Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '09

 
Kategori
Eğitim
 

Karne günü...

Karne günü...
 

Beş yıl bitti. 2004 Eylül ayında başlayan birlikteliğimiz sona erdi. Cuma günü karne günüydü. Bu yıl bizim duygularımız herkesten farklıydı. Bir gün öncesi başlayan mızmızlanmalar yerini derin bir üzüntüye bıraktı.

Kolay değil, tam beş yıl ortalama yılın 180 gününü birlikte geçirdik. Bazen anne babalarından daha fazla zamanı benimle geçirdiler. 1. sınıfta hem okuma yazmayı, hem de konuşmayı öğrettim onlara. Aynı zamanda öz bakım becerilerini de çoğu okulda kazandı. Böyle olunca öğretmen olmak kadar anne olarak da gördüler sanırım.

İlk defa beş yıl okuttuğum bir sınıfım oldu. 48 öğrenciyle başlayan 1. sınıf maceramız 36 öğrenciyle bitti. Gidenler gelenler oldu ancak elini tutup harf yazdırdıklarımın yeri hep başkaydı. Çocuklarımdı onlar benim. Onlardan bahsederken hep “çocuklarım” diye bahsettim. Onları çok sevdim ve çok seviyorum…

Hepsinin ailesiyle bir şekilde ilişkim oldu. Hepsinin evini gördüm, yaşamı hakkında fikir edindim. Elimden geldiğince onlara destek olmaya çalıştım. Ne kadar başarılı oldum elbette bunu zaman gösterecek.

Şimdi geriye doğru şöyle bir bakıyorum da… Dersler, şarkılar, oyunlarla geçmiş yıllarımız. Ellerini tutuşumu, 1. sınıfta ödül olarak kucağımda bir tur attırışımı hatırlıyorum. Dün boynuma sarılan çocuklarımın, beş yıl önce nasıl bacaklarıma sarıldığını. Öyle büyüdüler ki…

Son karnelerini vermeden önce bahçede tören yaptık. Yine 5. sınıfların ilk üçüne 2 öğrencim girdi. Törende gözyaşları sevinçten aktı. Onlarla gurur duydum. Çok çalıştılar ve hakları olan dereceleri aldılar. Sonra sınıflara çıktık. Karneleri vermeden önce güzel bir konuşma planlamıştım. Konuşmalarımı önceden yazma alışkanlığım yoktur. O anda söylerim her şeyi. Ancak ne mümkün, daha karneleri vermeye başlamadan, iki cümle bile söyleyemeden başladım ağlamaya…

Çocuklar benim bu halimden etkilendi tabii, kendimi zar zor tutarak karneleri dağıttım, hepsini tek tek öptüm. Onlar heyecanla karnelerini incelediler. Bahçede son bir toplu resim çektirmek için hazırlandık. Son kez onlara bakıp: “Sizinle gurur duyuyorum, bundan sonra bana vereceğiniz en büyük hediye emeklerimi boşa çıkarmamaktır, hakkınızı helal edin” diyebildim ve bütün sınıf ağlamaya başladı, tabii ben de…

Şimdi yine gözlerim doldu. Sanırım onları her zaman çok özleyeceğim. Gerçekten harika çocuklardı. Zaman zaman deli gibi bağırsam da, öfkelenip köpürsem de sonunda ne demek istediğimi anlamışlardı. Onlar davranışları ile de örnek bir sınıftı, umarım hep öyle kalırlar…

Öğretmenlik çok zor, sorumlulukları çok fazla olan bir meslek. Beş yıl sonunda hala düşünüyorum. Acaba onların yaşamlarını etkileyecek hatalarım oldu mu? Doğrularım için minnet istemiyorum, hatalarım için hepsinden özür diliyorum. Şunu bilmeliler ki onları çoğunlukla ailelerinden daha fazla düşünüp, daha fazla kolladım. Bana ayrılan zamanlarının bir dakikasını bile boşa harcamamaya gayret ettim. Vicdanım bu konuda çok rahat...

Hepsini çok seviyorum. Canım çocuklarım yolunuz açık olsun…

 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..