça yakın bir masa seçtik. Garson geldiğinde ben “Karides Soslu Makarna” nın özelliğini ve güzelliğini epey övünce onlar da denemeye karar verdiler. Tabii daha başka mezeler, ara yemeklerle masamız doldu… Müzik başladı. Bu kez genç adam piyano çalıyor onun yanında genç, güzel bir bayan da nostaljik şarkılar söylüyordu. Hemen hepimiz, hiç olmazsa içimizden şarkılara katıldık. Söyledik coştuk.

Ve gerçekten o akşam “Karides Soslu Makarna” büyük sükse yaptı… Herkes çok sevdi ve o lokantaya sık sık gidip müzik dinler olduk… Ama daha başka yerler de var kuşkusuz…

“Karides Soslu Makarna” nasıl mı yapılır? Siz biraz İnternet’i karıştırın, doğru dürüst bir tarif bulamazsanız. Başvuracağınız yeri biliyorsunuz!