Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '11

 
Kategori
Eğitim
 

Karne, çocuklar, veliler.

Karne, çocuklar, veliler.
 

İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci, 28 Ocak Cuma günü karne alacak. 

Tatile girecek yaklaşık 15 milyon öğrenci; ders başarılarının nicel bir göstergesi, bir nevi fotoğrafı olan belge niteliğindeki karnelerini alacaklar. Karnelerinde yüksek notlara sahip çocuklar, haklı olarak gurur ve sevinçlerini; orta veya düşük notlara sahip çocuklar ise, burukluklarını aileleri ile birlikte paylaşacaklardır. 

SBS, YGS ve LYS öğrencileri de Haziranda girecekleri sınavlar için hazırlıklarının yarısını tamamlamış olacaklar. Onlar da deneme sınav sonuçlarıyla geniş manada yüzleşecekler. Allah hiç kimsenin emeğini boşa çıkarmaz. İnsan ancak emeğinin karşılığını alır. İnşallah derslerine gerektiği gibi önem verip çalışanlar emeklerinin karşılığını alırlar. 

Rüyasında “karne” görmenin kerametini rüya tabircileri şöyle izah ederlermiş: İnsanın hal ve hareketleriyle topladığı 'artılar' ve 'eksiler'ine; kâr ve zarar bilânçosuna, sevap ve günahların yazılı olduğu amel defterine delalet edermiş karne. 

Rüyanızda, çocuk olup okuldan karne aldığınızı görmek, hayatınızın sakin geçeceğine, çocuğunuzun karne alıp size getirdiğini görmek, sıkıntılı günlerinizin geride kaldığına, feraha kavuşacağınıza; karnenin düşük notlarla dolu olduğunu görmek, çocuğunuzun hafif bir kaza geçirerek, zararsız atlatacağına ve bu yüzden önce üzülüp sonra feraha kavuşacağınıza işarettir. 

Öğrenciler, karnelerindeki zayıfları kendi kişiliklerine yönelen bir tehdit olarak, karnelerindeki yüksek notları da kişiliklerine yönelen bir tatlı duygu olarak algılarlar. Mesela, kimya dersinden zayıfı olan bir öğrenci bu durumda, "çünkü benim kafam pek çalışmıyor" şeklinde algılar ve zamanla kimya dersine karşı bir önyargı geliştirebilir. Şunu unutmamak lazım ki; çocukluk yıllarında gelişen önyargılar, bir gölge gibi kişinin bütün yaşamında kendini hissettirir. 

Mademki, çocuklar aldıkları karneleri kendi kişilikleri ve duygu dünyası ile bütünleştirebilme yanılgısını taşımaktadırlar, o halde bu sorun mutlaka çözülmelidir. Bu sorunu çözme görevi de anne -babalara düşmektedir. Dolayısıyla, çocukların aldıkları karneleri anne-babalar çok abartmamalı, karneye gereğinden fazla anlam yüklememeli, çocuğa karnedeki zayıflar nedeni ile bir baskı kurulmamalı, çocuk karne nedeni ile asla sorgulanmamalı, tehdit edilmemeli. 

Çocuğun dünyasında karne önemsiz olsa dahi, anne-baba kendi dünyasında karneye çok önem vermeli, eşler bir odaya geçip karnedeki notları tek tek gözden geçirerek üzerinde hassasiyetle durmalıdır. Çocuğun karnesindeki notlara ait sorumluluk, sadece çocuğa yüklenmemeli, böylece notlardaki anne-baba sorumluluğu da eşler tarafından kendi muhasebelerini yapmaları için fırsat olarak görülmelidir. 

Kötü karne, çocuğun başarısızlığından ziyade derslerinde bazı eksikliklerinin olduğunu göstermek için öğrenciye ve veliye verilen bir uyarı belgesidir "Karne ne çocuğun zekâsını, ne kişisel niteliklerini ne de yeteneklerini ölçmektedir. Karne; çocuğun kapasitesini tümüyle gösteren bir araç, onun ilgi, yetenek, zekâ ve hayat okulundaki başarısının bir göstergesi değildir. Okul yıllarında “bundan adam olmaz” denilen nice öğrenci ileriki yıllarda adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Savaş ve Barış romanının yazarı Tolstoy, “içinde öğrenme isteği” olmadığı gerekçesiyle kolejden kovulmuştu! Bill Gates, 1975 yılında Harvard Üniversitesi’nden atılmıştı Fakat aynı yıl Gates, Paul Allen ile birlikte Microsoft Firması’nı kurdu Bill Gates, mikro bilgisayarları çalıştıran ilk yazılımı tasarladı ve dünyanın en zengin iş adamı oldu. 

