Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '06

 
Kategori
Eğitim
 

Kariyer veya diploma

Geçtiğimiz günlerde bir buçuk milyon genç arkadaşımız, geleceklerini belirlemedeki en önemli aşamalardan biri olan üniversiteye girebilmek için, 195 dakika süren zor bir sınavdan geçti. Ancak; gerek alınacak puanlar, gerekse yapılacak tercihler ve yerleştirmeler sonucunda, bunların sadece % 10'u üniversiteye girebilecek. Diğer adaylar ise; üniversite okuma hayallerini bir başka sınava ertelemek zorunda kalacaklar. Üstelik adayların bir çoğu bu gerçeği kabul ederek sınava girdiler. Peki bu yarış, daha nereye kadar devam edecek?

Ülkemiz çapında yapılan araştırmalar ve istatistiklerin sonucu; ülkedeki işsiz nüfusunun büyük bir oranını üniversite mezunlarının oluşturduğunu gösteriyor. Ülke ekonomisinin önemli yapı taşlarından biri olan firmalar; "sosyal sorumluluk" ilkeleri gereği, eski hükümlülere kolayca iş imkânları sağlarken; üniversite mezunlarının yüzüne dahi bakmayabiliyorlar. Devlet ise personel ihtiyacını, on binlerce üniversite mezununu yine sınavlara sokup, bunlardan sadece bir bölümünü istihdam ederek karşılarken, üniversite mezunlarının önemli bir bölümü yine işsiz kalıyor. Böyle olunca, üniversite mezunlarının Türkiye' de adı "diplomalı işsiz" e çıkıyor.

Sonuçta Türkiye' nin eğitim sistemi; bireylerin ihtiyaçlarını karşılayamayacak bir yapıya sahip. Böyle olunca da; "okudun da ne oldun?" gibi düşünenlere, içinize sinmese de hak vermeden edemiyorsunuz. Bugün üniversite mezunu olup da; iş sahibi olanların büyük bir kısmının ya yüksek lisans ve doktora gibi her üniversite mezununun yapmaya maddî imkânının yetmeyeceği eğitim avantajları, ya da üniversite eğitimleri bitince onların iş bulmalarını kolaylaştıran "torpil" adı altındaki hatırlı dostları bulunmaktadır. Sonuçta, üniversite mezunlarının arasında bile bir eşitsizlik söz konusu. Böyle olunca da; üniversite mezunları ancak gündelik işlerle geleceklerini garanti altına almaya çalışıyorlar. Yani ideallerin gerçekleşmesine, ülkenin (acı) gerçekleri izin vermiyor.

Lise eğitimini almış veya almakta olan her adayın, üniversitede okuma şansı ne yazık ki eşit değil. Örneğin; bir imam hâtip veya meslek lisesi mezunu, sadece okumadığı dersler yüzünden, üniversiteye giriş sınavında katsayı sorunuyla karşılaşıp, "uzaktan öğrenim" programlarına kayıt yaptırmak zorunda kalıyor. Eğitim sisteminin adaletsizliği de bu olunca, çoğu lise mezunu haklı olarak " hayat üniversitesi"ne kaydını yaptırıyor.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..