- Kategori
- Öykü
Karınca
Karınca soluk soluğa koşarken önüne zıplaya zıplaya bir çekirge çıkmış. Çekirge:
- Nereye gidiyorsun böyle acele acele? diye sormuş. Karınca da:
-Dostuma gidiyorum, dostuma, demiş. Çekirge:
-Sen bu küçücük bacaklarla, bu küçücük vücutla zor kavuşursun dostuna, dostuna kavuşmaya ömrün bile yetmez, demiş.
Karınca derin bir of çektikten sonra:
-Olsun, demiş, kavuşamasam da yolunda ölürüm ya, demiş.
Yolunda ölecekmiş, yolunda…
Acımasız kral Nemrut verdiği emirlere karşı gelen İbrahim peygamberi yakarak öldürmek için kentin meydanına odunlar yığdırmış. Nemrutun askerleri mancınıkla İbrahim Peygamberi yanan büyük ocağın içine atacaklarmış. Herkes bunu görecek ve krallarının ne denli güçlü olduğuna bir kez daha tanık olacaklarmış. Bundan böyle de ona itaatte kusur etmeyeceklermiş.
Meydanın her tarafı kralın askerleriyle çevriliymiş. Bu sırada küçücük bir karınca ağzında bir su damlasıyla meydanda yakılan ocağa doğru yaklaşmaya başlamış. Karıncanın önünden gelen bir böcek, ağzındaki suyu görünce:
-Ağzındaki bir damla suyla nereye gidersin böyle küçük karınca? diye sormuş.
Karınca da:
-Nereye olacak, ocak yanan meydana gidiyorum. Kral Nemrut, İbrahim peygamberi yakacakmış. Onu yakacak ateşi söndürmek için oraya su götürüyorum, demiş.
Böcek kahkahayla gülerek:
-Seni aptal seni. Senin kendin gibi beynin de küçük. Sen o bir damla suyla ne yapabilirsin ki, hangi ocağı söndürebilirsin ki, demiş.
Karınca da:
-Olsun, demiş, hiç olmazsa hangi taraftan olduğum belli olur.
Hangi taraftan olduğu belli olacakmış.
Yeter mi?