Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Karma- şık

Karma- şık
 

İlk yazım mı demeliyim... Tabii ki hayır fakat ilk defa topluluğa sesleniş belki de paylaşım diyebilirim. İçimde patlamayı bekleyen o kadar kelime hatta kelimelerimin birleşiminden oluşan cümlelerim var ki.. Bunca zaman sadece kendi kendime yazıp insanlarla paylaşma cesareti gösteremezken hatta bazen kendi yazılarımda bile utanarak anlattığım ama konuşma sırası bana geldiğinde ağız ishali olmuşcasına, annemin karnında az daha kalsaymışım çeneden ibaret olacakmışım diyerek ya Allah başlıyorum konuşmaya... Yaptığım meslek icabı aslında tam da uygun yerdeyim.. Sürekli insanlarla konuşuyorum ve nasıl oluyorsa muhakkak her konuda bi fikrim oluyor. Sabah 9 akşam belirsiz bir iş yerinde olsamda, hatta ve hatta bütün gün hiç susmadan konuşmuş dahi olsam sanki bütün gün dilime kelepçe vurmuşlarda daha yeni rahata ermişim gibi taramalı tüfek misali konuşurum. O da yetmezse gece uykumda konuşmaya da devam ederim.

Kendimi anlatmak mı.. En sevdiğim şeydir. Herkeste birazcıkta olsa kendini beğenmişlik yok mudur? Tamam kabul ediyorum benim ki bazen gerçekten çekilmez boyutlara gelebiliyor. Aynalara bakıp, annemin karşısına geçip ne güzel bir kız doğurduğunu itiraf etmekten kendimi alamıyorum. Şaka bir yana güzel miyim tartışılır ama sevimliyim bunu kimse inkar edemez..

Aslında yazmak istediğim o kadar çok fazla konu var ki, hangisinden başlamalıyım emin olamıyorum. Hayır birinden başlıcam ama yazının sonuna gelirken sapıtıp ordan burdan bütün konulara el atmaktan korkuyorum. Malumunuz toplumumuzun kanayan yaralarına parmak basıp kanı durdurup yetmezse kangren etmek değil derdim. Ha ama bir fikrim olursa da çekinmem fikirlerimi söylerim.

Benim tek derdim gerçekten konuşmak, aklımdan geçenleri yazı diline dökebilmek belki de bu sayede başkalarından farklı bakış açıları öğrenerek dünyaya bir de onların gözünden bakabilmek. İnsanları gerçekten seviyorum. Gerçekten çok enteresan varlıklarız. Ne bileyim konuşabiliyoruz ve konuşurken ne dediğimizi bazen gerçekten bilmiyoruz. Duyuyoruz ama kimi zamanda nasıl oluyorda o kadar iyi duyduğumuz halde algılayamıyoruz yada duymamamız gereken şeyleri sanki bir başkasının ağzına hopörler takılmışçasına kulaklarımızla işitip, beynimizde eko halinde bütün hücrelerimize yayılabiliyor. Ya da nasıl bu kadar temiz geldiğimiz dünyada ruhen bu kadar kirlenmeyi nasıl başarabiliyoruz ki kendi ruhumuzun kirlendiği yetmiyor gibi başka ruhlarıda kirletmekten çekinmeyip bir o kadar da bu durumdan haz alabiliyoruz. Duyarlılıkla gösterişi çoğu zaman karıştırıyoruz.Her yeri kendi yaşam alanımız sanıp özgürce yerleşiyoruz ama bizden başka canlıların mıydı diye dönüp bakmıyoruz bile. Ama bir başka canlı bizim yaşam alanımıza gasp ettiği zaman mangalda kül bırakmıyoruz. Kısaca ne var olmayı ne de var etmeyi becerebiliyoruz.

Daldan dala ZuZu

 
Toplam blog
: 10
: 209
Kayıt tarihi
: 16.02.13
 
 

Hergün yeni birşeyler öğrenmeye bayılırım hatta öğretmezlerse öğrenemezsem kudururum, öğrendikler..