Şunu unutmamak gerekir ki: karne, öğrenciye verildiği gibi aynı zamanda aileye de verilmektedir. Ailenin bir dönemlik ana-babalığının nasıl olduğunu da göstermektedir bu belge. Aileler, çocuklarına haçlık vererek; kitap, defter, kalem alarak okul hayatları süresince üzerindeki sorumluluktan kurtulduklarını düşünmektedirler. Bu doğru bir düşünce değildir. Aileler şunu asla unutmamalı: Zayıf karne, zayıf ana babalığın da göstergesidir."Neden mi? Şundan: 

Sezon içerisinde çocuğunun eğitimi ile yakından ilgilendin mi? Çocuğun öğretmeni ve okulu ile iletişime girdin mi? Çocuğun ders başarısızlığının nedenleri üzerine eğilip, öğretmenleri ile işbirliği içerisine girdin mi? Anne-baba olarak çocuklarına örnek olacak davranışları gösterebildiniz mi? Çocukla sağlıklı iletişim kurup onun okul ve özel hayatından haberdar olabildiniz mi? Bunları yapmayan ebeveynin çocuğun karnesindeki başarısı üzerine konuşmaya, çocuğunu azarlamaya hakkı olmasa gerek. Anne babalar olarak kusuru biraz da kendimizde aramalıyız. 

Evine kötü karne getiren öğrenci ikinci dönem elbette iyi karne getirebilir. Bu tamamen aile bireylerinin elinde olan bir şeydir. Kötü karneyle karşılaşılınca öncelikle çocukların durumu ve olayın nedenlerini değerlendirmek yerine, birilerini suçlama hatasına düşülmemeli. 

Değerli anne babalar: Çocuklarınızın karne korkusunu yenmelerini sağlamak ve istenmeyen bazı davranışların oluşmasını önlemek için, onlara karne zamanı şu şekilde yaklaşırsanız daha uygun olur: "Çocuğunuzun karnesiyle ilgili duygularınızı, çocuğunuzun kişiliğini incitmeden net bir şekilde anlatın. Başarılı olabilmesi için, onun arkasında olduğunuzu kendisine hissettirin. Çocuğunuzu kesinlikle suçlayıp yargılamayın. Ona , “tembel çocuk, geri zekâlı, sen adam olamazsın, emeklerimiz burnundan gelsin, sana tatil yok, seni sanayiye işçi olarak göndereceğim, ikinci dönem çok çekeceksin gibi” aşağılayıcı, alaycı ve tehditvari yaklaşımlardan kaçınmaları gerekir. Özellikle kardeşi ile veya başka bir arkadaşıyla karşılaştırıp; “kardeşinin, komşunun çocuğunun karnesine bak da utan, senin sıska A…’den neyin eksik, … O takdir getirdi; ya sen…” gibi benzetmelerle çocukların onurlarını kıracak ve öz güvenlerini sarsacak sözlerden ve davranışlardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Unutmayın, o herkesten farklı olan ve sadece kendine benzeyen bir bireydir. Çocuğunuzu kesinlikle aşağılamayın. Hele arkadaşlarının yanında buna sakın kalkışmayın. Onun kendine olan güven duygusunu zedelemiş olursunuz. Çocuğun kendi karnesiyle ilgili olarak anlattıklarını dinleyin. Onun düşüncelerine önem verin. Ona yardımcı olacağınızı hissettirin. Elbette her ana-babanın çocuklarıyla ilgili bazı beklentileri vardır. Bunları onunla çekinmeden konuşun. Onlar sizi anlayacaktır. 

Her çocuk potansiyel olarak birçok iyi ve güzel özelliklere sahiptir. Önemli olan çocuğun bu tarafını görebilmek ve bu özelliğini geliştirebileceği fırsatları ona sunabilmektir. 

Başarısızlığın birçok nedeni olabilir. Bunlar üzerinde düşünmek gerekir. Aileden mi? Öğretmen veya okuldan mı? Çocuğun psikolojik yapısından mı? Ders çalışma ortamının olmayışı, yöntem yanlışlığı, yeterli çalışamama, kapasite, ilgi veya yetenek, aile içi sorunlar, öğretmen, arkadaş gibi nedenler açık yüreklilikle ortaya konulmalı ve çözüm yolları bulunmalıdır. 

Okul döneminde gösterdiğiniz bütün çabalara rağmen çocuğunuzun karnesinde başarısız dersler varsa, dengeli ve mantıklı tepkinizi belli etmekle beraber, sorunu çözme amacıyla daha olumlu davranmalısınız. Öncelikle başarılı olduğu derslerde memnuniyetinizi belli etmelisiniz, diğer derslerde de başarılı olması için teşvik etmelisiniz. 

Bütün bunlar için bu tatil bir fırsattır, sakın kaçırmayın. Siz siz olun, çocuğunuzun tatilde dinlenmesine, hoşlandığı etkinlikleri yapmasına fırsat vermekten kaçınmayın. İkinci döneme başlarken, hem bireysel kimliğini hem de öğrenci kimliğini kazanmış bir evlada sahip olmak elinizdedir. Bu uğurda yolunuz açık olsun. İyi tatiller. 

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..